Şakir Arıkan
Viyana Okumaları-1
Viyana Okumaları - 1
Uzun zaman sonra yine birlikteyiz.
Malum son yazımızda “iş değişikliği” nedeni ile mekan değişikliği yapacağımızı, Viyana'dan yazmaya başlayacağımızı belirtmiştik. Bu ancak şimdi nasip oldu.
Buradan, her gördüğümüzü mihenk taşı olması için yerinde yapacağımız okumalarla Çubuklu hemşirelerimiz ile paylaşırken, yerel ve ulusal gelişmeleri de izleyebildiğimiz oranda yorumlamaya çabalayacağız.
Gurbetçilerin Avrupa macerası 1960'lı yıllarda başlasa da, Osmanlı'nın Avusturya ile teması 16. yüzyılın başında olmuş ve bu ilişki farklı şekillerde 20. yüzyıl başına kadar uzunca bir süre devam etmiş. Bu durum ise Avusturya'da algı bakımından Türk kavramını iki boyutta ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, birinci boyutun tarihi kökenlerine inmeden Türk algısının bugünkü boyutunu ve bu boyut etrafında kümelenmiş sorunları kalıcı çözümlere ulaştırmak mümkün görünmüyor. Konunun derilemesini bilim adamlarına bırakıp resmin demografik alanına bakalım.
Avusturya'da resmi rakamlara göre yaklaşık 230 bin Türk yaşıyor. Gayr-i resmi rakamlar bunun çok daha üzerinde 500-600 bin diyen dahi var. Burada Türkler eski Yugoslavya kökenlilerden sonra en büyük göçmen grup, ama sosyal doku ve örgütlü yapılanma noktasında en güçlü olanı. Buna karşılık yerel siyasetin hiç gündeminden düşmeyen göçmen sorunlarında da, ilk akla gelen Türkler oluyor.
Avusturya Avrupa'da Türk ve Türkiye karşıtı politikaların öncülüğünü yapan siyasetçileri ve bunların gündeme getirdikleri siyasetle öne çıkan bir ülke. Bununla birlikte kanunlar ve kurallar ülkesi olarak Avusturya dünyanın en güvenli ülkeleri arasında. Viyana'nın geçen yıl dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasında birinci seçilmesinde yaşam düzenindeki sıkılığının katkısı çok büyük olsa gerek. Önümüzde burada yapılacak yerel seçimler var ve bu seçimlerde göçmenlere yönelik politikalar seçim argümanı olarak gündemde yerini çoktan almış bulunuyor.
1960'lı yıllarda işsizlik sorunu ile boğuşan vatandaşlarımızın son durağı olması yanında Avusturya'nın diğer bir özelliği de, 2000'li yılların başından itibaren Türkiye'de üniversite kapılarında sorun yaşayan binlerce öğrenciye kapılarını açmış olması.
Avusturya her ne kadar tarihsel olarak uzun zamandır ayrı bir çizgi tutturmayı başarmış ve bazı dönemler Doğu Avrupa'nın, hatta tüm Avrupa'nın lider ülkesi konumunu üstlenmişse de sosyolojik olarak tamamen German kültürünün bir parçası. Bunun bir yansıması olarak şehirlerin ve ülkenin fiziki altyapısı Almanya ile hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. Yaşamın bir çok alanında da benzerlikler var.
Bundan sonraki yazılarımızın bir çoğunda bu alanlardan örnekler vererek ilçemize ışık tutması ümidinde olacağız. Sıcağı sıcağına bir örnek vermek gerekirse Viyana'nın dünyaca ünlü festivali ismini Tuna Nehrinden almaktadır. Zaten festivalde nehrin üzerine suni olarak yapılan yaklaşık 25 km uzunluğundaki adadan almaktadır. Buradan ismi ile müsemma haline gelen ilçemizdeki festivale “turşu” adının geri verilmesi yönündeki önerileri desteklediğimi belirtiyorum. Yedinci festivalin “Çubuk Turşu ve Kültür Festivali” olarak adlandırılması en doğru karar olacaktır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.