Üsküp'ten Şiir geçer mi?
Türkiye Yazarlar Birliği"nin iki yılda bir düzenlediği şiir şölenlerinden yedincisine 21-25 Kasım 2007 tarihleri arsında Makedonya"nın başkenti Üsküp"te yayın sorumlusu olarak katıldım. Türkiye dışından Makedonya, Kosova, Azerbaycan, Başkurdistan, Bulgaristan, Hollanda, İran, Kazakistan, Kıbrıs, Kırım, Özbekistan ve Tataristan"dan 80"e yakın şairin katıldığı şölenin Mevlana adına verilen büyük ödülünü Özbekistanlı şair Miraziz Azam"a, Hatayi büyük ödülünü de Azerbaycanlı Rüstem Behrudi alırken Cevdet Paşa adına verilen büyük ödülü ise ülkemizi temsilen şölene katılan Metin Önal Mengüşoğlu"na verildi.
Türkiye Yazarlar Birliği"nce 1992 de Bursa-Konya de gerçekleştirilen Türkçenin Uluslararası Şiir Şölenleri Almatı (Kazakistan), Aşgabat (Türkmenistan), Girne (Kıbrıs), Strazburg (Fransa), Akmescid (Kırım-Ukrayna) şehirlerinden sonra Balkanlarda Türkçenin merkezlerinden Üsküp"te yapılması ilgiyle karşılanmıştır.
Üsküp Continental Otel"inde sisli bir günde başlayan şölen şairlerimizin duygularıyla parıltılı anlar yakalamamıza neden olurken, öte yandan Osmanlı medeniyetinin ev sahibi olması hasebiyle de içimizdeki ve özlemlerimizdeki resimlerin kare kare görüntülenmesine yol açıyordu. Bir avuç kültürel gönüllü kardeşimizin kendi imkanlarıyla bir araya gelerek faaliyet gösterdikleri Köprü Kültürel ve Sanat Derneği"nin dostane duygular ile bizlere kucak açmalarını, TYB eski Genel Başkanı Dr.Nazif Öztürk"ün benzetmesiyle Üsküp"ün sisten yüzünü bize göstermemesine nazire olarak yorumladım. Köprü Derneği"nin genç başkanı Hüsrev Emin"in eminlik sıfatının yüzüne aksetmesi ve eşi şaire hanımefendi Leyla Şerif"in ev sahipliğine söyleyecek kelime bulmakta zorlanmadım desem yalan olmaz. Ancak şölen süresince yüzlerinden gülümsemenin eksik olmadığı, peygamberi bir konukseverliğin öğretisinde olduğunun bilincindeki dostlarımızın gözlerindeki ışıltının hiç eksilmemesi için dua etmekten başka bir şey yapamadım. Çünkü onlar salt Türkçenin değil orada inancını yaşamanın da çetin bir sınavını birlikte verdikleri bir avuç genç ile bedel ödemekle meşguller de ondan Hüsrev Emin"in açılışta yaptığı veciz konuşmasında Ülkeler arasında köprü olmak istiyoruz. söylemine şairane bir cevap Türkiye Yazarlar Birliği"nin başkanı Hicabi Kırlangıç"tan geldi, ruhların diliyle konuşmak için bu şölenlerin tarihi bir fırsat olduğuna vurgu yaptı. Ardından Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı ve halen Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanlığı görevini üstlenen D.Mehmet Doğan, Yahya Kemal"i anlatırken onun etkisinin bugüne kadar geldiğine dikkat çekerek,büyük şairlerin yalnız içinde doğdukları topluma değil, bütün insanlığa ilahi bir bağış ve rahmet olduklarını ifade ettikten sonra Üsküp"te bu rahmet ve bereketi yaşadıklarının da altını çizmeyi ihmal etmedi.
Dr. Rıdvan Canım ile Dr. Abdülkadir Hayber Balkanlarda Türkçe Şiir başlıklı sunumlarının ardından öğle sonrası Yahya Kemal Şiir Faslı"na geçildiğinde Prof. Dr. Ramazan Kaplan Yahya Kemal"in sanatı ile ilgili konuşmasını tamamladı ve ardından sırasıyla Osman Konuk(Türkiye), Esad Bayram(Makedonya), Taner Güçlütürk(Kosova), Sarsek Yaras(Kazakistan), İskender Muzbeg(Kosova), A.Ali Ural(Türkiye), Firuze Müslimova(Tataristan), Dilaver Osmanov(Kırım), Hüseyin K. Ece(Hollanda), M.Atilla Maraş, Nurettin Durman ve Bahaeddin Karakoç(Türkiye) şiirlerini okuduklarında salondaki duygu bulutlarını hissedenlerin çoğunlukta bulunduğu da aşikardı. Şiirin dostlukların altında kaldığı düşüncesiyle Makedon, Arnavut, Boşnak ve Çingene şairleri de kendi dilleriyle okudukları şiirlerini anlamasak da ses ve ahenk olarak mimiklerini takip ederek anlama gayreti içerisine giriverdik.
Aynı akşam şef Ahmet Hatipoğlu"nun yönetimindeki TRT Türk Tasavvuf Musikisi topluluğunun iki bölümde sahne aldığı muhteşem diye vasıflandırmakta çekincemin olmadığı konseri dinleme fırsatını yakalayanlardan biri olmama da sevindim. İlk bölümünde Yahya Kemal"in şiirlerinin bestelerinden oluşan repertuar dikkat çekerken, ikinci bölümde ise tasavvuf musikimizin tekke ve dergahlarda okunan halinin bozulmamış, dejenere edilmemiş örnekleri ile dolu ilahi ve kasideler yüreğimizde yerini aldığı gibi tadının da damağımızda kaldığını itiraf etmeliyiz. TRT"nin ünlü ses ve saz üstadlarının yanı sıra kasideleriyle tanınan Bilal Demiryürek"in tok sesiyle okudukları salonda çınlarken kulağımızın pasının silinmesi, manevi atmosferin de yakalanmasına sebep oldu. Dinleyenlerin gözyaşlarının ilahi rahmete kapı aralamasına neden olması dileklerimizi alkışlarımızla yollamayı da ihmal etmedik.
Mevlana Şiir Faslı"nın düzenlendiği ikinci günümüzde Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Doç Dr. Derya Örs"ün Mevlana ile ilgili konuşması kayda değer güzellikteydi. Malumunuz bu yıl Hz. Mevlana"nın 800.yılı dolayısıyla tüm dünyada Mevlana Yılı olarak kutlandı. Derya Örs yıl içerisinde yurt içi ve yurt dışında Mevlana"nın Mesnevisi üzerine yaptığı çalışmalar ile adından sıkça söz ettirdi. Bu vesile ile Üsküp"te şiir şölenine katılanlara da Mevlana"nın öğretisini hatırlatmış oldu.
Şölene adını veren bir başka isim de İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy"du. O"nun adına düzenlenen faslın açılış konuşmasını da A.Vahap Akbaş yaptı. Bu bölümlerde ise Cahit Koytak, Ahmet Kot, Nilay Özer, M. Ruhi Şirin, Adem Turan, Ahmet Mercan, Cafer Turaç, Ali Ayçil, Ali K. Metin, Osman Özbahçe, Adem Yazıcı, Mehmet Aycı, Arif Dülger, Ahmet Murat gibi Türkiye"den isimlerin yanı sıra Rüstem Behrudi(Azerbaycan), Azamet Yoldaşbayev(Başkurdistan), Şerham Şeydayi(İran), Harid Fedai(Kıbrıs), Bayurshan Sakup(Kazakistan), Fatih Okumuş(Hollanda), Zakir Kurtnezirof(Kırım) da şiirlerini okurken yine Makedonya"dan Leyla Şerif, Sabahattin Sezair, Muharrem Yahya, Nusret Dişo ve Kosova"dan katılan İbrahim Arslan, Rezan Ziborça ve Etem Baymak şiirlerini okuyanlar arasında yer aldılar.
Şiir fasıllarının sona ermesinin ardından katılımcı şairlere berat takdimlerinin yanı sıra gelenek haline getirilen büyük ödüllerin dağıtım töreni de renkli geçti. Sunuculuğunu Arifan Radyo"nun deneyimli program sunucusu M. Emin Genç"in yaptığı programda şölen hatırası olarak Bekir Sıddık Soysal"ın el emeği göz nuru ile ilk şölenden itibaren hazırladığı ve haklı olarak büyük beğeni almış büyük ödül plaketleri ve katılımcı şairlere verilen beratlarından da söz etmek gerekiyor. Özellikle büyük ödüllerdeki isimlerin altın rölyef işlemesi, geleneksel ebru sanatımızın özgün örnekleri ve ceylan derisi kaplama kapaklarının yanında yine ahşap işçiliğimizin doruk noktasındaki güzel hazırlanan kutularla muhafazasının sağlanması karşısında ancak tebrik diyebiliriz.
Bu arada şölen müddetince otelimizin şiir fasıllarının gerçekleştirildiği salonda sergisiyle dikkat çeken bir başka sanatçımızdan da söz etmek istiyorum. Rıfkı Kaymaz. Gönül adamlığının yanında şairliği, yazarlığı ve akademisyenliği ile mütevazı kişiliğinden ötürü adından söz edildiğinde yüzü kızararak cevap vermekte zorluk çeken Rıfkı Kaymaz da unutulmaya başlayan bakır sanatımızın özgün örneklerini elleriyle işleyerek bu sanatımıza katkı sağlamaktadır. Kendisi ünlü hattatlarımızın örneklerini bakır üzerine çalışarak onları bu alanda değerlendirmenin yanında yine özgün Türk motiflerini de bakırlarına nakşetmektedir. O"nun da sergisi bu şölenin kayıtlara geçen bir etkinliği olarak yer aldı.
Şölenin ikinci günü akşamı şairlerin katılımıyla gerçekleştirilen şiir atölyelerinin konu başlıkları Türk Şiirinde Gelenek ve Modernizm, Balkan Şiirinde Temalar ve Türkçe Şiirin Sorunları"dan oluşmuş, katılımcı şairler ile TYB Yönetim Kurulu Üyesi Kamil Yeşil ilgilenirken bir grup olarak Köprü Dergisi"ne davete icabet ederek gittiğimizde M.Atilla Maraş ile Üsküp TİKA sorumlusu Ali Maskan"ın çiğ köfte partisi ile karşılaştık. Gece yarısına doğru otele döndüğümüzde nefis yoğrulan çiğ köftelerin lezzetleri damaklarımızda yer alırken, korsan düzenlediğim Şiir Faslı"nın şiirlerinin de dimağlarımızda yer aldığını sabah kahvaltısında bile yapılan konuşmalar ve aksakal şairimiz Bahaeddin Karakoç"un alnımdan öperken şahsıma yaptığı iltifatlardan söz etmiyorum. Gecede terennüm edilen türkü ve şarkılarımızın hafızalarımızdaki yeri Ankara"nın oyun figürleri ile birleşince ortaya çıkan görüntü kayıtlardaki yerini almıştı.
Şölenin son günü Hatayi adına düzenlenen şiir faslı ise Ohri gölü kıyısındaki Struga"da yapıldı.Şiir otoritelerinin şairlerin merkez üssü olarak kabul ettikleri Struga"yı merak etmişimdir. Bu merakım şehrin güzelliğini görünce kayboldu ancak içinden nehir akan şehrin nehir kıyısında ve sokaklarında Çetin Baydar ve Nazif Öztürk ile dolaşırken mevsim şartları dolayısıyla öğlen yemeğinde alabalık ziyafeti verilen otelin kapalı ortamında düzenlenen şöleni de kaçırmıştık. Burada aldığımız bilgilere göre de büyük ödül alan şairlerimizin yanı sıra Kosova"dan katılan Zeynel Beksaç ile birlikte ilk günü rahatsızlığı sebebiyle şiirini Cd"den okuyan Kosova"lı şairimiz Avni Engüllü"nün de gelerek şiirini okuduğuna sevindik. Struga caddelerindeki yaptığımız yürüyüşümüzü Bekir Soysal"a anlattığımda onun imrenerek keşke lerine sevinç duymamın nedeni de güzel bir geziyi kaçırmamış olduğumuzdur.
Dönüşümüzü de Kosova üzerinden geçerek Sultan Murad"ın türbesinin ziyareti ile tamamladığımızda Priştina havaalanından gerçekleştirilen uçuşumuzun İstanbul"da nihayetleneceğini bilemezdik. Ankara"nın tıpkı şölene gittiğimiz ilk günkü Üsküp benzeri sise yenik düşmesi dolayısıyla uçakların iptal edildiğini öğrendiğimizde pratik zekamızı işleterek İstanbul"dan Ankara"ya karayolu ile gitmemizin uygun olacağı düşünülmüş, Ulaştırma Bakanlığı Basın Müşaviri Mehmet Aycı"nın Ankara trenine vagon ilavesine gerek kalmadan bir otobüs firması ile anlaşmaya varılmıştı bile.
Neşe ile geçen günlerimize üzücü bir haber ulaşmıştı. Şair dostumuz Arif Dülger"in babası vefat etmişti. Kendisine başsağlığı dileklerimizi otel lobisinde iletirken dönüş yolunda bizimle Kosova"ya gelmeden Üsküp"ten uçmasının daha sağlıklı olacağı gerçekleşmiş oldu.
CafCaf Mizah Dergisi yayın yönetmeni Asım Gültekin"in havaalanında şairlerimize yönelttiği sorular arasında yer alan bundan sonraki şölenin nerede yapılmasını istersinizin cevabının İran ve Kazan ağırlıklı olduğunu da öğrenmiş olduk.
Böylece bir şiir şöleni de sona erdiğinde şiirin dostlukların altında kalmasına bir kere daha sevinmiş olduk
Hoşçakalın güzel Çubuk"un güzel insanları