angaralı...

Ankaralıları ve Ankara"ya gönül verenlere yürekten “merhaba” diyerek başlarken dostluğumuzun “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” düsturunun bilinciyle aradaki kaybolan mesafeleri kapatmak istercesine can-ı gönülden bir selam daha diyorum.

 

Efendim doğma büyüme Ankaralıyım. Ankara"da oturmanın ve Angaralıyım demenin hazzını yaşayanlardanım.

 

Sevgili kardeşlerim malumunuz ilk tanıştığınız kişilere ilk sorumuz “Nerelisin?” olur. Hepimizin başından geçer “Neresindensin?” veya “İçinden misin?”  cevaplarımızı sıralayıveririz, ama karşınızdaki sizin tipinize bakarak sanki kandırılmış gibi kafasını iki yana sallar. Benim bu konularla ilgili başımdan geçen ilginç olaylar bulunmaktadır. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Eskişehir"de öğrencilik yaptığım dönemde bir kot pantolon almak üzere bir mağazaya girdim sırf tabelasında “Ankara Tuhafiye” yazdığından dolayı. Pantolonu alacağım ama öğrenciyiz cebimizdeki paraya göre pazarlık yapalım istediğimizde üç aşağı beş yukarı derken bir ara ben “Bir de Angaralı olacaksın, hiç indirim bile yapmadın” dediğimde dükkan sahibi Ankaralı olduğu için benim “Angaralıyım” sözü hoşuna gitmişti ve pantolonumu neredeyse maliyetine yakın bir bedel ödeyerek almıştım.

 

Ankara ile ilgili ikinci bir anekdotum da ünlü tiyatro sanatçısı ve yönetmen Ejder Akışık ile geçti. Özel bir diksiyon seminerinde Ejder Akışık telaffuzlarımızı test etmek amacıyla bizleri konuşturduğunda bana da “Sizin K da bir kalınlık var, onu düzeltmemiz gerekiyor” diye ince ve nazik üslubu ile beni kırmamaya gayret ederken ben gayet normal bir K harfi telaffuz ettiğimi zannederek “ Aslında daha kalın bir K idi ama size kibarlık olsun diye biraz incelterek konuştum” dediğimde seminere katılanlar gülmüşlerdi. Gerçekten ben diğer hemşehrilerimiz gibi K harfini G ile kullanıyordum.

 

İşte sevgili dostlar bazen konuştuklarımızla nereli olduğumuzu kanıtlarken, bazen de kılık kıyafetimizle karşımızdakilere Ankaralı olduğumuzu ispat etme gayreti içinde oluyoruz. Bu konuda hepinizin başından bu ve benzeri olaylar geçmiştir. Ayağımızda Adanalı kardeşlerimizin giydiği bir şalvar ile cami şadırvanında yaşlı bir bey amca ile yaptığım Ankaralıyım sözleriyle amcamızın Adanalısın sözleri baskın çıkınca tartışmayı kesme adına nüfus cüzdanımızı çıkarttığımızda “Olsun, nüfus kağıdını sonra almışsındır” diyerek beni çıldırtmaya çalışırken öte yandan Türk sanat musikimizin bestekar ve yorumcusu Zekai Tunca"yı da Malatyalı türkücü Selahattin Alpay"a benzerliği yüzünden Malatyalı sayan bir dostumuza teyzemizin oğlu olduğunu inandırabilmek için ne terler döktük.

 

Evet sevgili dostlar bu yazımızda sizlere Ankara"nın göbeğinde biraz Angaralılık yaptıksa enişteniz olarak otuz yıllık Çubukluluğumuzu da hatırlatmış olalım.

 

Hoşçakalın güzel Çubuk"un güzel insanları…

Bu yazı toplam 1167 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar