ŞEVKET TANDOĞAN

ŞEVKET TANDOĞAN

SELAM

Günümüzde en çok aranan ve fakat az bulunan şey huzurdur. Kişinin sosyal konumu ve ekonomik durumu ne olursa olsun, yaşadığı olaylar karşısında yıkılmadan, metânetini koruması ve güçlü olması iç huzuru sayesinde mümkündür.

            Osmanlıca tâbiriyle “halet’i ruhiyesi” düzgün, psikolojisi yerinde bir kişi, inançlı, tutarlı, kararlı, güçlü, gülen ve çevresine pozitif enerji yayan, güvenilir bir karakter yapısına sahiptir. Başarı ve huzurun anahtarı da budur.

            Allah’ın yarattığı bir kul olduğunu idrak eden, beşerî hudut ve sorumluluklarını bilen, KADERE İNANMIŞ BİR KİMSE; her şeyin ezelî bir plan ve program içinde cereyan ettiğini düşünür, tevekkül eder, teslim olur. Kederlenmez ve huzur içinde yaşar.

            Nasrettin hoca merhum bostan tarlasında ulu bir ceviz ağacının gölgesinde dinlenirken, yerdeki bostana ve kabaklara bakmış ve bir terslik olduğunu düşünerek şöyle mırıldanmış. “Bu kocaman bitkiler,(kabaklar) şu ulu ağaçta bitmesi gerekirdi. Yerdeki incecik deneklerde bu nasıl yeşerir?” derken başına düşen bir ceviz tanesiyle hemen toparlanıp, istiğfar etmiş ve şu meşhur sözü söylemiştir. “Allah’ım! Sen en iyisini bilirsin. Ya bu kabak bu ağaçta bitseydi halimiz nice olurdu?”

            Şimdi düşünelim: gelir seviyesi yüksek insanları intihara kadar götüren rûhî bunalımın sebebi nedir? Yine, çocuk yaştaki insanları akıl almaz maceralara iten bunalımın ana faktörü nedir? Toplum neden patlamaya hazır bomba hâline gelmiştir?

            Ayrıca, eğitim seviyesi yükseldiği halde, ters orantılı olarak suç oranları düşmesi gerekirken, neden ceza ve tutuk evleri dolup taşmakta? Neden yargının yükü aşırı artmaktadır?

İşte bütün bu ve benzeri soruları, fert ve cemiyet olarak âlî vicdanlara yöneltip, doğru cevabı aradığımızda, karşımıza çıkan acı gerçek şudur;

            Kimi uzman ve tıbbî otoritelerce; Bunalımların, şiddet ve intiharların KISA SÜRELİ CİNNETTEN KAYNAKLI olduğu söylense de, bizce daha köklü ve uzun vaadeli sebepleri vardır. Özetle; İNANÇSIZLIK, SEVGİSİZLİK VE İLGİSİZLİK diye sıralanabilir.

            Tabi ki, lükse düşkün, kazanmadan tüketmeye bakan, ölçüsüzce harcayan ve hakkına râzı olmayan müsrif bir toplum,  sıkıntıları beraberinde taşımaktadır. Belki kızanlar, alınanlar olacak biliyorum. Ama üzerine basa basa söyleyeceğim; Yıllardır hak etmeyi düşünmeden hep isteyen, birilerinin sırtından geçinmeye çalışan, hünersiz, yeteneksiz, vasıfsız, kalitesiz kimi insanlar hep istiyor, sitem ediyor, kazan kaldırıyorlar. Aç kurt gibi saldırıyorlar. Hiç düşünmüyorlar ki,  Allah’ın lütfettiği bu nimetleri, ben acaba hak ediyormuyum? Hangi yüzle daha fazlasını istiyorum?

            HAKKA İMAN, kadere rıza, Allah’a tevekkül ve haram-helal düşüncesi aşırı hırs ve tamahı frenler, insanı maddî, mânevî denge içinde huzurlu yaşamaya sevkeder.

            Buna paralel olarak, genç-yaşlı her fert SEVGİ ortamında, sıcak ve dostane bir İLGİ yumağı içinde olursa hayata pozitif bakar, huzuru yakalar.

            İnanç kozası böyle şekillenmiş bir çocuk; serçeyi yakalamaya çalışır, ama onu asla öldürmez. Yaratılanı sever yaratandan ötürü.

            Yazımı Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.nin TEFVİZNAME isimli meşhur şiirinin bir bölümüyle bitirmek istiyorum.

 

Hak, şerleri hayreyler,             Bil kâdi-i hâcâtı,

Zannetme ki gayreyler,           Kıl ana münâcâtı,

Ârif anı seyreyler,                   Terk eyle murâdâtı,

Mevlâ görelim n’eyler,             Mevlâ görelim n’eyler,

N’eylerse, güzel eyler…            N’eylerse, güzel eyler…

 

Sen hakk’a tevekkül kıl,           Bir işi murâd etme,

Teslim ol ve rahat bul,             Olduysa inâd etme,

Her işine râzî ol,                      Haktandır o,reddetme,

Mevlâ görelim n’eyler,              Mevlâ görelim n’eyler,

N’eylerse, güzel eyler…            N’eylerse, güzel eyler…

 

Hallâk’u Rahîm oldur,               Hakk’ın olıcak işler,

Rezzâk’u Kerîm oldur,              Boştur gam’u teşvişler,

Fa’âl’ü Hakîm oldur,                 Ol,hikmetini işler,

Mevlâ görelim n’eyler,              Mevlâ görelim n’eyler,

N’eylerse, güzel eyler…             N’eylerse, güzel eyler…

 

 

İ L E T İ Ş İ M                            Şevket TANDOĞAN

[email protected]            Fahrî Vâiz

Bu yazı toplam 2740 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.