Tarık Sezai Karatepe
Cezayirde Bir Monşer!
Oranda tan vaktidir.
Betondan bir silüet halinde, kaskatı kesilmiş, karşı kıyılara bakan adam, avuçlarıyla dirseklerini kavramış
Altmış biri anbean yaşamakta, bir buçuk milyonun maveraya uğurlanışını, anın sıcaklığıyla hissetmektedir:
Utbe, İbere bu sahillerde göz kırptı Tarık, maşukuna kavuşmanın özlemiyle hırçın dalgalara sürdü küheylanını.
Al-i Osmanın mührüyle, dört asır bir Emin Göl, bir Faziletliler Yurduydu buralar. Piri Reis, dudak uçuklatan haritasını bu kıyılarda çizdi.
Hayreddin Paşa, eman istemeyene aman vermedi. Cenevizli, Korsikalı, Maltalı boyun eğdi, Fetih Medeniyetinin önünde.
Dize getirdi, dize gelmeyeni; Bedirdeki o ruhla. Kara Kıtada bir baştan bir başa; Bilal söyler, Osman okurdu Adaletin Ülkesinde.
Nice sonra attan indi hünkar. Pay-i Tahtı atalet hali sardı. Ne kendine bahtiyar, ne komşuya yar ! Karlofçada Viyanayı titreten değil, sıradan bir Avrupalıymış Kazan hançeriyle.
İçten içe kemirmiş, bin dört yüz doksan iki kaçkınları Vahyin Önderlerini, kah ağaç kovuğunda, kah akıl almaz işkenceyle şühedaya katmış Siyonun çocukları.
Cezayiri, Frenke pay-ı mal etmiş, peşinden de Gücünüz yeterse ! şantajıyla küffarın necis çizmelerine çiğnetmiş, ülkemi iç etmiş
Olurken bütün bunlar, Yeniçeriye Fransız ayarı çekilmiş Başkentin gafleti, içerde ihanete, dışarıda dalalete dönüşmüş
Kurt dumanlı havayı sever! misali, Haçlı, gediklerden içeri girmiş Danışıklı soykırım Batnadan Tahata nice ocaklar söndürmüş, Tanzimatlanmıştık.
Emir Abdulkadir Ferasetle dirayetin, cesarete inkılab ettiği adam Tez zamanda borudan tüfeklerle teçhiz etmiş koca ülkeyi. Osman Fodyo ile ikisi, güneş ile ay gibiymiş, üzerimize ağan. Senusi, dillere destan.
Filistini Bağrına Basan Adamla yüzü gülmüş ülkemin. Üçlüler Çetesi, koparırken Yıldızdan Koca Sultanı, bir yıldız kaymış Rabattan, Bingaziden.
Bir İttihat kumpasıyla ana gövdeden koparılan yurdum, pespaye mal gibi atılmış kurtlar sofrasına.
Conkbayırında, Geliboluda, Seddül Bahirde Şüheda gövdesi bir baksana dağlar taşlar ! uzanırken Cezayirin Utbeleri
Can evimizden vuran bir haberle uyandık:
Sene Elli Dörtteki hükümet, BMde, De Gaulle kıyımına onay veriyor Hürriyetimizi, Nato hesabına hükümsüz sayıyordu, bir de.
Artık, bir alev kentti yurdum, bir baştan bir başa. Dokuz milyonken nüfusu, bir buçukunu Allaha ısmarladık. Her evden üç şehit
Oysa ne umutla gelmişti, Yeter Söz Milletindir! diye. Ahı yerde kalmadı, Tanklara Boyun Eğmeyen Adamın Gözlüğe ihtiyacı yoktu artık, Libyalı Ömer Muhtarın.
..
Sıcağı bitmeden soğuğu başlamıştı savaşın. Bir Buteflika yetişti imdada, kaf dağında monşer!
Adı sizden, ruhu bizden olsun yeter ki!
Bir de her karanlığı yıktık mı üzerine, Çölün Çocuklarının. Akla karayı seçer, kodesten kurtulmak için. Mühür bizde, hücre bizde. İkna olsun yeter ki; burs bizde, rektör bizde.
Sandık mı? Açık oy, gizli tasnif! Eğer isterse! Buna rağmen aşarsa beton duvarları; çöl bizde, gazap bizde. Lejyonerden kalma çapraz taktikle.
Nasılsa sekiz, büyüktür doksan ikiden. Sen yine gönlüne bırak inancını. Açıklamazsan eğer fikrini, işte sana fikir özgürlüğü. Kimse yapmaz bunu sana! Bu iyiliğimi unutma!
...
Öyle a, b, c değil; onlarca desisemiz vardır, bir bilseniz. Külü Göğe Savrulan Budist Kadına tulum çıktı oylar, bir zamanlar. Karaçide, Lahorda.
Yakınlarda bir yerde ayrıldı sokaklar, sağa sola. Kan gövdeyi götürdü, Tarlabaşında, Kazancıda Lakin dökülmekte foyası, ruhu yabancının. Bu topraklara sağır, lal olmuş dilleri, mühürlenmiş kalpleri!
Oranda ufka bakan adam! Gün ağarmak üzredir, havf ve reca vaktidir Duhaya kalan.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.