NEVZAT AMCA ÇOCUKLARLA
BİRLİKTE KANAT ÇIRPMAK
Nereye gidiyoruz yazı serisi HAY-DER Gen Başk
Kendisini rahmetle andığım Konya eski müftüsü ve Konya milletvekili Tahir Büyükkörükçü Hocamız vaazlarında, Mevlana Hazretlerinin Mesnevisinden çok çok bahseder, Farsça olan Mesnevi dilinden beyitler söyler, kıssalar anlatırdı.
Ben de bu yazımda sizlere, ilk defa Tahir Hocamızdan dinlediğim Mesnevi’den bir kıssayı aktarmak istiyorum.
“Bir kış günü, karlı bir ortamda, yuvalarından çıkan kuşlar, beslenmek ve aç midelerini doldurmak için öbek öbek uçmaktadırlar.
Bir o yana bir bu yana uçmakta olan kuşlar, fakat en küçük bir üzeri açık arazi parçası görememişlerdir. Bütün yeryüzü bembeyaz karlarla kaplanmıştır.
Bu durumu baştan bilen avcılar, kuşları yakalayabilmek için karların üzerine yer yer yem saçarlar, yemlerin üzerine de ağlarını atarlar.
Bir taraftan aç midelerinin onlara verdiği sancıdan ve bir taraftan da yemlerin dayanılmaz cazibelerinden dolayı, ağlara pek dikkat etmeyen kuşlar, yemlerin üzerine sağarak (inerek) yemleri gagalamaya başlarlar.
Fakat o da ne öyle? Her bir kuşun bacaklarına ağların ilmikleri dolanmış ve onlara rahat hareket etme imkânı vermemektedir.
Ağların kendilerine verdiği sıkıntılı halden kurtulmak isteyen kuşlar, kanat çırpmaya başlarlar ve uçmak isterler.
Fakat ne mümkün… Kanat çırpan her bir kuş, ağlardan kurtulmak yerine bu kanat çırpışlar, onların ağa daha çok bağlanmalarını sağlar. Yüzlerce kuşun kanat çırpışları onlara yorgunluktan başka bir şey kazandırmamıştır.
Kendisinin ve hem cinslerinin durumlarının iyi olamadığı fark eden akıllı ve bilgin bir kuş, bütün kuşların duyabileceği şekilde çığlık çığlık ötmeye ve feryat etmeye başlar.
- Hey… Kardeşlerim(!) Durun. Biraz kanat çırpmayı bırakın ve beni dinleyin.
Bu canhıraş feryat tesirini göstermiş ve kuşlar yorgunluğun tesiriyle de olacak kanat
çırpmayı bırakarak, kendilerine seslenen arkadaşlarına kulak kabartırlar. Kuş devam eder.
- Görüyoruz ki, avcılar bizi yakalamak için buraya tuzak kurmuşlar. Biz de dikkat
etmediğimiz için bu tuzağa düşmüş bulunuyoruz. Bu tuzaktan kurtulmak için her birimizin tek tek yaptığı çırpınmalar da bir netice vermiyor. Bu çırpınışlar sadece bizim yorgunluğumuzu artırıyor. Gelin yeni bir metod, yeni bir yol deneyelim” der.
Kuşlar, içine düştükleri acıklı hallerinin tesiriyle ve biraz da başka çareleri olmadığında bu arkadaşlarını dinlemeye başlarlar. Kuş devamla;
“Hiç bir kardeşim, kanat çırparak yorgunluğunu artırmasın. Bir müddet dinlenelim ve eski gücümüzü toplayalım. Sonra ben komut vereyim ve o zaman hep birlikte kanat çırpalım. Zira Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) Allah’ın rahmet cemaat (ümmet) üzerinedir, buyurarak dara düşenlerin nasıl kurtulacaklarının yolunu göstermiş. Biz de birlikte hareket ederek bu rahmete erişiriz ve belki buradan kurtuluruz” der.
Kuşlar, bu teklifi uygun bulurlar ve bir müddet dinlenirler. Sonra akıl kuş;
- Haydi, arkadaşlar, Ya Allah… deyince aynı anda hep birlikte kanat çırpmaya
başlarlar…
Birlikte çırpılan kanatlar ile büyük bir güce kavuşan kuşlar, ağı olduğu gibi yerden kaldırarak avcını kendilerine erişemeyeceği bir dağ yamacına götürürler ve gagaları ile ağın iplerini kemirerek kendilerini bağlayan ağdan kurtulurlar.”
AYNİYLE DOĞRU OLAYLAR
Mevlana hazretleri bu benzeri kıssaları (hikâyeleri) her halde “güzel söyleyeyim” diye söylememiştir. Kendisinden sonra gelecek nesillere örnek ve ibret olmasını istemiş, gelecek nesillerin bu ve benzeri badirelerle karşılaşması halinde onların kurtuluşu için metot ve örnek göstermiştir.
Nitekim içeriden ve dışarıdan yapılan hile ve baskılarla Osmanlı yıkılınca, bütün Müslüman ülkeler sahipsiz kalmış, “Irkçı Emperyalist avcılar” bu ülkelere ağını atmışlar, kendi sözlerinden çıkmayacak “iş birlikçileri” ile bütün Müslümanları “kapana sıkışmış av” haline getirmişlerdir.
Şimdi özellikle bütün Müslüman ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginlikleri bu avcılar tarafından sömürmektedir. Kurdukları faizci ve kapitalist düzenleri ile de insanların emeğini, alın terini ve hakları bunlar tarafından emilmektedir.
Yukarıda ki kıssaya, gelişen teknoloji ile bir “Medya tütsüsünü” ilave eden avcılar, ağa yakalanmış kuşların kendi hallerini tahlil edememeleri ve kurtuluş hareketlerine kalkışmamaları için zaman zaman onları tütsülemekte ve onların narkozlu bir şekilde kalmasını sağlamaktadırlar.
Sözlerimin doğruluğunu anlayabilmek için “hulusi kalble bir estağfurullah (Allah’ım beni affet) dedikten” sonra, her şeyi sizde kendi gözünüzle de görürsünüz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.