Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)
OKUMAK VE ÖĞRENMEK
Okulların açıldığı şu günlerde, anne, babalar, veliler çocuklarının okumaları için gayret sarf etmektedirler. Okunan bir şey, ya dünyaya, ya yaramalı veya ahırete yaramılıdır. Değilse; geçen zaman israf olur. Bu konuda bir hadisi şerifte peygamber efendimiz (s.a.v) “Hiç ölmeyecek mişsin gibi dünyana, yarın ölecekmiş sin gibide, ahiretin içinde çalış,”buyurmuşlardır.
İslamın ilk emri oku diye başlamıştır. Alak süresi ayet 1,2,“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O,insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.” Buyurmaktadır. İnsanların en büyük düşmanı, bilgisizliktir (cehalettir). Cehaletin düşmanı da, okumak ve öğrenmektir.
Müslümanlar: Dini ilimler yanında, dünyaya ait bilgilerle de mücehhez olmalıdırlar. Ticaret, madencilik, ziraat, tıp, lisan, hukuk cennet ve cehennem… İlimlerini öğrenmeli ve uygulamasını da yapmalı. Bir söz vardır “Elilmü bila amelin keşşeceri bila semerin/ Amelsiz uygulamasız, bilgi, meyvesiz ağaca benzer” denilmektedir.
Dünyaca tanınan “insan denen mechül” kitabın yazarı olan Alex carel “ İnsan uçaklar, deniz altları... Yapmıştır, fakat insan kendisini tanıyamamıştır” diyor. Yine büyüklerden birisi “ kişi kendini bilmek gibi ırfan olaz” demiştir
İlimden maksat nedir? İlim kişinin kendisini tanımasıdır. İnsanın kendisini tanıması ise Rabbinin tanınmasına yol açar. Bir hadisi şerifte Peygamber efendimiz (s.a.v) “Men arafe nefesü fakat arefe Rabbehü/ Herkim kendi nefsini tanırsa, Rabbini tanımış olur” sözü de bu doğrultudadır.
Kişi bilmediğini ehlinden sorup öğrenmelidir. Bu konuda nahl süresi ayet 43 “…Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun” buyrulmaktadır. Bir şair ilim konusunda şöyle demiştir “Bilirsin ki, bilmezsin, bilmediğini sormazsın, bilirsin ki, sorunca, bilmediğini bilirler”
İnsan bilgiyi okumak, görmek, işitmek… Gibi “havassı hamsi selime” denilen 5 duyu organı yoluyla elde eder, diye okumuştuk. İlimden maksat, her şeyden önce insanın yaratanını tanıması ve bu yönde yaratanın kendisine yüklediği görevlerini bilmesi, kulluk ve ubudiyet vazifelerini yerine getirmesi istenmektedir. Kulluk ve ubudiyet vazifelerinin ifası doğrultusunda, Zariyat süresi ayet 56 “ Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” buyurmaktadır.
İslamiyet’ten önce cahiliye devrinde insanlar, niye erkek çocuğu değil de kız çocuğu doğdu diye, diri diri öz kız çocuğunu kendi elleriyle kazdıkları çukura gömdükleri bilinen tarihi bir olaydır. Şimdi zamanımızda da, din ve manevi bilgilerden, mahrum, yüksek tahsiil yapmış olsa bile, anne karnındaki çocuğunu mazeretsiz olarak, ceninin canına kıydıkları, haksız yere insan öldürenlere, rastlamaktayız.
Faydalı ve yararlı ilimden maksat nedir? Bunu Yunus Emreden öğrenelim, “İlim, ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya bu nice okumaktır” demiştir. İnsanı insan eden ve insanı kâmil insan eden, yaratıcıyı kur’anda tarif edildiği şekilde tanımak, emir ve yasaklarına uymakla olur. Bunun örneği: Hz. Ömer (r.a) ın Müslüman olmazdan önceki çevreye korku ve dehşet saçan, yaşantısı ile Müslüman olduktan sonraki, dünyaya adalet örneği sergileyen hayatını hatırlaya biliriz.
Bir insan; kur’an ilminden mahrum ise, haksız yere insan öldürmenin bütün insanları öldürmeye denk olduğunu nereden bilecektir. Maide süresi ayet 32 “…( haksız yere) bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” buyrulmaktadır.
Dinimiz bize ahiret ilmi, bilgisi kadar, dünyaya ait bilgi sahibi olmayı da, emr etmektedir. B u nedenle Zümer süre ayet 9.“Deki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu? Doğrusu, ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür” buyruluyor. İşte İslam dininin ilme, bilgiye, öğrenmeye, ne kadar çok önem verdiği anlaşılmaktadır. İtme ar, öğren oku ehlinden, Her şeyin ilmi güzeldir cehlinden (Nabi) . Allah’a emanet olunuz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.