Zaaflarımız ziyan ediyor

ZAAFLARIMIZ ZİYAN EDİYOR

Zaafın sözlük anlamına bir tür düşkünlük, eksiklik, hassasiyet, dayanamama diyebiliriz.  Zayıflık mıdır bu ise tartışılır. Bu bakış açısına göre değişir. Senin zayıflık olarak gördüğünü ben düşkünlük  olarak görürüm. Benim düşkünlük olarak gördüğümü bir başkası eksiklik olarak görebilir.

İnsan en çok ne zaman zaaflarını dört nala koşturur hayatta? Birisini sevdiğinde. Aşkın cazibesine kapılıp tüm haklarını teslim ettiğinde. Sanır ki sonsuzdur tüm gösterilen şevkat iyilik ve dünyayı kaplayan pembemsi renk. Tüm pembelik kaybolduktan zihnimizi, yüreğimizi kara bulutlar kapladıktan sonra beklenen son kapıda. Çünkü her şey gibi aşkta bir gün son bulur. Sonunda hüsran ve zaafların kişiyi ziyanı.

Bir de dünya malına karşı zaaflarımız vardır ki en tehlikelisi. Ne doyar insan, ne sonu vardır. Bir hortum misali alır bizi içerisine, savurur o vitrinden diğer vitrine. Biraz sorumsuz ve zaaflarımızın esiri mi olduk ne? Burda da aşırı zaaf gösterip, yine bu tuzağa düştüğümüzde kim zararlı çıkacak. Zaaflarımızın bizi ziyan etmesiyle biz tabiî ki.

İnsan zaaflarını eğitmeyi, aşırılıktan kaçınıp, biraz doğalıyla yetinmeyi bilirse ne zaaf diye bir şey kalır bizi içine çeken hortum veya bataklık misali , ne de biz üzülür yoruluruz. Bazı yollar tek şeritli  gidişde dönüşte zahmetli. Zamanı geriye alamadığımız, pişman olunca dövünmekten başka bir yol bulamadığımız gibi… Biraz mantık, biraz nefis terbiyesiyle zaaflarımızın bizi sürüklediği ziyan olma ihtimalinden, aşırılık, doyumsuzluk, bazen de zaaflarımız neticesinde yaşadığımız hayal kırıklıklarımızdan kurtulabiliriz. Yine her zamanki gibi bize, biraz daha düşünmek düşüyor.

Bu yazı toplam 1980 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar