Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)
YUSUF(AS)I, GÖRÜNCE, KADINLAR NEDEN ELLERİNİ KESTİLER?
Yusuf (as),Yakup (as)’ ın oğludur. Annesinin ismi “Dâhil’dir. Yakup (as) İbrahim (as)’ın oğludur. İsrail oğulları yakub (as)’ın neslinden meydana gelmişlerdir. Yakup (As)’ın 12 oğlu var idı. Bu 12 oğlundan Bünyamıin ile Yusuf (as)’ın anneleri bir idi. Yusuf (As), küçük yaşta iken annesi ölmüştü.
Yusuf (as) 7-11 yaşlarında iken, rüyasında,11 yıldız, ay ve güneşin, kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyasını, babası Yakup (as)’a anlattı. Babası rüyasını şöyle yorumladı; Onbir yıldızın 11 kardeşi, olduğunu, güneşin kendisi, ayında annesi olduğu yorumunda bulundu. Babası oğlu Yusuf’un, yüksek mevki sahibi olacağını ve çeşitli nimetlere kavuşacağı tabirinde bulundu.
Babası Yusuf (as)’ı çok sevdiğinden, dolayı kardeşleri hasetlen diler,Yusuf (as) dan kurtulmak için çare aradılar. İçlerinden birisi“Eğer benim sözümü tutarsanız, Yusuf’u öldürmeyelim. Onu büyük bir kuyunun dibine bırakalım ki, oraya uğrayan yolculardan birisi çıkarıp başka bir yere götürür. Böylece Yusuf, babamızdan uzaklaştırılmış olur.” dedi. Diğerleri de bu görüşü benimseyip Hazret-i Yusuf’u kuyuya atmaya karar verdiler.
Ertesi gün hep birlikte Yakub aleyhisselama giden oğulları koyunlarını otlatmak için kıra gideceklerini, kardeşleri Yusuf’u da çok sevdikleri için, yanlarında götürmek istediklerini söylediler. Kardeşlerinin Yusuf’a bir şey yapacaklarından çekinen Yakub aleyhisselam: “Onu götürmeniz beni üzer dedi. Siz ondan habersizken onu kurt yemesinden korkarım.” dedi.
Oğulları babalarına karşı yemin ederek; “Biz kuvvetli bir toplulukken, onu kurt yerse, aciz ve güçsüz kimseler olmuş oluruz.” diyerek hîle ile hazret-i Yusuf’u babalarından aldılar. Yakub aleyhisselam oğullarının ısrarı ve hazret-i Yusuf’un da, onlarla gitmek istemesi karşısında takdire razı oldu. Kardeşleri babalarından uzaklaşınca, Yusuf’a eziyet etmeye başladılar. Bir müddet sonrada kuyuya atmayı kararlaştırdılar. Kuyunun başına vardılar. Kardeşleri Yusuf aleyhisselamın gömleğini soydular. Yusuf (as)’ı,İpe bağlayıp kuyuya sarkıttılar. Kuyunun yarısına kadar varınca da, ipi kestiler. Yusuf aleyhisselam suyun içine düştüğü sırada şu duayı okudu: “Ey gaip olmayan Şahit! Ey uzak olmayan Karîb! Ey Mağlup olmayan Gâlib! Beni bu musîbetten kurtar”düasında bulundu.
Yusuf aleyhisselamın kardeşleri de, onun sırtından çıkardıkları gömleği kestikleri bir hayvanın kanına bulaştırdılar ve babaları Yakub aleyhisselama götürdüler. “Ey bizim babamız, hakikaten biz Yarış edecektik. Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yedi dediler.” Kesmiş oldukları hayvanın kanına buladıkları gömleği babalarına getirdiler. Yakub aleyhisselam, onların yalan söylediklerini anlayarak; “Hayır nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen sabr-ı cemildir. Sizin bu yaptıklarınız üzerine sabrımla Allahü telâdan yardım isterim.” dedi. Yusuf aleyhisselamın kana bulanmış gömleğini yüzüne gözüne sürdü. Gömlek hiç yırtılmamıştı. Yusuf (as)’ı kurt yemiş olsa, gömleğinde, yırtık olması gerektiğini söyledi.
Yoldan geçen kervan Yusuf (as)’ı kuyudan çıkardılar ve köle olarak ucuz bir paraya Mısır maliye vekili olan Aziz’e sattılar. Eve varınca da hanımına, ona iyi muamele etmesini ileride kendilerine faydalı olabileceğini söyledi.
Yusuf aleyhisselamı satın alan Mısır Azîzi’nin hanımı Zelihâ (veya Züleyha) idi ve çocukları olmamıştı. Bu yüzden Azîz, Yusuf aleyhisselamı evlat edinmeyi düşündü. Yusuf aleyhisselam, Bakan olan Azîz’in evinde gayet rahattı. Aziz’in hanımı genç ve güzel bir kadındı. Aziz ise, ınnîn, yani iktidarsız idi. Yusuf aleyhisselam ise, akıllara durgunluk verecek derecede güzeldi. Yüzünde parlayan nübüvvet (peygamberlik) nûru herkesi hayran bırakıyordu. Bu hal Züleyhâ’nın ona âşık olmasına sebep oldu. Yusuf aleyhisselama karşı süslenip onu kendine çekmek için çalıştı. Fakat Yusuf aleyhisselam Allahü Teâlâlın yardımıyla ona hiç iltifat etmedi. Züleyhâ sonunda kapıları kapadı ve ondan murâd almak istedi. Yusuf aleyhisselam: “Efendim Aziz bana iyi bakman için sana bıraktı. Bunun karşılığında onun haremine hıyanet etmekten Allah’a sığınırım.” dedi.
Yusuf aleyhisselamın kendisine itibar etmediğini gören Züleyhâ ona iftira etti. Züleyhâ’nın Yusuf aleyhisselama yaptıkları bir müddet sonra Mısır halkı tarafından duyuldu. Haber sarayda vazifeli kimselerin hanımları tarafından da duyulunca, kadınlar: “Züleyhâ, Kenanlı kölesi Yusuf’un nefsinden Murad almak istiyormuş. O gencin sevgisi onun yüreğine işlemiş, onu deli etmiş. Bakanın hanımı olduğu halde, Züleyhâ’nın bir köleye gönül vermesini açık bir hata olarak görüyoruz.” dediler.
Züleyhâ Mısırlı kadınların kendisi hakkındaki sözlerini işitti. O kadınların da, Yusuf aleyhisselamı, görmesi için bir ziyafet tertip etti. Kendisini ayıplayan kadınlarla beraber şehir eşrafından kırk kadar hanımı davet etti. Onlar için bıçakla kesilerek yenecek yiyecekler de hazırlattı. Misafirler gelip kendileri için hazırlanan yemekleri yemeye başladılar. Bu sırada Züleyhâ, başka bir odada bulunan Yusuf aleyhisselamın kadınlara görünmesini,istedi.istedi.
Yusuf aleyhisselam Züleyhâ’dan çekindiği için, emrine karşı gelmeyip kadınlara göründü. Kadınlar Yusuf aleyhisselamı görünce, yüzünün son derece güzelliğinden, kendilerini unuttular. Meyve yerine hiç acı duymadan ellerini kestiler. Onun güzelliğini hiçbir insanda görmemişlerdi. Böylece, onun melek olmadığını bildikleri halde; “Bu bir melektir.” demekten kendilerini alamadılar. Onların bu hâlini seyreden Züleyhâ; “İşte gördünüz mü? Siz benden daha çok kınanmaya, ayıplanmaya lâyıksınız. Çünkü onu bir defa görmekle kendinizi kaybedip ellerinizi kestiğinizin de farkında bile olamadınız. Ben ise, uzun zamandır onunla birlikteyim. Fakat hiçbir vakit sizin bu hâlinize düşüp, hayranlığımdan dolayı, kendimden geçmedim. Şimdi gördüğünüzü önceden görseydiniz, beni kınamazdınız.” dedi. Sonra da onlara; “Duyduğunuz gibi ben ondan bu iş için talepte bulundum. O ise, bu husustaki teklifimi kabul etmedi” itirafında bulundu dedi. Allah’a emanet olunuz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.