ŞEVKET TANDOĞAN

ŞEVKET TANDOĞAN

YAZ TATİLİ

 

 

 

           Okullarımızın eğitim döneminin sonunda tatil sezonu başlamışken, ciddiyetle üzerinde durulması gereken çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. O da tatilin her kes tarafından yanlış algılanmadan çok iyi değerlendirilmesidir.

            Çocuklarımız, gençlerimiz, tümüyle öğrencilerimiz uzun ve yorucu bir eğitim dönemi sonunda elbette ki, dinlenmeyi ve tatili hak ediyorlar. Hatta onları başarılarından dolayı kutluyor, ödüllendiriyoruz.

            Ancak tatil üç ay sorumsuzca gezip dolaşmak, vakit öldürmek değildir. Zira geleceğimizin teminatı gençlerimizin mükemmel yetişmeleri için, değerli vakitlerini hoyratça harcama lüksü yoktur.

            İlâhî nizam gereği Hz.Adem’den beri asırlardır; insan doğar, çocukluk çağlarından sonra gelişir büyür evlenir, çoluk-çocuk sahibi olur, Yaşlanır ve neslini kendi yerine bırakarak ebediyete intikal eder. Her nesil böyle zincirleme devam ederken dilini, dinini, kültürünü ve tüm mukaddesatını gelecek nesillere tevdi eder.

            Biz de bu günün küçükleri, yarının büyükleri ve istikbalimizi kendilerine emanet edeceğimiz evlatlarımızı; beden ve ruh sağlığı mükemmel, beyni ilimle, kalbi imanla dolu dindar nesiller olarak yetiştirmek zorundayız.

            Cenab-ı Hak bir ayette:”Ey mü’minler! kendinizi ve (sorumluluğunuz altındaki) ehlinizi ateşten koruyunuz…” buyururken, Hz.Peygamberimiz de“Hepiniz çobansınız. Her bireriniz güttüğünüzden sorumlusunuz.” Buyurmuştur.

            Merhum Şair M.Akif bu konuyu şöyle terennüm etmiş:

            “Hüsrana verme rıza, çalış azmi bırakma.

             Kendin yanacaksın, bari evladını yakma.”

            Bilindiği üzere, çocuklar boş kaba benzer, ne koyarsanız onu alır. Ya da mum gibidir, istediğiniz kalıba dökebilirsiniz. Zaten yaş fidan bükülebilir. Ancak fidan büyüyüp kartlaşınca bükmek isterseniz direnç gösterir ya da kırılır. Yani her şey vakti zamanında yapılmalı, geç kalınmamalıdır.

            Çocuk doğurup sokağa salmak hüner değildir. Eğitimsiz, mâ’neviyatsız, terbiyesiz, nesiller toplumun baş belasıdır. Böyle sorumsuzca başıboş ve disiplinsiz büyüyen nesiller en çok kendi ailelerine problem olurlar. Tabi ki iş işten geçtikten sonra ailelerin dizlerini dövmesi ve son pişmanlık fayda vermez.

            Neslimizin mükemmel olmaları için, sadece okullarında öğrendikleri müspet ilimler yeterli değildir. Onlara din ve ahlak dersleri de verilmeli ve Kur’an öğretilmelidir. Hatta çocuklarımıza Peygamberimizin hayatını, üstün ahlak ve terbiyesini de öğretmek ve özümsetmek gerekir.

            Çocukları namaza alıştırmak veliler üzerine bir dînî vazifedir. Zira namaz İslâm’ın alâmeti dinin temelidir. Mü’minin miracı namazdır. İnsan namazla Mevlâsını hatırlar, onun dergâhına sığınır.

            Hz.Peygamberimiz: “Çocuklarınız aklı ermeye, iyiyi kötüyü fark etmeye başladıklarında namaz ile emrediniz.” Buyurmuş, Başka bir Hadis-i şerif’te “Çocuklarınız yedi yaşına erişince namazı emrediniz. On yaşına gelince (namaz kılmazlarsa) cezalandırınız.” Buyurmuştur.

            Çocuk dünyada sürur, âhirette nurdur. Onları sevmeli, iyi bakmalı, gözümüz gibi korumalıyız. Ancak şımartmamalı, sevgimizi kalbimizde saklayarak gereken otoriteyi kullanmak suretiyle disipline etmeliyiz. Elbette ki, sevdirerek eğitmek en güzelidir. Ama bazen zorunlu olarak, çocuklarımızı “ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM” mantığıyla hocaya teslim etmek gerekebilir.

            İşte şimdi okulların tatile girmesini takiben, ortalama on günlük bir dinlenme sonunda, tüm çocuklarımız ve gençlerimiz; din dersleri ve Kur’an öğrenmek için; Kur’an Kurslarına, camilere ve bu işin sevdalısı uygun yurtlara başvurmalıdır. Aileler, sorumlu veliler, öğretmenler ve tüm hocalarımız da bu işin sıkı takipçisi olmalıdır.

            Saygıdeğer hocalarımız  tam bir seferberlik anlayışı içinde, kısa zamanda çok şey öğretmek için ellerinden gelen bütün gayret ve fedâkârlığı göstererek, çocuklarımızı ve gençlerimizi sevgiyle, şefkatle karşılamalı, onlara İslâm’ı, Kur’an’ı sevdirerek öğretmeliler.

            Bu kısacık birkaç aylık zaman diliminde, ülkemiz, milletimiz ve mukaddesatımız adına çok, ama pek çok hayırlı hizmet ifa edilebilir. Yeter ki aileler, hocalar ve gençler elbirliği içinde yaz kurslarına önem versinler.

            İyi bilinmelidir ki, Kur’an öğrenen gönüllere İslâm’ın mührü vurulmuş olmaktadır. Zira İslâm peygamberi ve onun gerçek varisleri Üstazlarımız; insanları irşat için, ilk iş olarak Kur’anı tilâvet ve tâ’lim ederlerdi.

            Yaz tatilinin hayırlara vesile olmasını dilerim.

 

Bu yazı toplam 1594 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.