Var mısın(ız)?

Kıymetli dostlarım, “İyilik yapmada yarışın” sözünü kendisine ilke edinmiş bir medeniyetin mensubu olmak “hayır yapma” konusunu kendiliğinden medeni insanın gündemine yerleştirmektir. Atalarımız ne güzel ifade etmişler “İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik er kişinin karı”. Önemli olan karşılıksız iyilik yapabilmektir.

 

İnancı olan insan  iyi olan, iyilik yapan ve başkalarının iyiliğini isteyen kişidir. İyilik yapmanın yolları çoktur. Eliniz, diliniz ve malınız ile yapabileceğiniz kadar iyilik yapmak görevinizdir. İyilik yaptığınız gibi başkalarının da iyiliğini istemeniz ve onlara da iyiliği tavsiye etmeniz gerekmektedir. Kötülükten sakındırmak da bir iyiliktir.  Bir insanın bizzat kendisine ve aile bireylerine karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması, ona her konuda yardım elini uzatması bir iyiliktir. Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip giydirilmesi ve barındırılması nasıl maddi iyilikse, güler yüz ve tatlı sözle gönüllerinin alınması, sevgi ile başlarının okşanması da bir iyiliktir. Üzgün ve dertli birini teselli etmek, bildiklerini bir başkasına öğretmek, çevremizdekilere doğru yolu göstermek, hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyaret etmek bir iyiliktir. Her konuda çevremizdeki insanların yardımına koşmak, hasta, yaşlı ve sakatlara taşıtlarda yer vermek, elinden tutup yolda karşıdan karşıya geçirmek, bir yolcuya, bir misafire gideceği veya aradığı yeri göstermek bir iyiliktir. Yapılan iyiliğe, iyilikle karşılık vermek en azından teşekkür etmek gerekir. Zira Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; “İyiliğin karşılığı yalnız iyiliktir” (Rahman S. 60)

 

 

İki arkadaş çölde yürümektedirler. Yolculuğun bir nokrasında bir tartışma olur ve biri diğerine tokat atar. Tokatı yiyenin çok canı acır ama hiçbir şey söylemez. Yalnızca kuma “Bugün, en iyi arkadaşım beni tokatladı” diye yazar. Bir vahaya gelinceye kadar yürümeye devam ederler. Vahaya gelince orada bulunan suya girmeye karar verirler. Tokatı yiyen kişi bataklığa saplanır ve nerede ise boğulmak üzereyken arkadaşı onu kurtarır. Boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtulan kişi bu sefer de “Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı” diye yazar. Hem tokadı atan, hem de arkadaşını kurtaran kişi sorar. “ Canını yaktığımda kuma yazdın, peki şimdi neden taşa yazdın?” diğeri cevap verir: “ Birisi canımızı yaktığı zaman bunu  kuma yazmalıyız ki; bağışlama rüzgarı onu silebilsin, geride hiç iz bırakmasın. Ama biri bizim için iyi bir şey yapmışsa bunu da taşa yazmalıyız ki hiçbir rüzgar onu silemesin, o aynen yerinde kalsın”

Evet sevgili okurlarım hikayemizde olduğu gibi sizde yaptığınız iyilikleri yazacağınız yeri iyi belirlemelisiniz. Bence bugünden sonra kendinize de bir iyilik yaparak değişimi başlatın. Bugüne kadar üzdüğünüz, kırdığınız insanları arayarak onların kalbini kazanma yollarına gidiniz. Siz haklıydınız, onlar haklıydı önemli mi? değil değil mi? öyleyse işi siz başlatın. Gelin kendinize bugün bir iyilik yapın(ız)

 İşte böyle sevgili Çubuklu dostlarım, birbirinizle çarşıda pazarda ve camide diğer mekânlarda bir araya geleceksiniz. Birbirinizi üzmeyin. Dostluklarınız sürüsün. Yarın kimin selâsının verileceği belli değil. En yakınımız olabileceği gibi tanımadığımız birisi de olabilir. Önemli olan kırmadan dökmeden yaşamasını bilmektir. Israrla söylüyorum başka Türkiye yok. Ortak yaşama kültürünü geliştirmemiz lazım. Halı altımızdan kayıyor. Üzerindekilerin hepsi zarar görür. Haydi, bugün mübarek bir gün ve saat yol yakınken helalleşelim ve kendimize yeni bir rota çizelim. Var mısınız?.

 

Bu yazı toplam 805 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar