Sosyetemiz neden ırkçı?

Irkçılığın ne olduğunu anlamak için odaklanmamız gereken temel kriter: İnsanın kendi tercihi olmayan, doğumuyla birlikte kazandığı, verasetle intikal etmiş bireysel niteliklere olağanüstü anlam ve önem izafe etmek.

Türeme zenginliğin getirdiği sınıfsal konumu, baba-dede mesleği ve ailenin asaletiyle övünmeyi, ve ırkçılığı aynı kişilerde meczeden ölçü de budur. Ama aynı zamanda ırkçılık, doğamızda var olan bir üstünlük iddiası değildir; rafine bir şekilde eğitimle kazanılır; yani sonradan öğrenilir. Bu yüzden modern topluma özgüdür.

Türkiye'de ırkçılığa en uzak parti MHP. Çünkü MHP, milliyetçiliğin her türü ile uzun tarihi boyunca diyaloglar kurmuş, sentezler üretmeye çalışmış, tartışmalara girişmiş ve işe yaramayanları tüketip çöplüğe atmıştır. MHP'nin ırkçılığa mesafeli bir parti olması, ırkçılığı bütün hastalıklarıyla birlikte yakından tanımasındandır. Doktriner olarak Ziya Gökalp'in "kültür milliyetçiliği"nde karar kılması da, ırkçılığın reddedilmesi anlamına gelir. MHP milliyetçiliğinin ırkçılığa uzak durmasının asıl sebebi ise, sosyeteye uzak olmasındandır. MHP milliyetçiliği en saf haliyle bir entegrasyon projesidir. Bu entegrasyon sanıldığı gibi asimilasyonu da içeren etnik bir entegrasyon değil, sınıfsal bir entegrasyondur. Bu milliyetçilik üzerinden toplumun kenarda duran kesimleri, toplumsal bütüne entegre olmaktadır. Birleştirici ve uzlaştırıcı bir milliyetçilik, toplumsal farklılıkları da bir kalemde ortadan kaldırmaktadır. Türkiye'de ırkçılık en bağnaz, en pervasız ve en hastalıklı haliyle sosyetemize özgü bir sapkınlık halidir. Irkçılık, onların sınıfsal üstünlüklerine de bir anlam ve derinlik kazandırmaktadır. Irkçılık modern insanın ilkel doğasında yer alır. Modern insanın sahip olduğu üstünlüğe ilkel ve kaba bir ideolojik payanda sağlar.

Bu söylediklerimin hiçbiri teorik açıklamalar değil. Bir MHP milliyetçisi, kendi ideolojisi ile tutarlı kalabilmek için, Türk olmayana saygı ve ilgi ile yaklaşmak zorundadır. İmparatorluk tecrübesi yaşamış bir toplumdan saldırgan ve ırkçı milliyetçilikler çıkmaz. MHP'nin, aynı zamanda Kürt-Türk düşmanlığı önünde en sağlam engellerden biri olması da bu yüzden.

Etnik köken merakı ırkçılığın masum görünen ilk adımı. İnsanların üretilmiş etnik kökenleri ile siyasî tutumları arasında ilişki kurmak da ikinci adım. Bir insanın insan olarak sahip olduğu değerin üzerine, onun etnik kökenini koyduğunuz zaman ırkçılık yapmış olursunuz. Yüzyıllar boyunca topluma temel şeklini veren kültüre bütünüyle yabancı bir durum. Tam anlamıyla Batı'dan alınma bir hastalık.

"Etnik kökeninde bozukluk" iddiaları, genel kural olarak kişinin başarılarıyla birlikte artıyor. Burnunun ucunu göremeyen, dünyayı anlama yeteneği olmayan kalem sahipleri olan-biteni soyağacı ile açıklamaya girişiyor. Uzun sosyolojik, tarihî ve ekonomik analizler yerine soykütüğü araştırmalarına girişmek kestirme bir yol oluyor. Zekâsı ve bilgisi kıt, üstelik kötü niyetlilerin at koşturacağı bir alan. Etnik köken meraklıları çoğu, öldükleri zaman imamın mezarları başında vereceği talkını neden annelerinin adıyla verdiğini bilmezler.

Ben ırkçılığı bir zihin özrü olarak algılama eğilimindeyim. İki kavramı bir araya getirip fikir açıklayamayanların, siyasette daracık da olsa bir ufuk sahibi olamayanların kendi varlıklarını ispata giriştikleri bir bataklık ırkçılık. Babadan-atadan verasetle intikal etmiş üstünlüklere sahip olanlar, genel kural olarak beyinlerini kullanma ihtiyacı hissetmezler. Irkçılık işte tam da bu yüzden, pek kullanılmayan beyinlere sahip sosyeteye özgü bir dünyayı anlama ve açıklama şekli olarak öne çıkar.

Irkçılık, modern toplumlara özgü bir ilkellik. Öğrenilmiş, eğitimle kazanılmış rafine bir ilkellik. Toplumda var olmayan, sosyetemize özgü bir ilkellik.

CHP'li Arıtman'ın Cumhurbaşkanı'nın etnik kökeni hakkında söyledikleri değil, bir fenomen olarak kendisi önemli. Bizim bu fenomenin ve ırkçılık yapan bu siyasetçinin hâlâ CHP'nin çatısı altında nasıl yer alabildiği üzerinde durmamız lâzım. Bunun için ise sosyetemizin anlam dünyasını ve bu dünyadaki hastalıklara bir bütün halinde eğilmemiz şart.

Bu yazı toplam 941 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar