Sosyal Faaliyetler

                                                      

 

İnsanların cemiyet halinde yaşamak zorunda olmaları onların birbirine muhtaç olarak yaratılmış olmalarıyla izah edilmektedir. Gerçekten de insanlar zayıf olarak ve farklı kabiliyetlerde yaratılmışlardır. Buna karşılık maddi/manevi birçok ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar onları yardımlaşmaya, ekonomik ve sosyal ilişkilerde bulunmaya mecbur etmektedir.

 

İnsanların kiminin amir kiminin memur, kiminin işçi kiminin işveren olması; bazılarının ziraatçı, bazılarının tüccar vs. olması toplu yaşamanın gereklerindendir. İnsanlar arasındaki yetenek ve statü farklılıkları böyle bir işbölümünü zaruri kılmaktadır. Bu husus Kur"an"da şöyle ifade edilir:

 

“Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.” (Zuhruf 32)

 

Dinimiz sosyal faaliyetlere büyük önem verir. Bu sebeple bir hadiste “insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır” buyrulmuştur. Akrabaya, fakir ve yoksullara yardım dinimizin temel emirlerindendir. Bu yardım maddi olabileceği gibi, yol gösterme, öğüt verme şeklinde de olabilir.

 

 Etkili ve yararlı bir toplum hizmeti için aynı ideali paylaşan insanlar bir araya gelerek, maddi/manevi güçlerini birleştirir ve dernekler/vakıflar kurarlar. Sivil toplum örgütleri diye adlandırılan bu kuruluşların etkin çalışmaları halinde çocuklarımızın  güzel ahlaklı yetişmeleri ve kötü alışkanlıklardan korunmaları sağlanmış olur, kimsesiz ve fakirlere yardım edilir; işsizlere iş bulunabilir, evlenemeyenler evlendirilebilir. Böylece toplumda hepimizi rahatsız eden kötülüklerin önü alınmış olur.

 

Sosyal faaliyetler birlik içinde çalışmayı gerekli kılar. Birlik halinde verimli çalışmanın bazı şartları vardır. Bu şartlar:

1. Adalet ve ehliyet

2. Düzen ve İtaat ile

3. İstişare dir.

 

  1. Adalet ve Ehliyet: Yüce Allah şöyle buyurur: “Gerçekten Allah size emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.”(Nisa 58)
  2. Düzen ve İtaat: Birlik içinde çalışma prensipleri Kur"an"da şöyle belirtilmektedir: “Ey iman edenler, Allah"a itaat edin, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine (idarecilere de) itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz-Allah"a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah"a ve Rasule götürün (onların talimatına göre

      halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha iyidir.” (Nisa 59)

       3.  İstişare: İnsan hata yapabileceği için, hatayı en aza indirmek maksadıyla istişare emredilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurur:  “Onların işleri aralarında istişare (danışma) iledir.” (Şura 38)  “Onları bağışla, onlara mağfiret dile ve toplumun işleri hususunda onlarla istişarede bulun.” (Al-i İmran 159)

 

Bir hadiste “Bir toplumun efendisi o topluma hizmet edendir.” buyrulmuştur. Toplumda önemli hizmetleri, hayırlı ve faydalı işleri olan kimseler başkan olmaya ve itaat edilmeye layıktır. Eğer çoğunluğun onayı ile böyle birisi bir göreve getirilmişse, onu onaylamayan kişilerin de çoğunluğa saygı duyarak o başkana itaat etmesi gerekir. Tabii itaat marufta yani dinen yasak olmayan hususlardadır. Çünkü “Allah"a isyan olan yerde kula itaat olmaz.” İslamın hizmet ve adalet anlayışı bunu gerektirir.

Toplum işlerinde yardımlaşma ve yarışma esastır. Proje geliştirmek, üretken olmak, yapamayacağı bir şeyi söylememek, söylediğinde ise mutlaka yapmağa gayret etmek bir müslümanın şiarıdır.

 

Bu yazı toplam 673 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar