KIZ VELİLERİNE BİR TEKLİF

 

Yuvamız yazı serisi                                                                     

Yuvamız, ilk kurulduğunda çalışmalarımızı halkımıza ve özellikle hanımlarımıza taşıyan, onların Yuvamız’a müracaat etmesini sağlayan Emine Şenlikoğlu kardeşimiz olmuştur. Bu vesile ile şahsım ve yuvalarını kurduğumuz aileler adına kendisine tekrar teşekkür etmeyi bir ahde vefa olarak görüyorum. Çıkarmış olduğu aylık “Mektup Dergisi” ne yazılarımı koyarak çalışmaların hanımlara ulaşmasını sağlamıştı.

Dergi çok geniş bir hanım kesimi tarafından okunmakta olduğundan Doğu illerimiz başta olmak üzere ülkemizin her yerinden ve hatta Avrupa’dan Almanya’dan hanımlarımız müracaat ederek bizim “Gelin adayımız” oldular. Bunlardan hatırımda kalan birkaç tanesini örnek olarak vermek gerekirse, Almanya’dan başvuran bacımız Bursa’ya gelin gelmişti. Bingöl’den başvuran Ankara’ya, Ankara’dan başvuran kardeşimiz de Denizli’ye gelin olarak gitmişlerdi. Aldığım haberlere göre hemen hepsi de mutlu yuvalarında yaşamaktadırlar. Ancak bunlardan bir kısmı ise maalesef kendilerine uygun talip çıkmadığından evlenemediler.

Bu dengesizliği gidermek için yazılarımın bir tanesini Damat adaylarına hasretmiş ve “Damat adaylarımız nerede?” diyerek konuyu kamuoyunun bilgilerine arz etmiştim.

BİR KIZ VELİSİNİN TERCİHİ

Bize başvuran Gelin adaylarımız genellikle, 30 ve üzeri yaşlarda müracaat etmektedirler. Bu kızlarımız ya öğrenimlerini tamamlamak için veya daha küçüktür talibi çıkar denilerek, talibin kendilerini bulmasını beklemektedirler. Bir kısmı ise eşimi kendim bulacak ve tanıyacağım diyerek flört yangının içine düşmekte ve hayatını karartmaktadır.

30 yaşına kadar evlenemeyen kızlarımızı bir telaş alır ve bir an önce evlenerek anne olabilmek için bu sefer başka yollara müracaat ederler.

Bu yanlışlığı, 2003 yılında resmi bir dairede memur olarak çalışan bir makine mühendisi bir baba ile 20 yaşındaki kızı kırarak, büromuza başvurmuştur. Gerekçeleri de; “Nevzat bey… Kızımın yaşı küçük, talipleri de geliyor. Ancak biz, bize gelen taliplerden birine değil, özeliklerini baştan bileceğimiz bir Damat adayına evet demek istiyoruz. Onun için de size başvurduk” diyerek açıklamışlardı.

Biz de Damat adaylarımızın dosyasını açarak onlar için uygun bir Damat adayının Mersin’den başvurarak beklemekte olduğunu söyledik.

Baba kız delikanlıyı uygun buldular. Bir de hanıma gösterelim dediler ve benden Damat adayımızın form suretini aldılar. Ertesi günü telefonla hanımefendinin de uygun bulduğunu haber verdiler.

Sıra Damat adayımıza, kızın takdim edilmesi kalıyordu. Kızın resimli formundan bir suret hazırlayarak Mersin’e gönderdik. Bu işler esnasında her iki tarafa da tarafların adres ve telefonları bildirmedik.

Bir hafta sonra telefonla Damat adayımız, Gelin adayını uygun bulduğunu haber verdi. O zaman gelin adayımızın telefonunu Damat adayımıza vererek, görüşmesini söyledim. Görüşmüşler ve delikanlıyı Ankara’ya davet etmişler.

Bu çalışmalar yuvanın kurulması ile tamamlandı. Şimdi bu yuvanın, Ahmet Yasin adında bir oğlu ile bir kızları olduğunu öğrendim. Allah dünya ve ahret saadetleri versin.

ŞİMDİ DE DAMAT ADAYLARIMIZ

Aradan geçen zaman içerisinde halkımızın kafasında yanlış bir oluşum olan “Evlendirme bürosu ile evlenilir miymiş?” mantığının biraz da olsa kırıldığını bize yapılan Damat adayları müracaatının artmasından anlıyoruz.

Ancak kız velilerinin hepsinden, yukarıda anlattığım kız babası anlayışını henüz görmemiz mümkün olmamaktadır. Beklerdik ki bütün kız babaları ve anneleri, kızlarını evde bekleterek yaşlandırmasınlar. Veya kızımız, kendi müstakbel eşini aramak için kendini flört yangınının içine atmasın.

Bu veliler diyeceklerdir ki; “Efendim. Bizler, evimizde bekledik. Uygun damat adayı biz başvurdu. Sonra da yuvamızı kurduk… Kızımız da aynı yolu uygulasın”

Bu söz bir dereceye kadar doğrudur. Ancak bu sözü söyleyenler kendileri evlenirlerken toplumumuzun, “Bekârlarınızı evlendirin…(Nur suresi ayet 32)” ilahi emrine karşı davranışları ile bu günkü toplumumuzun davranışları bir midir? Nerede bizim bekâr bir insanı evlendirmek için kendini ortay atan “Dünürbaşılık” anlayışımız.

Yürüdüğüm ve gezdiğim her yerde münasip ortamları yakalıyor ve her kese “Evlendirme büromuzun” adres kâğıtlarını veriyorum. Kâğıdımı alan eğer kendisi evliyse, “ben evliyim” diyerek kâğıdı almıyor ve çevresindeki bekârlara bigâne kalmayı yeğliyor. Hâlbuki ilahi emir, Cenab-ı Hak’kın bizlere “namaz kılınız” emri kadar açık ve nettir.

Şeytan da durmadan bu adamların kulağına; “Sana çöp çatan derler. İyi çıkarsa kendilerinden, kötü çıkarsa senden bilirler” diyerek fısıldamakta ve onları çevrelerinde ki bekârlarla ilgilenmekten alıkoymaktadır.

Kaç sefer Diyanet işleri Başkanlığına, bir Ramazan ayında ve bir Cuma günü bütün ülkenin camilerinde ki hütbe veya kürsülerden “Nikâhın mana ve ehemmiyetinin anlatılmasını ve yaşlı dul hanımların evlenmeye ikna edilmesi” gerektiğini yazdım. Yeni Başkana da ayaküstü bu dileğimi söyledim. İnşallah önümüzde ki Ramazan ayında bu konular işlenir.

Kız velilerine veya evlenmek isteyen kızlarımıza bir teklif yapmak istiyorum.

30 yaşından küçük kızlarımız için [email protected] adresinden veya 0.312.229 47 75 numaralı telefonumuzdan bize ulaşarak, büromuzda beklemekte olan damat adaylarımızın resimli bilgi formunu istesinler. Formu da inceledikten ve Damat adayını uygun bulduktan sonra o zaman bize başvursunlar ki Damat adayımızın fikrini de alarak mutlu bir yuvanın daha kurulmasını sağlayalım.

Yazımı Peygamberimizin “Ümmetimin şerlileri, bekârlarıdır” hadis-i Şerifiyle tamamlamak istiyorum. Hiçbir Müslüman’ın Peygamberi tarafından kendinin şerli olarak tanımlanmasını istemeyeceğini tahmin ediyorum.

 

                                                   

Bu yazı toplam 1925 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar