KIBRIS’IN “HALA SULTANI”

 

 

 

 

İndim yarin bahçesine, gül kokladım dane dane

Gül kokusu Merhem olmaz içimdeki kor ateşe

 

            Kıbrıs’lı Bekir Kara’ ya ait olan bu güzel sözleri her dinlediğimde yavru vatan Kıbrıs gelir gözümün önüne. O heyecanı her Kıbrıs kelimesi geçtiğinde hatırlar o günkü anlarımı tekrar yaşarım. Kıbrıs’a ilk  1996 yılında hayırlı bir sebep den dolayı ayak basmıştım. Bazen bir yerden başlamak lazım derler ya! İşte bizlerde Kıbrıs’dan başladık seyri sülük yolculuğumuza, halende devam ediyoruz. Elhamdülillah.

 

O güzel yeşil adada ki eskilerin tabiriyle, Ceziret’ül Hadra da arşınlamadığımız vatan toprağı kalmamıştır. Zira Kıbrıs gönüllerin arzuladığı, Hayallerin ulaştığı bir yerdir.

 

 Beş Parmak dağları ayrı bir heybetlidir.  Hilarion Kalesinin en tepe noktasına çıkıp, Akdeniz’in doğudan batıya güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek çok heyecan vericidir. Dünyanın en temiz denizi  buradadır. Girne tam bir denizciler şehridir, limanıyla, ticarethaneleriyle, denize bakan beyaz balkonlu evleriyle. Magosa ise tam bir Osmanlı şehridir. Osmanlı eserlerinin kullanımına halen devam edilmektedir. Lefkoşa ise eşsiz güzelliğiyle modern zamane  şehridir. Lefkoşa’ ya sınır olan Rum bölgesi hemen şehrin içine kadar girmiştir. Yolunuz düşerse hudut birliklerinin içerisinde kalan bazı yerleri ziyaret etmek serbesttir. 1973 yılında yaşanan savaşın izlerini burada halen görebilirsiniz. Muhakkak vakit ayırın bu maneviyat dolu yerleri  gezmek için.  Neden mi? Hudut birliklerinde görevli olan, sizi kapıda karşılayan Çavuş rütbesinde Mehmetçikler vardır. Heybetiyle karşınızda çakı gibi duran Çavuş’un cephe tekmilini altı dakika boyunca dimdik ayakta dinlemek zorundasınız. Cephe tekmilini dinlerken ayrı bir âleme geçtiğinizi, manevi değerlerinizin doruk yaptığını göreceksiniz. Cephe tekmili hani “Vatanın bölünmezliğini…!” diye başlayıp “Kanımın son damlasına kadar müdafaa edeceğime şerefim ve namusum üzerine and içerim” diyerek biten tekmil var ya, o tekmilden bahsediyorum. Hudut birliklerinde görev yapmış askerler bilirler bu uzun tekmili. Kıbrıs’ın her bölgesinde savaşta  şehit düşmüş nice mehmetçikler koyun koyuna sessizce yatarlar Bizde her birini tek tek ziyaret edip, mübarek  ruhlarına bir Fatiha, bir Salavat okuma imkanı bulduk. Elhamdülillah.

 Lefke ise Yüce Mevla’mın cennet bahçelerinin güzelliklerden ve kendi tecellisinden sadece küçük bir yansımasıdır. Burada ki insanlar çok özeldir, özelliklerinden dolayı! Yardım severliği, edepleriyle, nezaketleriyle, sıcak ve sevecen şiveleriyle ayrı bir güzellik katar buralara. Mis kokulu güzel bahçeleri, buram buram deniz kokan havası, portakalın, mandelinanın, yeni dünyanın kayısının ve bir çok narenciyenin tadından yenmediği şeker mi şeker tadında ki  bahçelerinin bulunduğu bir yerdir Lefke. Yeryüzünde ki hiçbir bahçe buradaki bahçeler kadar güzel değildir. Lefke de sabah namazından sonra dışarıya çıktığınızda  ortamında ki huşu ve  huzur, Medine’yi Münevverede ki havanın o tatlı rüzgar esintisiyle aynıdır. Derseniz ki burası neden bu kadar güzel!... Eh onu da siz gidin görün derim. Mutfak da hazırladığımız onlarca çeşit yemeğin, tatlının tadına bakmadık dan sonra tatlarını nereden bilelim değil mi? Oralara gidip görmedikten sonra ne kadar yazsak anlatmaya kafi değildir.

            Kıbrıs Akdeniz’in en güzel adasıdır. Yani incisidir yavru vatan güzel KIBRIS. Hepsinden önemlisi de Kainata Rahmet diye gönderilen Peygamber Efendimizin Hala’sı HALA SULTAN Hazretleri burada yatmaktadır. Hala Sultanın mübarek kabirlerinden Kıbrıs’ın her tarafına gül kokusunun yayıldığını hissedeceksiniz.

 

Bu sularda seyir eden denizcilerin edebe çok dikkat etmeleri gerekir. Zira; Kainata rahmet diye gönderilen sevgili Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) nın biricik anneleri,  Hazreti Amine’nin süt kardeşi Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) annemizin Kabri şerifleri burada bulunmaktadır. . Resulü Zişan Efendimizin “Teyzem” diye hitap ettiği, “Annemden sonra Annemdi” diyerek annesi yerine koyduğu  “Hala Sultan” dır o mübarek sultan. Medineli ilk Müslüman hanım sahabelerdendir. KIBRIS’ lılar Hala Sultan Hazretlerini ziyaret ettiklerinde kendilerini küçük haç yapmış gibi sayarlar.

 

Osmanlı İmparatorluğu zamanında Savaş gemileri bu bölgeden geçerken top atışlarıyla selamladığı, ticaret gemilerinde görevli denizcilerin, tayfaların güverteye çıkarak selam durduğu, kabri şeriflerini ziyarete “Edeble gelenin, Lutufla gittiği” bir yerdir burası.

Ebu Muaviye Hazretleri Şam Valiliğine atandığında gözünü deniz aşırı ülkelere dikmiştir. Yeni  Müslüman olan denizcilerin tecrübelerinden ve deneyimlerinden istifade ederek, o dönemin ilk İslam donanmasını kurmuştur. Ebu Muaviye Hazretleri, Hazreti Osman (r.a) Efendimizden KIBRIS’ a ilk seferini yapmak için müsaade isteyince Hazreti Osman Efendimiz bir şartla izin verir. O şart da çok dikkat çekicidir. Zorlama, kura yada benzeri bir yolla değil de tamamen gönüllülük esasıyla tertip edilmiş bir orduyla çıkılacaktır bu sefere. Ebu Zerr-i Gifari (r.a.), Ebu Derda (r.a.), Şeddat Bin Evs (r.a.), Ubade Bin Samid (r.a.) gibi ileri gelen sahabelerin bulunduğu ordu hazırdır bu seferde. Hala Sultan olarak bildiğimiz Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) da gönüllüler arasındadır. Ordunun başında Abdullah Bin Kays vardır kiaynı zamanda ilkİslam Amiral’idir.  648-649 yıllarında İslam orduları Larnaka tarafından Kıbrıs’a çıkmışlardır. Bizans İmparatorluğu tarafından kontrol edilen Kıbrıs savaşa pek hazır olmayıp kısa zamanda İslam ordularıyla antlaşma yaparlar. Böylelikle Kıbrıs artık İslam topraklarına katılmış olur.

Gönüllülerden oluşan bu İslam ordusu ilk önemli deniz zaferlerinden birini Kıbrıs’ta kazanır. Bu sefere katılan gönüllü Müslümanların galibiyet sebebi; Peygamber Efendimizin o yüce ahlakıyla ahlaklanmaları,  feyziyle feyizlenmeleri, inançlı, bilgili, tecrübeli ve samimi insanların olması önemlidir. Buradaki tek gayeleri Allahın adını yüceltmek yani “İ’la-yı Kelimetullah”ı ileriye taşımayı istemeleridir. Bu sebepten Kıbrıs Seferi Müslümanların ilk başarısıydı.

Resulü Zişan Efendimizin  zaman zaman süt halası olan Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) Annemizin evini ziyaret ederlerdi. Bazen öğle uykusunu Halasının evinde uyurlardı. Yine bir gün Resulü Zişan Efendimiz (s.a.v.) Halasıyla biraz sohbet ettikten sonra uykuya dalar. Bir müddet sonra gülümseyerek uyanırlar. Efendimizin tebessüm ederek kalkışına hayret eden Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) annemiz “Ya Rasûlallah! anam babam sana fedâ olsun. Niçin gülüyorsunuz?" diye sordu. Efendimiz de; "Ey Ümmü Haram, Ümmetimden bir kısmının gemilere binip kâfirlerle savaşmaya gittiğini gördüm" buyurdu. Yani İleride olacak deniz savaşlarına işaret etti.

Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) Annemiz şahadet özlemiyle yanmaktaydılar. Bu sözleri duyunca heyecanlanarak  o sefere katılacaklar arasında bulunmayı arzu edip "Ya Resulüllah! Duâ etseniz de ben de onlardan biri olsam" diye ricada bulundular. Resulü Zişan Efendimiz de kendilerinin isteğini "Ya Rabbi! Bunu da onlardan eyle" diye duâ ederek karşılık verdiler. Sonra yeniden istirahat etmek üzere sağ yanına doğru uzandılar. Fazla bir zaman geçmemişti ki, Efendimiz yine tebessüm ederek kalktı. Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) tekrar gülümsemesinin sebebini sorunca Efendimiz, "Bu defa da ümmetimden bir kısmının padişahların tahtlarına kuruldukları gibi kalabalık bir halde gazaya gittiklerini gördüm" dedi. Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) annemiz tekrar dua etmesi ricasında bulundu. Kendisinin de onların arasında olmayı arzu ettiğini tekrarladı. İki Cihan güneşi Sevgili Peygamber Efendimiz Ümmü Haram Bint-i Milhan (r.a) annemize "Sen öncekilerdensin" buyurarak deniz seferinde bulunacağını önceden haber vermişlerdir. Hala Sultan Hazretleri Kıbrıs’a ayak bastıktan kısa bir süre sonra mübarek ömürlerinin sonuna gelerek Kıbrıs’ta vefat ettiler.

İşte Kıbrıs neden bu kadar önemlidir? Diye sorarsanız derim ki; Akdenizdeki en büyük kalemizdir ve Akdenize kıyısı olan ülkelere açılan hayır kapılarının anahtarı burasıdır. Her şeyden önemliside sevgili Peygamber Efendimizin mübarek Halaları “HALA SULTAN” Hazretleri burada yatmaktadır.

Niye diyelim, bu yolda gayret bizden, yardım Yüceler Yücesinden.

 

Bu yazı toplam 3203 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar