Av.İbrahim TAŞKESTİ
Kanaatlerimizi kimler kurguluyor?
Hayatın hızlı akışı içerisinde hepimiz kendimize ait
özgün bir dünyamız olduğu zannına kapılıyoruz.
Herkes, güya kendi hayatını yaşıyor.
Acaba kendi hayatlarımızı mı yaşıyoruz?
Bir an için hayatımıza bir gece vakti
dünyamızı tanımayan bir uzaylı gibi dışarıdan baksak
Ne görürüz acaba?
Uzaylının ne göreceğini size söyleyeyim;
Her evin penceresinden mavimsi bir pırıltı.
Biraz yaklaşıp pencerelerden, perde aralarından
içeriye yakından baktığında
istisnasız bütün insanların büyülenmişçesine
beyaz camda geçen görüntüleri
saatlerce seyre daldığını görecektir.
Tabi bu durumu kavrayabilmesi pek kolay olmayacaktır.
Kendince insanların kendisini saatlerce
pasif alıcılığa terk ettiğini görünce muhtemelen şöyle düşünecektir.
Bu gezegenin insanları hayat için gerekli olan
enerjiyi bu camdan alıyor.
veya bu insanlar yöneticileri tarafından
beyaz camın karşısında oturma cezasına
mahkum edilmiş, ki beyaz cam ile insanlar
sakinleştiriliyor/uyuşturuluyor,
itaatkar sadık birer kul haline getiriliyor
* * *
Bu sefer aynı uzaylının gündüz vakti
işyerlerinde, yolda, otobüste, parklarda
insanların arasına karıştığını varsayalım;
Uzaylı yine şaşıracaktır.
Ne görsün ki;
İnsanlar, gün boyu gece vakti saatlerce karşısında kaldıkları
Beyaz camda gördüklerini, duyduklarını
tekrar etmiyorlar mı?
Tartışmalarında onda duyduklarını
gülüp eğlendiklerinde onda seyredip güldüklerini tekrarlıyorlar,
giydikleri, yedikleri, içtikleri
hatta kullandıkları sözcükler
hep onda gördüklerinin aynısı .
Uzatmayalım uzaylının gördükleri
bizim, sokaktaki insanımızın hayatı.
Çekilen fotoğraf karesi, abartısız olanın ta kendisi
O halde gündelik hayatımızı,
diyaloglarımızı,
tartışmalarda kullandığımız cümlelerimizi,
kendimizin olduğunu sandığımız düşünce ve kanaatlerimizi
kimler kurguluyor, kimler yazıyor
hiç düşündük mü?
Evet kendi hayatımıza sahip olamayacak kadar
sığlaşmadı mı hayatlarımız.
Kendi sözcüklerimize sahip değiliz artık.
Kendimize ait esprilerimiz yok
Aktarmacıyız tv."den, gazeteden, internetten
Biran evvel ne yapıp edip
Körleştiğimiz, sağırlaştığımız, yabancılaştığımız
kendi kayıp hayatlarımızı bulmamız
Kendi hakiki sözcüklerimizi aramaya başlamamız gerekmez mi?
Bu anlattıklarıma katılmıyorsanız
bir uzaylı gibi önümüze sunulan
sözde hayatı, kalabalıkları
dışarıdan siz de seyredebilirsiniz diyorum.
Selamların en güzeli ile
Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere