Hikmet Metin
İKİ GÖZYAŞININ FARKI
Hepimizin evinde mutlaka bir Kuran-ı Kerim vardır. Bir çoğumuz da Kuran-ı Kerim"i evimizin en üstlerde bir yerlerde, hatta bir bohça içerisinde kimsenin erişemeyeceği yükseklikte duvara asarız. Yıllarca durur orada ve öyle saygılı davranırız ki Kuran-ı Kerim"in bulunduğu odada ayaklarımızı uzatıp oturmayız ve o odada yatmayız bile. Sizlerin ve bizlerin evinde bu ve buna benzer bir durum vardır mutlaka.
Geçen gün Prof.Osman Özsoy bir yazısında bu konuya değiniyor ve bir anısını anlatıyor. İsterseniz bir bölümünü sizinle paylaşalım. Şöyle anlatıyor Prof. Osman Özsoy ;
“Peygamber Efendimizin mescidinde mihrabın hemen yanında, önümü Peygamber Efendimizin kabrine, sağ yanımı kıbleye doğru vermiş Kur"an okuyordum. Malum, Türk İslam Kültüründe Kur"an-ı Kerim belden aşağıda tutulmaz.
Derken, hangi ülkeden olduğunu bilemediğim ama Ortadoğu menşeli olduğu belli olan bir adam geldi, karşıdaki raftan büyük boy Kur"an-ı Kerim aldı, yanıma oturdu ve Kur"an-ı Kerim"i halının üzerine koyarak okumaya başladı.
Bizdeki gelenek malum. Yerde üzerinde Arapça harflerle yazılmış bir kağıt bile bulsak ne yazıyor diye bakmadan hürmeten kaldırırız. Ayet hadis vardır diye takvim yaprakları bile yere atılmaz bu ülkede.
Hemen yanıbaşınızda, bir Kur"an-ı Kerim"in halının üzerine konulduğunu gördüğünüzde bir insanın neler hissedeceğini tahmin etmişsinizdir. Çok huzursuz oldum.
Yanından hemen kalkmakla, kibar bir dille durumu anlatmak arasında ikilemde iken, beyefendinin hemen okumaya başlaması üzerine okuyuşunu bölmek de istemedim. Yakınıma oturduğu için rahatsız olduğum düşüncesi ile kalktığımı sanmasın diye, birkaç dakika daha beklemeyi düşünürken, Kur"an okumaya henüz yeni başlamış beyefendinin okuyuşunu gözyaşları içinde sürdürdüğünü gördüm. Giderek gözyaşlarına hıçkırıkları eşlik etmeye başladı.
İçimden, "ne zaman başladın okumaya, nasıl da hemen iklimine girdin, ne zaman ruh dünyan hemencecik Allah kelamı ile sarmalandı?" diye düşünmeye başlamıştım ki, kendime o can alıcı soruyu sordum: “Kur"anı Kerim"e ben mi daha saygılıyım, yandaki beyefendi mi?”
Kur"an"a gerçek saygı yere koymamak mı, gönle nakşetmek mi?
Okurken Kur"an"ın haşyeti karşısında gözü yaşarmayanlar mı daha saygılı, kelamı ilahinin etkisi ile içleri titreyenler mi? “
Bir olayda Minip Engin Noyan"dan. Bir sohbette anlatmıştı Kadir gecesinde, Hem de Çubuk"ta. Şöyle demişti Münip Engin Noyan;
“Bir yaşlı kadın hocanın büyük bir huşu içerisinde okuduğu ayetleri dinliyor ve ağlıyordu. İki dizi üzerine oturmuş ileri geri sallanarak hem Kuran-ı Kerim"i dinliyor hem de gözleri yaşarıyordu.
Bir müddet sonra yaşlı kadına yaklaştım ve dedim ki;
Niçin ağlıyorsunuz ? Sizi etkileyen ne oldu ?
Kadın yaşlı gözlerle baktı ve ;
Ne kadar duygulu okuyor, beni çok etkiledi.
Gerçekte kadın okunan kelama değil, okuyanın sesinden etkilendiği için ağlıyordu. Çünkü okunan ayetler miras hukuku ile ilgiliydi. “
Bizler hocaların sesinden etkileniyor ve ağlıyoruz, başkaları ise Kuran-ı Kerim"den etkileniyor ve ağlıyor.
Maalesef bizler okuduğumuz ayetlerin bize ne anlattığını merak etmiyoruz. Okunan ayetlerin meali değil Mısırlı hafızların okuyuşu etkiliyor bizi. Biz kendimiz okurken değil, dinlerken daha fazla etkileniyoruz.
Gelin, Kuran-ı Kerim"in en kısa surelerinden olan Asr suresini önce asıl şekliyle okuyalım, daha sonrada mealini okuyalım hep birlikte. Okuduklarımızı düşünüverelim fazla zahmete girmeden. Sadece 3 ayet bakın sizlere neler anlatıyor. Bunu yapmak için ilahiyatçı olmaya gerek yok.
“Rahman ve Rahim olan Allah"ın adıyla
Asr"a yemin olsun ki muhakkak insan hüsrandadır (ziyandadır) . Ancak, iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”
Mealini ben yazıverdim. Sıra sizde, önce bir kez daha okuyun ve sonra bir düşünün bakalım, Rabbimin bahsettiği hüsranda olan kişilerden miyiz yoksa hüsranda olmayanlardan mı?
Sizin işiniz çok…. Bana müsaade…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.