HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN

 

 

 

 

 

Ramazan bir kez daha ufukta belirme yolunda, ışığı şimdiden ufkumuzu aydınlatmaya başladı bile. Ne kadar kire pasa bulanmış olsak ta, duygularımız düşüncelerimiz günah batağına saplanmış olsa da, Ramazan ne yapar ne eder o muhteşem ziyasıyla sinelerimizi arındırır isten pastan…

 

Hemen her sene Ramazan"ın gelmesiyle bir huzur kaplar içimizi. Tatlı bir koşuşturma başlar evlerimizde. Biz onu bir aylık misafir olarak karşılarız, geldiği zaman bir bahar edasıyla gelir ve giderken hüzün duygusu bırakarak sessizce öylece çekip gider.

Ramazan gelirken bir neşe içinde gelir, günlerle, aylarla hatta mevsimlerle oynaya oynaya gelir. O nun gelişi hep bir farklılık sergiler bize. O farklılığı sergilerken bizimde hayatımıza müdahale eder aslında, yememize-içmemize, yatıp-kalkmamıza karışır. Bunu da en çok gönlümüzü biraz olsun ruhanileştirmek için yapar. Hak karşısında duruşumuzu bize hatırlatmak için yapar.

  

 Hemen her sene Ramazan bize yardımlaşmayı hatırlatır. “Komşunuzun sofrasında bir tas sıcak çorba var mı?” diye sorar bize. Bize açlığın ne demek olduğunu, sofrasında bir tabak yemek olmayanları hatırlatır.

   

  Eskiden neyse şimdide aynı Ramazan"ın bize hatırlattıkları. “Neydi, ne değildi o eski Ramazan"lar” diye tartışmalara girmeye gerek yok. Ramazan değişmiyor ve hiçbir zamanda değişmeyecek. Çünkü Ramazan Kur"an ayı, dua ayı, yardımlaşma ayı ve şükür ayıdır. Sahurdan iftara kadar olan zaman zarfı içerisinde, nefsimizi muhasebe altına almamız gerekmektedir.

 

   Ramazan geldiği zaman ezan bile faklı bir sese bürünür. Bilal"in dudaklarından dökülüyormuşçasına dinleriz. Cemaatle namaza durunca da, sanki sahabenin arasında olduğumuz hülyalarına dalarız. Secdede Reyhan kokuları almaya başlarız.

 

   Her Ramazan bayram havasında geçer. Ev-iş-mabet arası gelip gitmelerimiz hep onun sıcaklığını hissettirir bize. Dualarımız bile farklılaşır, her duada bir şeyler istediğimiz Rabbimizden bu sefer af dilenmeye başlarız. Çünkü kalplerimiz biraz daha yumuşamıştır. Zincire vurulan şeytanlar biraz daha uzaktır bizden.

 

   Ramazan"ı herkes bir şekilde yaşamaktadır aslında evinde, oruç tutsa da tutmasa da…

Ramazan"la ve oruçla uzaktan yakından bir âşinalığı olmayan Bektaşi hiç sahura kalkmıyormuş. Ama iftar sofrasına herkesten önce koşuyormuş. Demişler, “Erenler, sahura kalkmıyorsun, oruç da tutmuyorsun, iftara neden herkesten önce koşuyorsun?” Cevap vermiş, “Bütün bütün mü, Ramazan"ı terk edelim.”

 

    Kıymeti bilinince özlenen, özlenince gelişi iple çekilen, geldiğinde de bizden memnun olarak dönen Ramazan"lar yaşamak ümidiyle…    

Bu yazı toplam 3799 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum