Hayat Engel Tanımaz!

Derdiniz yürüyememek, duyamamak, yada görememek mi?… Siz bunları yapaya olabilirsiniz ama herkesten çok hayatta kalmak istiyorsunuz, herkesten çok sarılıyorsunuz hayata o tekerleklerinizle, o beyaz bastonlarınızla. Sizler Rabbimizin imtihanını ağır atlatanlarsınız, sizler sabır abidelerisiniz…

Belki bizler sizi anlayamayız. Çünkü hiç beyaz bastonumuz olmadı bizim, hiç ayakkabısız çıkmadık sokağa. Onlarca ayakkabımız vardı, daha da istedik. Ayağımız olduğu için şükretmedik hiç. Kendini bilmezler tarafından göz hapsine alınmadık hiç. Sizden öğreneceğimiz çok şeyler vardı aslında. Hayata hep gülümseyerek bakmak! Derdin kimden geldiğini bilip boyun büküp, tevekkül etmek. Şükretmeyi sizden öğrenmemiz gerekiyordu aslında. Sizi anlamaktan çok, size nasıl davranmamız gerektiğini unuttuk.

   Peygamber Efendimizi görüp O\'nun manevi atmosferinden yararlanan ve O\'na  inanan kimselere denir sahabe. Birde O\'nu göremeden sohbetini dinleyen Sahabeler vardı. Onları diğerlerinden ayıran şey fiziksel engelli olmarıydı.  Peygamber Efendimiz onlara ayrıcalık tanımış, onlarla özel ilgilenmiştir. Bunlardan sadece bir tanesiydi Ümmü Mektum. Peygamber Efendimiz ona özel ilgi göstermediği için Allah tarafından Ayet (Abese suresinin ilk ayetleri) nazil olarak uyarılmıştı. Bu Ayetlerden sonra Peygamber Efendimiz her zamankinden daha fazla ilgilenmiştir özürlü olanlarla. Onlarla daha fazla sohbet etmiş, yeri geldiğinde şakalaşmış ve onlara çeşitli görevler vermiştir. Onları topluma kazandırmaya çalışmıştır. Bedensel özürlü olan başka bir sahabe, toplumdan kaçarak çölde yaşamaktadır. Peygamber Efendimiz Zahir isimli bu sahabeyi çölden bazı bitkileri toplayıp pazarda birlikte satmak için teşvik etmiştir.

  

   Hepimiz bir gün, hiç ummadığımız bir anda özürlü olabiliriz. Sizin başınızda olan özrün, yarın bizim başımızda olmayacağının garantisi yok. Bizler madem imtihan dünyasında yaşıyoruz ne gibi musibetle karşılaşacağımızı bilemeyiz. Çünkü musibetler birer İlahi imtihandır. “Yemin olsun ki sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz noksanlaştırmak suretiyle imtihan ederiz” (Bakara, 155) İşte o durumla karşılaştığımız zaman sergileyeceğimiz davranışımız ve sabrımızdır önemli olan. Hayat sürprizlerle doludur ve hayatın insana neler sunacağını biz yaratılmışlar bilemeyiz.

    Sadece kendimizi ve mertebemizi düşündüğümüz şu çağda, O\'nun ümmeti olduğumuzu unuttuğumuz şu günlerde, sizi anlamayı ve size nasıl davranmamız gerektiğini öğretsin Rabbim bize. Sizin sabrınız karşısında bizler eriyelim. 

   Yüce Rabbimiz her zorluğun yanında bir kolaylık yaratmıştır. Her derdin bir dermanı, her acının bir hasılatı, her kederinde bir bedeli olmasaydı bu hayat yaşanır mıydı? Hepsinden öte meyvesi tatlı olan sabır bu kadar değerli olur muydu? Sabır direniştir. Ve sizler sabrı öğretin bize. Engellerin aşılmak için olduğunu öğretin. Her kışın bir baharı olduğunu öğretin. En ufak bir sıkıntıda isyan etmememiz gerektiğini öğretin. En çokta; gözlerimiz gördüğü için, ellerimiz tuttuğu için, ayaklarımız yürüdüğü için şükretmemiz gerektiğini öğretin bizlere…

 

 

   (3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bir gün değil sizi her gün anlamak duasıyla…)

        

Bu yazı toplam 9779 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.