ŞEVKET TANDOĞAN
H İ C R E T-1
İslâm Âleminde hac ve kurban gibi iki önemli vecibenin akabinde hicret konusunu işlemek gerektiğini düşündüm. Zira Kurban denilince aklımıza; Nemrut’un ateşinden kurtulup, Hicaz’a (Mekke’ye) hicret ederek Kâbe’yi inşa eden ve biricik oğlunu kurban etmek isteyen büyük atamız, Hz.İbrahim (a.s.) ile Hz.İsmail (a.s.)akla gelir.
Yâni baba-oğul iki Allah dostunun büyük imtihanı kazanmaları ve Allah’ın evi Kâbe’yi birlikte inşa etmeleri, hicret sonucudur.
Buna benzer tarzda, hac mevsiminde gerçekleşen birinci ve ikinci Akabe bîatlarıyla temelleri atılan, Hz.Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretleri de çok önemli bir hadisedir.
Miladî 622. yılında, peygamberliğin 13.yılında, Allah’ın izniyle vukû bulanhicret’i-nebi; İslâmî-hicrî takvimin de başlangıç noktasıdır.
Cihan Peygamberinin mucize ve hikmetlerle dolu bu kutlu yolculuğu, beşer âfâkını saran şirk ve zulüm prangalarını kırmak sûretiyle, haddi-zatında, İslâmî inkişafın ve rahatlamanın mihenk taşıdır.
Kâbe-i muazzama, Arabistan halkınca mübârek bir makam olduğu için, her yıl zilhicce aylarında, ziyaret için birçok insan gelirdi. Hz.Peygamberimiz de kafileleri dolaşıp onları İslam’a dâ’vet ederdi.
Peygamberliğin on birinci yılında Medine’den gelen 6 kişi ile görüşüp, onlara vaaz ve nasîhatte bulundu. Kur’an okudu. Onlar da iman ettiler.
Bu 6 Müslüman memleketlerine döndüklerinde, yakınlarını irşat ederek ertesi yıl, 12 kişi olarak geldiler. Akabe denilen semtte gizlice Hz.Peygamberimizle görüşüp; Allah’a şirk koşmamak, zina ve iftira etmemek ve çocuklarını öldürmemek için söz verdiler. Biat ettiler. Buna İslam tarihinde, BİRİNCİ AKABE BİATI denir.
Peygamberliğin on üçüncü yılında, hac mevsiminde, yine Medine’den gelenler arasından 73 erkek ve 2 kadın Müslüman peygamberimizle akabe mevkiinde buluştular. Biat ettiler. Medine’ye davet ettiler. Orada kendisini düşmanlardan koruyacaklarına, birlikte cihat edeceklerine söz verdiler. Buna da İKİNCİ AKABE BİATI denir.
Medineli Müslümanların samimi, sıcak ve yiğitçe davranışları Peygamberimizi çok memnun etmişti. Mekke’de tehdit, ambargo, şantaj ve eza-cefa altında bunalan Müslümanlara hicret müsaadesi verildi. Medine’ye Bazıları da Habeşistan’a hicret ediyorlardı.
Yurtlarını, yuvalarını, mallarını ve sevdiklerini bırakarak, sırf Allah rızası için, i’lâ’yı-kelimetillah uğrunda göç edenlere MUHACİR, bunlara kol-kanat geren, yardım eden Medineli Müslümanlara da ENSAR denilir.
Hz.Peygamberimizin de bir gün Medine’ye göçeceğini ve orada güç toplayarak kendilerini yok edeceğini düşünen Mekke müşrikleri; Dar’ün-nedve adlı eski bir konakta yaptıkları toplantıda, her kabileden bir kişinin katıldığı ortak bir süi-kast ile Peygamberimizi Medine’ye gitmeden öldürmeye karar verdiler. Bir gece Hz.Peygamberimiz evdeyken hâne-i saadeti kuşattılar. Hz.Allah’tan hicret emri gelmişti. Efendimiz (s.a.v.) kendi yatağına Hz.Ali’yi yatırdı ve 3 gün sonra yola çıkıp Medine’ye gelmesini tenbih ettikten sonra evinden çıktı. Bir avuç toprağa Allahümme münzilel-kitap, seri’al-hisap diye başlayan Ahzap duasını okuyup, üzerlerine serpti. Müşriklerin aralarından onlara görünmeden geçip gitti.
Hava aydınlanıp, süi-kast işine başlayan müşrikler, karşılarında Hz.Aliyi görünce şaşırdılar ve evden çıktığını anladıkları Hz.Peygamberimizi Mekke sokaklarında ev ev aramaya başladılar.
Ertesi gün, Perşembe günü öğle üstü (bazı kaynaklarda gece) Hz.Ebû Bekir’in evine gelen Efendimiz, hicret iznini müjdeledi ve yol arkadaşı olarak birlikte Medine’ye gideceklerini bildirdi. Sevincinden gözyaşlarına boğulan Hz. Ebû Bekir (r.a.) zaten tüm hazırlıkları tamamlamıştı. Gece yarısı yola çıktılar. Mekke’nin güneybatısında bulunan (Medine’ye ters yönde) SEVR dağındaki mağaraya doğru ilerlemeye başladılar.
Efendimiz (s.a.v.) bir ara pabuçlarını çıkararak yalınayak yürümek zorunda kaldı. Bu yüzden mübarek ayakları tahriş olmuştu. Artık Hz.Ebû Bekir (r.a.) sağa-sola ve öne arkaya giderek etrafı kontrol ediyor, dostunu korumaya çalışıyordu. Gece karanlığında sevr mağarasına ulaştılar. Üç gün üç gece burada gizlendiler. Tabi ki, iki dost bu mağarada esrarlı ve mûcizevî hikmetlerle dolu 3 günde nasıl yaşadılar, neler konuştular ve altın silsilenin ilk halkası nasıl şekillendi? Bunları ve kutlu yolculuğun sonraki safhalarını bir hafta sonraki HİCRET-2 başlıklı yazımda izaha çalışacağım.
HÜDAYA EMANET OLUNUZ.
NOT :Telefon,mesaj ve e.mail yoluyla bayram tebriğinde bulunan,bu arada yazılarımla ilgili güzel yorumlar bildirerek şevkimi artıran tüm okuyucu dostlara şükranlarımı sunuyorum…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.