Abdurrahim Somuncu   (Emekli Müftü)

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

ENGELLİ OLMAK KADERMİ?

               Türkiye’miz de 15 milyon civarında engelli bulunduğunu ekranlardan öğrenmekteyiz.  Engelli olmanın çeşitli Sebepleri vardır. Fiziksel zihinsel, ruhsal olmak üzere engelliler bulunmaktadır.      

           Engelli olmak bir kaderrmidir? Bir yönüyle bu işin kadar olduğunu yaratıcıya havale etmemeliyiz. Kul olarak bize düşeni görevlerimiz bulunmaktadır. Ebeveyn ve ya veli olarak biz, bize düşen görevlerimizi yapmalı ve tedbirlerimizi yerine getirmeliyiz.  “Tedbirde kusur edenin takdire bühtan etmeye hakkı yoktur” sözü doğrultusunda, Kader; dini kaynaklarımıza göre iki çeşittir.                  

            1.Mübrem Olan kader. 2.İrademizin mahsulü olan kader vardır. Mübrem olan; kader, irademiz dışında olan kader. Şöyle ki; Mübrem olan kader; Depremler, sel felaketleri, hortumlar, kıyametin gelmesi, şeyler irade dışı olanlardır. Bu işlerde kulun dahlı ve tesiri yoktur. Her şey Allah (cc) tarafından yaratılmaktadır. Bunun dışında irademize iktiran eden ve irademizle meydana gelen olaylar vardır ki, kul işte bunlardan sorumluluk taşımaktadır.

              Kulun gücü dâhilinde olan, muhtelif işleri yapmaya veya yapmamaya tercihi olan, bu iradesiyle bir iş üzerinde karar veren kul,  cüzi iradesiyle tercih ediyor ve iradesini kullanıyor. Kuldan olan bu işe kesp. Allahtan olanına da halk ve takdir, denilmektedir. Bu nedenle kul, iradesinden sorumlu olmaktadır. Çünkü kul iradesini olumlu veya olumsuz tarafa kullanma yetkisine, ihtiyarına sahiptir. Bu yaptığı işi de Allah (cc) öyle takdir ettiği için değil, sen iradeni o işin olması veya olmaması yönünde kullandığın için, öyle takdir etmiştir. 

             Bu olaya bir örnek verecek olursak, çocuğun elinde bulunan ucu sivri bir metali çocuğun elinden almaz veya ortalıktan kaldırmazsak, daha sonra çocukta o metalin sivri tarafını gözüne götürür ve gözünde arıza zuhur ederse, kusurlu olan biz miyiz yoksa bu işe kader böyle imiş diyeceğiz,  

                 Peygamber efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde “La akle kettetbiri/ tedbir gibi akıl yoktur” buyurmaktadır.” Ttafik kurallarına uymayan bir şoför karşı şeride geçer, istenmeyen kazalara sebep olunursa, bu işte kul iradesinden sorumlu değildir diye bilirmiyiz?  Sen tarlanı ekmezsen veya dükkânını açmazsan gelir sağlaya blirmisin? Tarlanı ektin mahsul çıkmadı, dükkânını açtın ama müşteri gelmedi ve gelirde olmadıysa kader kısmet, böyle imiş diye bilirsin. Doğan bir çocuk dünya, engelli olarak doğmuşa,senin veya doğum yaptıranın bu çocuğun  engelli doğmasına dahli yoksa  buna da kader denir.

 

                  Dinenimizde engellilere çok önem verilmektedir.

        Sahabeden ama olan, (gözleri görmeyen),  Abdullah ibni Ümmü mektum (ra), Peygamberimiz (sav) medinedeki, mescidinde Müezzin olarak görevlendirdi. Rasullullah (sav) şehir dışına çıktığında bu sahabeyi kendi yerine13 defa vekil bırakmış ve cematade namaz kıldırmıştır. Yine sahabeden Muazibni Cebel (ra) ortapetik özürlü olmasına rağmen, yemene vali olarak görevlendirmiştir.

          Engelliler, Onlar bizlerin birer parçamızdırlar. Onları dışla mamalıyız. Onlara yardımcı olmalıyız.  Belki sende, bende bir gün engelli olabileceğimizi düşünmeliyiz. Engelliye yardımcı ol, ne oldum deme ne olacağım de. Engellilere sevgi, saygı, onlara moral ve sevinç verir. Engelliye acımak değil onlara hayranlıkla bakmalıyız, Asıl engelli karşısına çıkan engeli aşamayanlardır.

                 Mevlana’nın şu mısralarıyla satırlarımıza son verelim. “Cömertlik ve yardımda akarsu gibi ol, Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, Tevazuğ ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol, Hoş görürlükte deniz gibi ol…  Engelli olanların ve onlara yardım edenlerin Allah (cc)   muını olsun. Allah’a emanet olunuz.

Bu yazı toplam 7352 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.