Prof.Dr. Mehmet Gürol

Prof.Dr. Mehmet Gürol

Eğitim Sistemimize Bakış -1

Bir önceki makalemizde sınavların ne kadar çok olduğunu ve insanlarımızı ezberci yaptığını vurgulamıştık. Son OSS ve SBS sınav sonuçları da bu konuda bizi yanıltmamıştır. Artık liselerde eğitimin sınava endekslendiğini, eğitim sistemini esir aldığını ve eğitimin iflas ettiğini görmüş olduk. Ayrıca öğrencilerin sınava endekslenerek muhakeme yeteneğini yitirdiğini de anlamış olduk.

 

Bu yılki ÖSS sınav sonuçları sınava giren öğrencilerin büyük çoğunluğunun başarısızlığı net olarak ortaya çıkmıştır. 30 bin kişinin puanı hesaplanmayacak kadar düşük olduğu, 700 bin kişinin hiç bir fen sorusuna cevap vermediği bir eğitim sistemin artık insan ve düşünme sorunu haline geldiği açıktır. Milli Eğitime bağlı liselerin eğitim düzeyi mutlaka mercek altına alınmalıdır. Ülkemizin eğitimi, savunma kadar önemli olup, özel okullara ve dershanelere bırakılmayacak kadar ciddi boyuttadır.


Artık kaç kişi üniversiteye girdi değil,  konu masaya yatırılmalı ve köklü çözüm yolları aranmalıdır. Öğrencilerin ÖSS'ye yorgun, yılgın ve çaresiz girdiğini sıkça gözlüyoruz. Eğitimin kalitesinin artırılması ve daha nitelikli bir eğitim için sürecin bir bütün olarak ele alınması gerekir.

 

Diğer taraftan vakıf üniversiteleri çok düşük puanla öğrenci alıyor. Bu durum parası olanın istediği okula girmesine, parası olmayanın da okuyamadığı bir durum oluşturuyor. Bu da hakkaniyet ve kalite sorununu doğurmaktadır. Yani fırsat eşitsizliği giderek artmaktadır. Eğitim artık sınava hazırlanabilen ve parası olanın yapabildiği bir duruma gelmiştir. Size bir önerim olacak. Ama kimseye söylemeyin. İmkânınız varsa çocuğunuz ABD"de dünyaya gelsin. YÖS denilen sınava girerek çok daha çalışan öğrencilerin önüne geçerek iyi bir bölümü kazanabilir.


KARGA ve İNSAN OLABİLME

 

Son günlerde TV seyredemiyorum, gazete okuyamıyorum. Açılım, saçılım, ayrışım, öfke, kin, nefret, demokrasi, eşitlik, adalet, Türk, Kürt vb. kelimeler ortalıkta savruluyor. Özellikle 20 yıldır sürekli medyada yer alan ve artık bende tiksinti oluşturan kişilerin bu kavramları kullanarak giderek kargalaştıklarını ve liboşlaştıklarını gördükçe, medya benden uzaklaşır oldu.

 

Kargalar gittikçe kızgınlaşıyorlar. Karga kızgın olduğu için diğer kargalardan korkuyor, kargalardan korktuğu için de onlara kızıyor. Kızgın karga, "Nasıl olsa beni engelleyecekler ya da reddedecekler" beklentisi içinde oluyor ve çoğu zamanda gerçekten de engelleniyor. Bu  kez, "istenmediğimi zaten biliyordum" şeklinde bir duygu yaşıyor, kızgınlıkları daha da pekiştiriyor ve dolayısıyla bir kısırdöngü oluşuyor. Düşmanca duygular taşıyan bir karga, bilinçli düzeydeki canlılar tarafından kabul görmeyi isterken, bilinçaltında bunun olmamasını istiyor. Bu çelişki yadırganabilir. Ancak düşmanca duygular taşıyan karga, gerçekten kabul edildiğini anladığında, düşmanca duygularıyla yüzleşmek zorunda kalıyor ve suçluluk duyguları yaşamaya başlıyor. Bunu yaşamamak için kabul edildiği durumları bozmaya çalışıyor. Bu mekanizma bilinçaltında çalıştığından, ortaya çıkan durumları aslında kendisinin oluşturduğunu fark edemiyor.

 

Kargalardan korunduğumuz, korkmadığımız, en önemlisi iyi insanların yaşadığı bir dünyada yaşamak dileğiyle…

www. Mehmetgurol.com

Bu yazı toplam 5862 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.