MERYEM ÇANKAYA
Disleksinin farkındayız,ya siz?
Çeşitli internet sitelerinde, televizyon programlarında belki görmüşsünüzdür. Kasımın ilk haftası Disleksi Farkındalık Haftası diye geçer. Peki nedir disleksi?
Öğrenme güçlüğü yaşayan ancak kendi içindeki cevheri fark edip azmeden ve başarılarıyla tarihe adını yazdırmış nice insanın başarı öyküsüdür,disleksi.Albert Einstein, Mozart,ilk motorlu uçağın mucidi olan Wriğht Kardeşler gibi.
Disleksi bir hastalık değildir. Disleksi en sık görülen özel öğrenme bozukluklarından biridir. Disleksi sanılanın aksine zeka geriliği ile hiç alakası yoktur.Zeka seviyesi normal veya normalin üstünde olan bir çocuk sadece farklı öğrendiği için öğrenmekte zorluk çekmekte ve akademik olarak sınıf seviyesinin altında kalabilmektedir.Hatta dislektik çocukların çok büyük bir bölümü “üstün zekaya” sahiptir.
Disleksinin en yaygın görülen belirtileri şu şekildedir:
- Harflerin yerini algılamada zorluk çekerler.
- Dikkat eksikliği sorunu yaşarlar.
- Kelimelerdeki harfleri ya da sayıları karışık algılarlar.3’ü E;27’yi 72 olarak algılamak gibi.
- Okurken kelime atlarlar.
- Hecelerin seslerini karıştırırlar veya sesiz harflerin yerini değiştirirler.”ev” yerine “ve”,”okul” yerine “oluk” gibi.
- Yön(sağ-sol, yukarı-aşağı) ve zaman(sn,dk,saat,gün,ay,yıl,dün,bugün,yarın) kavramları konusunda sorunlar yaşarlar.
- Genellikle konuşma bozukluğu görülür.
Aileler ve eğitimciler bu belirtileri gözlemlediklerinde mutlaka durumu ciddiye almalı ve
gerektiğinde uzmana başvurmalıdırlar.
Zeka ile ilgili sorunları olmamasına rağmen dislektik çocuklar kendilerini “aptal” olarak nitelendirmekte, hatta bu gibi kavramları çevrelerinden de duyarak içselleştirmektedirler.Bu durumun sonucu olarakçocukta özgüven problemigörülmektedir. Zamanında ve doğru müdahale bu yüzden çok önemlidir.
Disleksinin iğnesi, ilacı yoktur.Dislektik bireylere yapacağımız en güzel yardım, onlara fırsat vererek iyi bir özel eğitim desteği alınmasının sağlanmasıdır.Yoğun bir özel eğitim ve aile desteğiyle zorlukların üstesinden gelinebileceği unutulmamalıdır. Disleksi o zaman zenginliğimiz haline gelecek ve işte o zaman avantaj haline dönüşecektir. Burada asıl iş;anne/baba ve eğitmene düşmektedir.Çocuğun anlayabileceği dilde ortada bir takım problemlerin olduğu fakat hep birlikte bu sıkıntıların üstesinden gelinebileceği ifade edilmelidir.Bu iletişimin sonunda da ailenin desteğiyle çocuk bu sorunu içselleştirmemiş olur.Bununla beraber ailenin çocukla çok fazla kaliteli zaman geçirmesi gerekmektedir.Oyun bu dönemde çok önemlidir.Disleksinin de birçok sorun gibi özel ilgiyle çözülebileceği unutulmamalıdır.
Özel eğitim sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan bir tanesi çalışmanın bireyselleştirilmiş eğitim programı olmasıdır yani öğrencinin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesidir.Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise;hangi tekniğin kullandığından çok çalıştığınız uzmanın yeterliliği,mesleki deneyimi ve konuya hakim olmasıdır.
Toplumdan dışlanmış dislektik bireye fırsat vererek, bireyin potansiyelinin ortaya çıkmasını ve bu süreçte eğitmenin rolünü anlatan size müthiş bir film önerim var. Belki de çoğunuz izlemiştir;Taare Zameen Par(Yerdeki Yıldızlar,Her Çocuk Özeldir).İzlemeyenlerin mutlaka izlemesini şiddetle öneriyorum.Özellikle her anne/baba ve her eğitmenin izlemesi gereken harika bir film.
Tarihe yön vermiş liderlerin, en iyi sinema oyuncularının, en iyi ressamların, en iyi yazarların çocukluk yıllarında karşılaştığı problemleri hiç duydunuz mu?
Bazı mühendislik şirketleri, istihbarat ajansları neden dislektik beyin peşindedir, hiç düşündünüz mü?
Belki de bizim geleceğimize yön verecek kişiler de dislektiktir, ne dersiniz?
Disleksinin farkındayız, ya siz?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.