Tarık Sezai Karatepe
Bugün senden ayrılıyorum
Bugün senden ayrılıyorum…
Çocuk günlerimin rüyası, delikanlı anlarımın hayaliydin. Seninle ne güzel işler başaracaktık. Heyecandan heyecana atılacak, mutlulukları peşimize takacaktık. Olmadı.
Ben değişmedim, değişen sendin. Bak, ben yine 79’un baharındayım. Sevdam aynı sevda, davam aynı dava. Yine, ‘Hindikuştur dağları, mücahittir adları’nı okuyorum. ‘Dayan kanlı mescid, Mescid-i Aksa’yı söylüyorum. Sesim albenili olmasa da…
Ben zevk alıyorum ya, yeter bana. ‘Hayat iman ve cihad, alnımızın yazısı’ aynı tonda coşku veriyor. ‘Şehit tahtında Rabbe gülümser’ sayesinde dik ve onurlu hayatımı sürdürüyorum, o büyük hazla.
‘Adı gibi yaşamak’ nostalji değil. ‘Bir güneş doğuyor Cezayir’de!’ çok yakın. Gannuşi, Tunus’a dönecek. Medeni, zaferini yaşayacak, yeniden.
Meş’al, kavgasını verecek Sabra ve Şatilla’nın. Moro, umudu taşıyacak Anadolu’ya. Arakan, nizam-ı alem’in bayrağını yükseltecek.
Sabahın 4’ünde Klay, 15. raunda kalmadan Bilal’e selam yollayacak. Aliya, milyonların omzunda yürüyecek Ebedi Yurt’a.
Şamil, Hattab, Dudayev, Meşedov… Kafkas yağmuruyla yıkanacak, Kıble rüzgarı zaferi anlatacak Ravza’ya.
Dünya aynı dünya, sabır aynı sabır, aşk aynı aşk, yol bildiğimiz yol! Sen yoksun ortalıkta. Kremlin, Afgan Diyarı’na can yakıcı mermilerini yollayınca, ‘Rus ayısı inine, Afgan senin neyine!’ diyen sen, ne oldu da Beyaz Saray’ı demokrasi havarisi ilan ettin!
Baba Kadirov yaşadığı gibi öldü. Oğul, babasının yolunda. Uslanmamış besbelli. Ümmetin çocuklarına yaptığı işkenceyi Rus partnerine gösterip izzet ve şeref aramış, müstekbirin katında!
İhanet, insanın kendine yaptığıdır. Başka değil. Cezasını kendi çeker, bedelini kendi öder. Ömür boyu tağut’u, zulm’ü, belam’ı, karun’u… dillendiren zevatın bugün yaşadığı kaostur, beni şaşırtan!
Yok yok, kaos değil, kriz. İnandıklarıyla yaşadıkları örtüşmeyince, yaşadıklarını tercih eden zavallılar!
Kimler yok ki!
Hayır hasenatla kurulan 15 yıllık televizyonun patronu, bir uçak biletine, çil dolarlara teslim etmiş kendini. Kadirov goygoyculuğuna soyunmuş.
100 bin satan dergiyi çıkardığı 80’li yıllardan eser yok şimdi. Gerçekten de Karaman’ın koyunu, sonra çıkmış oyunu!
Ne ikindi dersi kalmış dimağında, ne sabah evradı! Varsa yoksa şöhret, servet… Renk vermemek için de yavru kanal doğurmuş. Ülke’yi kurtarıyor, şimdilerde.
Tokat’ın Tosun’una ne demeli! Hilal’e sığınıp şaklabanlık yaparken yakalandı Kadirov’a!
Bakiler bildiğiniz gibi. 7’sinde ne ise 70’inde de o! Hesap soramadı sahte kahramana:
“Kremlin’den ne aldın da, parkı, okulu, yolu, köprüyü inşa ettin Çeçenya’da?”
Şimdi anlaşılıyor, 2000’deki antiterör anlaşması Rusya’yla. Adana’da refakat eden Ergenekon, sırıtıverdi bir anda. Meğer Ergenekon’u kaçıranlar, kendi Ergenekon’unu almış, arka kapıdan.
Doğu-Batı’da kocaman armasıyla Osmanlıcılık yapıp, işkenceci Kadirov’a övgüler düzen acemi televizyoncu, kaçırmamış fırsatı…
Eski Demirelci yeni Vakitçi, bir ara Millici, üstelik tarihçi(!) de konvoya eklendi, son anda. Demek, kuşatılmışız. Üstelik sol’un değil, sağ’ın yolcuları, bu sefer ki!
Derlerdi de inanmazdım, kurumlar tekin değildir. Seçilirler(!) Gelirler, repo orda, kredi orda. İstişare deyip otururlar, kulis deyip kalkarlar! Şuradan söz açarlar, referansla kapatırlar!
“Hani yıkacaktınız, komprador düzenini!”
“İpleri elimize alalım da, ondan sonra! Müslüman zengin olmalı! Senin yok mu yoksa, atın araban? Ya evin barkın?”
“Arabam yok, evim yok! Lakin sizde olmayan bir şey var, bende: Hafızam, geçmişim, umudum! Bir de mücadelem!
Gömleğim 10 lira, ayakkabım 40… Şaşırdınız değil mi?”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.