Dr.Muhammed Bozdağ
Bu gece bir Mirac yıldönümüne daha tanıklık ediyoruz.
Bu gece bir Mirac yıldönümüne daha tanıklık ediyoruz. İnsanlığın en büyük temsilcisi Hz. Muhammed (asm) bu gece göklerin nurani katmanlarından yükseltilerek arşa ulaştırılmış ve ilahi huzurla müşerref kılınmıştır.
Mirac gecesinde Hz. Peygamber (asm) Kur`an`ı Kerim`de bildirilen evren ötesi gaybi boyutlarda gezdirilmiş; evrenin ölümsüz boyutlarına tanıklık ettirilmiştir. Bizler, dünyadan sonra berzah hayatına göç edeceğiz. Berzahı diriliş, hesap, sorgu izleyecek. Ardından da, eğer Allah`a ve yoluna tutunmuş isek, bizi, Hz. Peygamberin (asm) Mirac`da tanıklık ettiği, evrenin maddi sınırlarının ötesindeki cennet bekliyor.
Bu mübarek gece, bu hikmetli evrenin Rabbinin insana verdiği önemin göstergesidir.
Bu geceyi düşünmek, bu geceyi idrak etmek, sonsuzluk yolculuğu pusulamıza göre rotamızı yeniden ayarlamaktır. Hayatın ürettiği şaşırtıcılar, rotamızın bozulmasına yol açabiliyor. Gerçekte öteki dünya yolcusu olduğumuz halde, çok yakında bitecek olan dünyayı hayatın herşeyi gibi gösrebiliyoruz. Ölümsüzlük alemini unutup hazırlıksız yakalanmanın bedeli de ağır oluyor.
Ufkumuz ve basiretimiz açılabilirse, dünya hayatımızın minicik bir kesitte kaybolduğunu fark ediyoruz. Kısacık ve hızla tükenen bir hayatın zaten hiç olmazsa yarısı o hayata tutunmak için harcanıyor. Geldik geleli dünyaya hayatımız gitmekle geçiyor. Her gün ötelere biraz daha yaklaşıyoruz. Günün birinde siluetimiz batan güneşin ufkunda karınca gibi küçülerek kaybolup gidecek.
Elbette dünyevi kazanımlarımız anlamlı ve önemlidir. Para kazanmak, meslek edinmek, askere gitmek, dünyayı gezinmek, âşık olmak, çocuk sevmek, eser üretmek, arkadaşlık etmek önemlidir.
Öğrenciliğin, memurluğun, işin, ticaretin, sanatın, ziraatin, aşkın, ilişkilerin içerisinden geçerek hayata tutunmaya çalışacağız. Ancak bunları yaparken, dünyadan sonsuz derecede önemli olan öteki hayatı ihmal mi edeceğiz?
Ölümsüzlük amacıyla yaratılan insan için en öncelikli olan meşguliyet nedir?
Dünya aklımızı çelmesin. En önemli konuyu bize en önemsiz göstermesin. En büyük yolumuzu en küçük yol zanetttirmesin. En zor ve en ağır imtihana en az hazırlananlardan olmamıza yol açmasın. Bunun için Mirac kandili gibi özel günlerin ruhaniyetlerinin desteğine başvurmayı ihmal etmeyelim.
Zamanın sonu varsa, o çok hızlı tükenecektir. Sağlık, hafıza, lezzet, eğlence bir gün son bulur. Günün birinde geride sadece manevi kazanımlarımızla yapayalnız kalacağız: Bir tek, canımızın sahibi olan can Dostumuzdan başka herkesin kendi can derdinde olacağı o günde kendimize soracağız:
-Dünyadayken ne kadar temiz bir sevgiyle yaşadık?
-Hafızalarda ne denli dürüst ve güvenli bir insan bıraktık?
-Varlığımızı tanımak ve paylaşmak kaç kişiye onur ve mutluluk kazandırdı?
-Dünyadan ayrıldığımızda kaç dostumuz bizi ne kadar özledi?
-Huzuruna geri döndüğümüz sevgili Rabbe kalbimizde ne kadar sevgi ve hasret biriktirdik?
-Cennet için kaç dost kazandık ve kimleri kendimize ebedi dost seçtik?
Çağ nereye varırsa varsın, Adem-Havva’dan beri insanın gerçekleri değişmemiştir: Hayatımız fanidir ve hepimiz dünyadan ayrılmaya hazırlanıyoruz. Ebedi hayatı ya kazanacağız ya da kaybedeceğiz. Öfke, itiraz, isyan, akılcılık, inkar, ret, ilgisizlik, duyarsızlık kimseyi evrenin kaderinden kurtaramayacak.
İnsan sonsuzluk yolcusudur. Yolculuk ise ruhaniyet aleminden, dünyadan, kabirden, dirilişten, cennete veya cehenneme uzanan muhteşem bir maceradır. Bu yolculukta bileğinin gücüne kapılan genç, servetine güvenen fabrikatör, otoritesine tutunan kral yanılgıya düşer. Yüksek vicdanlar maldan makamdan, şandan değil, yüksek ahlaktan beslenir.
Bizim de bizi bebeklikten alıp bu günlere taşıyan ve kabirden bizi diriltmesini bekleyeceğimiz Rabbimizle bağımızı sessiz gecelerde düşünmemiz, kendi miracımızdır. İçimizde Rabbimizi hissederek ve de en önemlisi O`na secde ederek rahmetine mirac yapar, yani yükseliriz. Hz. Peygamberin (asm) maddi varlığıyla yaptığını biz de kalbimizle, vicdanımızla, hayalimizle, secdemizle ihlasımız ölçüsünde başarabiliriz.
Miracımız, insan olarak doğmuşluğumuz ve onurlu yaşantımız mübarek olsun. Son durağımız cennet olsun.
Dr. Muhammed Bozdağ
http://bit.ly/2y0SBcN