Tarık Sezai Karatepe

Tarık Sezai Karatepe

Albay Varımlı: “Dilsiz Şeytan Olmadım!”

 

 

 

 

Hayal meyal hatırladın.

Kasımpaşa’da, Haliç’e bakan yamaçtaki odanda, radyoya kulak vermiştin.

Bin dereden su getirilen, kurt kuzu misali ‘Geçen yıl suyumu bulandırdın!’ bahanesiyle boynuna yafta asılan Üç Demokrat’ın sehpaya götürülüşünü dinledin.

Menderes’in mağrur ve vakur ayak sesleri Ada’dan Istanbul’a yayılıyordu, dalga dalga…

…………………………..

Anısı taze iken buğulu gözlerle izledin, ipe giden üç genci.

‘Ordu-Millet Elele!’ diye bağırtılıp, kullanım süresi geçince sahiplerince(!) Öte Dünya’ya yollanan üç genci…!

Tan yeri ağarmadan sırlarıyla gidenler, neler anlatacaklardı kimbilir, neler…! Susturmaktı, en kolayı. Sustular.

Şahitlikleri maveraya kalmıştı.

Gezmiş, İnan, Aslan… Uğruna mücadele verdikleri sistemin, bedelsiz zayiatlarıydı.

Sosyalizm-laisizm-militarizm karışık tuhaf bir nesildi. Biçilen rol buydu, tiranlarca.

Gladyo da öyle buyurmuştu: “Ülkesini en çok sevene, en pis işi yaptırırlar!”

………………………………

O gün çok düşündün. Ağzını bıçak açmadı. Başın ağırlaştı, düştü yastığa.

Nerde bir kirli çorap var, ya yıkayıp adam edecektin, ya da imha edecektin, büsbütün.

Gözü pek bir Anadolu delikanlısıydın. İzler, sonuç alırdın. Kim ki namert bir işe kalkışır, binerdin tepesine.

Yılmadın. Ürkmedin, Asırlık Düzenbaz’dan. Kim gelirse gelsin, yanlış adına… Kararlıydın, köküne kibrit suyu dökecektin.

Maraş, Sivas, Çorum… Yangın yerine dönerken ülke, boş kovanları toplamakmış vazifesi, İhtilalci Bodrumlu Ressam’ın.

IMF kredi notunu düşürecekmiş; şaşırdın. Dünya Bankası, ‘Otel motel yapacaksan, dolar euro veririm. Yoksa zırnık koklatmam!’ diyordu; anlamsız buldun.

İçerden dışardan bir kuşatmaydı bu. Yarmalıydı ve aşmalıydı engelleri.

Dağlara taşlara, ‘Aslını inkar et!’i yazanlar, ülke kaynaklarını taşkafaya harcayıp demir yığınından haz alanlar, aklını Nemrut silüetiyle bozanlar seni sevmediler, bir türlü.

İbrahim’i de sevmemişlerdi.

Sıradışı bir subaydın; vakar sende, disiplin sende… Sözde değil, özde vatanseverdin. Eline su dökemezdi, kokteyl artıkları.

…………………………

O sabah, ezanı duymadın. Ceryanlar vardı oysa. Sokak başlarını tutmuş cengaverler(!), Kuş uçurtmuyorlardı. Demek imamı da evine sokmuşlardı, apar topar.

Anladın. B Planı’na geçiyordu ülke. A’sı çok canlar yakmış; kamplara ayırmıştı, vatan toprağını.

Hedefini 12’den vurmuş, oyun tutmuştu. Ne var ki Alevi Sünni yok, Müslüman vardı. Türk Kürt yok, Millet vardı.

Ali’yi sevmekse murat, cümle halk Alevi idi. Kutlu Önder’in Yol’una uymaksa maksat, Anadolu Sünni idi.

En kolayı tasniflemekti. Lakin, Yaradan bir saymıştı: ‘Müslümanlar kardeş!’ti.

…………………………..

Sokaklar boşaldı, kodesler doldu. Kavga içerdeydi. Bıçak gibi kesilmişti, pat patlar.

Vietnam artığı silahlar mıydı Fatsa’yı yerle bir eden? Nato icadı ölüm makinaları mıydı Habur’a konuçlanan?

Araştırmalıydın ve ne pahasına olursa olsun bit pazarına çıkarmalıydın darbecinin kanlı gömleğini.

Gönlün gibi ak elbisenle, - beyaz giyse de yüzü kara’ları - çıkarıyordun ortaya. Kanı durdurman lazımdı, gözyaşını dindirmen şarttı.

Milletinden aldığın, onurlu bir vazifeydi.

Omuzlarındaki yük, tarihi bir sorumluluk, kudretli bir davaydı. Kaçamazdın.

………………………..

Sarı Oğlan’ın ülkeye çaktığı kazık yetmezmiş gibi, Sarı Kız devredeydi, bu sefer. Sarı Kız, içten bölmenin, kantonlara ayırmanın adı idi.

Kimler yoktu ki ihanet çemberinde….!

Eli kanlı katiller senfonisinin parya fühlerine selam duran kırmızı atkılı, kalpaklı donkişotu….

Onu amansız yarışta kulvar farkıyla geçen Lozancı parti reisi….

Babıali’yi darbe başkenti yapmak için kendi gazetesine molotof sallayan yazar müsveddesi….

Anadolu’nun tertemiz kızlarını türlü yalanlarla anadan babadan ayırıp, daha minibüse binerken iffetinden koparan seksenlik kokana…

Halkının öz evlatlarına ‘Yarasa!’ diyen Sekiz Yıllık Silahşörü….

‘Kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir!’ deyip eğitimsiz yağız delikanlıları ateşe sokan şeref yoksunu siyasisi…

Karadenizli bıçkın delikanlıya gaz verip sonra gazını kesen kurt politikacı…

Önce içeri tıktırıp, sonra serbest bıraktıran, ‘Sayemde kurtuldunuz!’ diye etrafa caka satan darbe kaçkını….

Davası Öbür Taraf’a kalan mezhep avcısı Enternasyonalci….

‘Kan emici vampirler. Metastaz yapan habis urlar…!’ diyerekten milletine karşı taarruza geçen kırmızı yakalı….

…………………………………

Daha kimler yoktu ki….!

Halktan aldığı yetkiyle(!) oğluna kızına yat kat bağışlayan adamın rütbelerini söktürdün ya, ne gam!

Rahattın, huzurluydun. Bir dileğin daha vardı, milletiyle iç içe olmuş birini Sekiz Yüz Kırk İki Rakamlı Tepe’de görmek.

Külfetsiz nimet olmazdı.

Soruşturanı da tanıklığını yapanı da şüpheli son bekliyordu. ‘Adın hayırla anılsın!’ diye saldılar seni aşağıya.

Son namazın, son duandı:

‘Kangrenden kurtulsun, kana boyanmış ecdad yadigarı!’

Bu yazı toplam 3484 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.