Dr.Tuncay ACEHAN
22 temmuz'dan alınacak ders
türk siyasi tarihinin en anlamlı ve en sıradışı genel seçimini yaşadık...
her kesimin ders çıkarması gereken bir toplumsal netice var, önümüzde...
toplumun yarısı bir "şey " söylemiştir, sahip'lerine... efendi'lerine...
iyi anlamak lazım o söylenen şey'i...
zaman, ezber bozma zamanıdır...
şapka düşmüş, kel görünmüştür...
zaman, o şapkayı önüne koyup uzun uzun düşünme zamanıdır...
her iki kişiden birisi, aylardır sabırla beklettiği nefesini 22 temmuzda bir anda boşaltmış ve hep bir ağızdan "kral çıplak" diye bağırmıştır...
zaman, ciddi bir sosyolojik analiz yapma zamanıdır...
millet, 22 temmuz'da,, toplum mühendislerine, ideolojik devlet zihniyetine, asker müdaheleli siyasete, buyurgan ve otoriter bürokrasi düzenine, hürriyetleri kısıtlayan yanlış " l a i k ç i l i k " paradigmasına rıza göstermediğini sandık aracılığıyla açıkça ilan etmiştir...
ekonomik sıkıntıyı, fındık taban fiyatını, mutfaktaki yangını, işsizliği, yoksulluğu önemsememiştir ; hatta, iplememiştir bile...
aziz millet, azim bir karar beyanında bulunmuştur : "açlığa ve yoksulluğa razı olabilirim, ama hak ve özgürlüğümden asla taviz veremem."
oyunu ak parti'den yana kullanan onaltı milyon anadolu insanı, cumhurbaşkanlığı seçimindeki hile, entrika ve müdaheleye adeta isyan etmiştir...
ailece katıldığımız bursa mitinginde, tayyip bey, bir saat onbeş dakikalık konuşmasında uzunca bir süre ekonomideki iyileşmeden,
hortumların kesilmesinden,
bursa'ya yapılan yatırımlarlardan bahsetti...
sözü cumhurbaşkanlığı seçimine getirdiğinde, meydanda hiç dinmeyen heyecan ve coşku, bir anda öyle bir tavan yaptı ki,
yankısı uludağ'ın tepelerine uzandı...
oraya toplanan kitlenin asıl derdinin ne olduğu ortaya çıkıverdi...
seçim sonuçlarını izlerken bilhassa bursa'ya dikkat kesildim : sonuç o kararlılık ve coşkuyu aynen yansıtıyordu = %53
anadolu'nun her yeri ve her köşesi böyleydi...
bu seçimde, anadolu'nun kavruk insanı aş, iş, mazot, maaş derdinde hiç değildi;
derdi, atanmışların milleti adam yerine koymayan buyurgan tavrıydı...
sorunu, millet iradesine karşı yapılan saygısızlık ve haksızlık idi...
sıkıntısı, milletin temsilcilerine karşı yapılan itaatsizlik ve milletin egemenlik hakkının çiğnenmesiydi...
bu sandık sonucuyla millet demiştir ki:
" aslolan millettir ;
devlet millet için vardır ;
devlet milletin hizmetkarıdır ;
devlet kurumları, milletin tarihiyle ve diniyle barışmalıdır
şimdi, zaman,,
milletin bütün fertlerinin,
meclis içi ve dışı tüm siyasi kadroların,
ve özellikle laikçi elit kesimin,
emekli ve muvazzaf askeri bürokratların,
kafasını kuma gömmüş aydın(!)ların,
halkına yabancılaşmış medyanın,
yök, üniversite, sendika ve yüksek yargı mensuplarının,
sivil toplum kuruluşlarının,
sosyoloji ve kamu yönetimi erbabının,
anadolunun merkezinden ve altından gelen dip dalgalarını,
basiretle ve ferasetle,
analiz etme,
tahlil etme
ve doğru değerlendirme
zamanıdır. 25,7,2007
konuyla ilgili okumanız için : http://www9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=25.07.2007&Newsid=129324&Categoryid=4&wid=73