YENİ DÖNEMDE PKK VE TERÖR

         

            Nereye gidiyoruz yazı serisi                                                 

            Yeni dönem, AKP’nin 2002 seçimlerinden sonra büyük bir ekseriyetle iktidara geldiği ve 7.Haziran.2015 seçimlerine kadar ki 13 yıllık tek partili dönemdir.

O dönemi hatırlayacak olursak, AKP Genel Başbakan Erdoğan 20.Mart.2003 tarihinde ABD’ye gitmiş, orada yaptığı temaslarda kendisine “Büyük Ortadoğu Projesi”nin yürütülmesinde “BOP eş başkanı” görevi verilmişti.

            Beyaz saray Oval ofiste ABD yetkililerinin müzakere ettiği Türkiye raporunda; “BOP’un kilit ülkeleri Türkiye ve İran’dır. Bu iki ülke ya bizimle olmalı veya çökertilmelidir. Bu plan Türkiye’de uygulanırken PKK örgütü etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Bunun için çok önemli olan medya desteği için Türkiye’de yeterli alt yapımız vardır” denmişti.

            Sayın Başbakan, “BOP eş Başkanlığı” görevini saklama lüzumunu bile hissetmedi. Değişik konuşmalarında kendisinin “Ortadoğu eş başkanı olduğunu” ilan etti. Başbakanın ilave ettiği bir konu da “Diyarbakır’ın o bölgenin bir yıldızı olabileceği” idi.

https://blog.milliyet.com.tr/bop-esbaskani-rte/Blog/?BlogNo=301640

            Hâlbuki Irkçı emperyalizm gözünü Doğu ve Güneydoğu ilerimize dikmiş, yıllarca “Çekiç güç” denilen ABD gücüyle PKK ve Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki PKK güçlerini eğitmiş, onlara silah ve cephane yardımı yapmıştı.

Bunlar olurken Türkiye’de Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ise feryat ediyor; “BOP, aslında BİP yani Büyük İsrail Projesidir” diyerek yöneticileri halkı uyandırmaya çağırıyordu.

            2003 yılında Türkiye’nin hava deniz limanlarının ABD’nin kullanımına açmasıyla önce Irak’ı vurdular ve parçaladılar. Sonra Suriye’nin üzerine yüklendiler.

            PKK gibi şer odaklarının kurduğu ve desteklediği İŞİD ve onun türevleri Suriye’de ve Irakta terör estiriyor, yaptıkları katliamlara, İslam kılıfını giydirmekten de geri durmuyordu.

           

            Birinci adımda Kürtlerin yaşadığı bu bölgeler birleştirilecek. İkinci adımda ise Kürdistan ortadan kaldırılarak, bu bölgeler Büyük İsrail’in içine alınacaklardır.

            Evet, İslam’da cihat vardı. Ama bu farz, “kelle kesmek için değil, bütün insanlığın mutluluğu için gerekirse kendi kellenden vazgeçmek içindi.” Kur’an-ı Kerimde emir, “bi envaliküm ve enfüsiküm” diye geliyor, bu farz için gerekirse mal can verilmesi isteniyordu.

HÜKÜMETİN YAPTIĞI YANLIŞLIKLAR

  • Türkiye'nin doğusunu koparmanın altyapısı olan “İkiz yasaları” kabul etti.
  • Oslo'da teröristlerle pazarlıklar yapıldı.
  • İmralı-Kandil-HDP üçgeninde derin pazarlıklar yapıldı ve PKK Türkiye Cumhuriyeti devletine muhatap yapıldı.
  • Çözüm süreci” adıyla başlatılan 3 yıllık süreçte PKK’nın ağır silahlarla silahlanmasına, dağa yeni adamlar çıkarmasına ve kadrolaşmasına sebep olundu. Hükümet yöneticileri, “bu silahlanmadan haberleri olduğunu” açıkladılar.
  • Onların bu yaptıklarına göz yumarcasına güvenlik kuvvetlerimizin elini kolunu bağlandı ve onlara operasyon izni verilmedi.
  • Dolmabahçe gibi tarihi bir mekânda teröristlerin temsilcileri ile mutabakatlar yapılıp, bunu da kendi ağızlarıyla ilan ettiler.
  • “ABD de, NATO da, Avrupa da bunlardan yana! Hem dünyada özerk olan ilk ülke biz değiliz ki, özerklikten korkmayalım. Bunların özerklik talebini kabul ediyoruz” diyerek BOP'u gerçekleştirecek adımları atmanız sağlandı.

BU ORTAM DEĞİŞTİRİLMELİDİR

Çok hayret edilecek bir olay da 3 yıl devam eden “Çözüm sürecinin” 7.Haziran.2015 seçimlerinin hemen arkasından yani 8.Haziran da yeniden başlamasıdır. Bu terör karşısında AKP yöneticileri; “Ya terör, ya istikrar” diyerek beyanatlar vereceklerdi.

Bu arada Adana/İncirlik hava üssü ABD uçaklarına açıldı. Onlar oradan Suriye veya Irak istedikleri gibi vurmaktadırlar. Geçen hafta da (30.Eylül.2015) Diyarbakır hava üssümüz de yine ABD uçaklarının kullanımına verildi.

Refah-Yol hükümetinin ülkemizden attığı “Çekiç güç” yeniden faaliyetine başladı. Bu, PKK daha çok güçlenmesi ve Ülkemizdeki terör olaylarının artması demekti.

PKK'nın ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda başlattığı bu terör hareketi ile

Kendisi uluslar arası platforma taşıyarak, Batının kurallarını kullanacağının bir işaretidir. Bunun için üç şartın yerine getirilmesine çalışmaktadırlar.

            1. Doğu ve Güneydoğunun bütün illerinde var olduklarını göstermek,

2. Bir merkeze (Kandil'e) bağlı olduklarını ortaya koymak,

3. Bu bölgelerde özerk yapıya sahip olduklarını ispatlamak.

Artık tek fiske ile ülkemiz bölünecek noktaya gelmiştir. Kürdü Türk’den ayıracaklar ve bin yıllık kardeşliğimiz de bitmiş olacaktır.

Ama şurası iyi bilinmelidir ki; “Türk’ü, Kürt’ten ayırınca ortada ne Türk kalır ne de Kürt. Hâlbuki bu ikisi Çanakkale savaşında, Sakarya savaşında ve İstiklal harplerinde olduğu gibi birleşirse, ortada ne ABD kalırdı, ne İngiliz ve ne de Fransız.

 

 

 

Bu yazı toplam 1245 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar