ŞEVKET TANDOĞAN
TÜRKİYE MISIR OLMAMIŞTIR
Dost ve kardeş ülke Mısır, maalesef müstevlilerin tuzağına düşerek, gafil maşaların elinde inim inim inlemektedir. Siyasî, ekonomik ve sosyal hayatı katleden antidemokratik darbe yönetimi, Mısır’da onarılmaz yaralar açmış ve bu ülkeyi çok ama çok geriye götürmüştür.
Bizler Devlet ve Millet olarak güçlü bir şekilde Mısırlı kardeşlerimizin yanında yer alarak, dünyayı uyandırmaya ve onları bu mezalimden kurtarmaya çalışırken, yürekten dua ve niyazlarla kardeşlerimizin acısını paylaşıyoruz. İnşaallah en kısa zamanda, zalim Firavunlar akıttıkları kan ve gözyaşında boğulacaklardır.
Mısırdaki “böl,parçala,yönet” taktiğiyle sahnelenen istîla senaryosu, aynen ülkemizde de oynanmak istenmiş ve istenmektedir. Haçlı emperyalist güçlerle Siyonistler birlikte içimizdeki gafil maşaların çeşitli eylemleriyle ülkede kaos meydana getirerek devrim ve darbe peşindedirler.
Bugün oyun tutmamış, Türkiye mısır olmamıştır. Müslüman Türk Milleti; ezelî devlet tecrübesi, mânevî birikimi, dolan çilesi, cesur ve dirayetli Devlet adamları sayesinde hiçbir zaman müstevlilere fırsat tanımayacak ve Türkiye Mısır olmayacaktır. Ancak çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Bulanık suda balık avlamak isteyen bölücü Lavrence’leri iyi tanımalıyız.
Cihan Devleti Osmanlı İmparatorluğu; Yavuz Sultan Selim Han ile Müslümanların Hilâfet makamını da der-uhde etmesiyle dünyanın en güçlü hükümran devleti olmuştu. Zalimlere karşı zaferden zafere koşuyor, mazlumların sığınağı oluyordu. İstanbul’un fethiyle köhne Bizans yıkılmış, haçlılar kalbinden vurulmuştu. Osmanlı akıncıları Avrupa’nın göbeğine Viyana’ya dayanmıştı. Osmanlı Hakanına dünya dar geliyordu.
Osmanlı erkekleri son derece cesur, kadınları da gayet iffetli idi. Napolyon’un ifadesiyle böyle bir Milleti cephede silahla mağlup etmek imkânsızdı. Bölmek ve parçalamak lazımdı. Kaleyi içeriden fethetmek gerekiyordu. Osmanlıyı gaflet ve atâlete düşürmeliydi. İlim irfan kaynaklarını kesilmeliydi. Satılık beyinler ve kalemler bulunmalıydı. Din bağları zayıflatılmalı, geçmişinden koparılmalıydı. Bütün bunlar ustalıkla yapıldı ve maalesef mukadderat-ı ilâhî koskoca Osmanlı Devleti çökertildi.
Çökmek üzere olan Osmanlı tahtına çıkarak 33 yıl dirayetle ülkeyi yöneten ve çöküşü durduran Sultan 2.Abdülhamid Han; haçlıların ve Siyonistlerin boy hedefi olmuştu. Onu hangi hainlerden kurulu heyet nasıl tahttan indirilmiştir? Her vatansever bunu iyi bilmelidir.
Osmanlının çöküşünü durduran Sultan 2.Abdülhamid’i tahttan indiren müstevlîlerin bugünkü versiyonu haçlı ve Siyonist uşakları; batan Türkiye’yi ayağa kaldırıp tekrar şahlandıran ve istikrarı sağlayan, hem de tüm dünyada zalimlere karşı mazlumların sığınağı Başbakanımızı indirmek istiyorlar. Tüm şer cephesinin ortak hedefi Başbakan’dır.
Ancak dost düşman herkes iyi bilsin ki; A)-Hilâfet makamı aziz milletimizin mâ’nevî şahsiyetinde mündemiçtir. B)-Bu Millet çok çile çekmiş Menderes, Özal ve benzeri muhterem zevatı kurban olarak feda etmiştir. C)-Temkinli, cesur ve dirayetli bir Başbakan vardır. D)-Naçiz kanaatime göre Tayyip Beyin üzerinde himmet ve himaye mevcuttur.
İşte bu sebeplerle Türkiye Mısır olmamıştır ve inşallah olmayacaktır. Zira Sayın Başbakan yiğitce canını ortaya koyarak, darbeci emperyalistlere geçit vermemiştir. Hangi siyasî düşüncede olursa olsun vatansever her demokrat sırf bunun için Tayyip beye minnet ve teşekkür borçludur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.