Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

TRAFİK CANAVARINI BİZLER YARATIYORUZ...

 

 



 

 

Kurban Bayramı’nda da 9 günlük tatil var. Allah esirgesin maalesef yollar yine “kan gölü” olacak! Geçmişten neden ders alınmaz...

 

Siz ne derseniz deyin, ne yazarsanız yazın “imam bildiğini okuyor”. İnsanlar o koltuğa oturduğu zaman ne hikmetse bir anda “Trafik Canavarı” oluveriyor. Zannedersem bu onların fıtratında var. Kurallara uyan sürücüleri tenzih ederim.


Yaz mevsimi ile birlikte yollardaki trafik canavarları da artmaya başladı. Artık sokağa çıktığımızda, çok dikkatli davranıyoruz. Bazı araçların şehir yolunda bile otoyol trafiğiymiş gibi sürat yaptığını görüyorum. Aslında aşırı hız yapan araçların, Plakasını alıp, trafik ekiplerine bildirmek bir yurttaşlık görevi olmalı. Ama trafik ekipleri bunu ne kadar kale alır bilinmez.
 

Okul yolunda veya insanların yoğun olarak bulunduğu yerlerde aşırı hız yapan sürücülere çoklukla şahit oluyorum ve çok kızıyorum. Tanıdığım sağduyulu aileler, “çocuklarımızı yolda çok dikkatli olmaları konusunda uyarıyoruz ama başkalarından da biraz duyarlı olmalarını bekliyoruz. Bir yere yetişeceğim diye yaptığınız hız, bir insanın hayatına mal olabilir” şeklinde şikâyetlerini dile getiriyorlar. Haksız da değiller hani...

 

Türkiye’nin belli başlı yerleri vardır ki, buralarda araçlar ya şarampole yuvarlanır, ya da kafa kafaya gelirler. Yine öyle yerler vardır ki, sürücüler adım adım gider ve kaza asla olmaz.

Buralar doğal yerlerdir. Olan kazalar da, dikkatsizlikten olur ve doğal karşılanır.

 

Bir de, kendimizin yarattığı canavar vardır. Buna “trafik canavarı” diyoruz. Yoksa “Trafik Canavarı” olmak insanın fıtratında mı var?

 

Aslında, canavar olan bizleriz. Biz insanlarız. Araç kullanmanın, yolda gitmenin, yürümenin kuralları vardır. Uzmanlar, yıllarca kafa yormuşlar, en iyisi, en kazasızı olsun diye, zaman zaman da değiştirerek kurallar ortaya koymuşlar. Okul öncesinden bu kurallar öğretilmeye özen gösterilmiş; eğitimin her safhasında bunlar tekrar edilmiş.

Bunları öğrenmekle iş bitiyor mu? Hayır. Sürücü olacak kişi, kullanacağı araca göre kurslara, okullara gider, “kullanabilir belge”sini alır. O, hangi durumlarda canavar olabileceğini, hangi şartlarda, ortamlarda, masum insanların Azrail’i olabileceğini öğrenir.

Ve ona, okulda, kurslarda bu canavarın olmaması öğretilir. Sonuçta, ellerine bir belge verirler. “Haydı direksiyonun başına geç “ derler. Genelde, ehliyeti alanlar, dikkatli, sabırlı, inançlı ve saygılıdırlar. Kendini koruduğu gibi, başkalarına da zarar vermeyecek kadar dikkatlidirler.

Bazıları vardır, saygısızdır, dikkatsizdir, sarhoştur, kuralları ben koyarım havasındadır, sabırsızdırlar, sürati seven canavarlardır. Bunlar her an kaza yapar, canına, malına, başkasına sık sık zarar verirler. Burada, trafiğin ne suçu var, suçlu ortada iken.

Bitti mi? Hayır. Yol. Eskiden, asfalt yollar yoktu. Şose, taş, toprak yollar vardı, dar yollardı. Karda, yağmurda, hele yan ve sellerde sık sık bozulurlardı. Bugünkü kadar da işaret, ikaz ve ışıklı uyarı cihazları yoktu. Buna rağmen, trafik kazaları çok nadirdi. Olanların da nedeni bozuk yollardı.

Şimdi ise genel olarak, yollar asfalt, geniş, her çeşit uyarı levhaları, işaretleri, ışıkları, radarlar, trafik polisleri, trafik jandarmaları bulunuyor. Kimler için ve neden? Tabii ki, canlılar için, can için, maddiyat için. Bütün bu çabalara da trafik deniyor.

Acaba her bölge, her yer, her kavşak aynı olanaktan yararlanıyor mu? Maalesef. Bu işle uğraşan bazı yöneticilerin ihmalleri kötü sonuçlar vermektedir. Bunlar da bir çeşit canavar. Devlet görevlileri. Kazalar olmasın diye tedbir alınması istenen ve her ay maaş alan yöneticiler. Görevlerini layıkıyla yapanları tenzih ederim.

“Trafik Canavarı” ile mücadele...


 


 

Ülkemiz ne yazık ki, trafik kazalarında dünyada liste başı...

 

Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda 9 günlük tatil süresince yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarıyla yollar yine kan gölüne döndü; 129 kişi yaşamını yitirdi, 471 kişi de yaralandı. Yürekler yandı. Tatilin son günlerinde dönüş çilesi yaşandı.

 

Yetkililer evlerine dönen sürücüleri uyardı: Dikkatli olun, trafik kurallarına uyun” . Ama dinleyen kim?

 

Kurban Bayramı münasebetiyle yine 9 gün tatil var. Geçmişten neden ibret alınmaz?

 

Trafik canavarı, nam-ı diğer trafik Azrail’i günde ortalama 10-15, yılda 7-8 bin kişinin canını almakta...

Ayrıca bu ejderha, arkasında binlerce sakat gözü yaşlı, bağrı yanık, öksüz ve milyarlarca maddi zarar bırakmaktadır... Bu trafik canavarına artık kırmızı ışık yakmalıyız... İçimizdeki bu trafik canavarını kıtır kıtır kesmeliyiz...

Aslında insanları korkutmak istese de insanlara canavar sanki kendileri değilmiş hissi vererek onları daha rahat hissettiren bir yaratıktır trafik canavarı...

Yasalardaki boşluktan yararlanan, sorumsuzların sebep olduğu ve nice masum insanın ölümüne ve sakat kalmasına yol açan ve pek kimsenin başına gelmedikçe önemsemediği, fakat terörden çok çok daha fazla insanı kaybettiğimiz ve sebep olanların komik cezalar aldığı, bazılarının da çorba parası ile kurtulduğu ve o çorbaların meydana getirdiği faciaları umursamayan ve neredeyse teşvik eden şerefsizlerin oluşturduğu canavar....
 

Avrupa da niye böyle değil düşünmek lazım. Çünkü yasaları çiğnemek yürek ister Avrupa da...

 

Onlar sorumsuz ve vurdumduymaz değiller, ufak-tefek menfaatlere insan hayatını değişmiyorlar. Yasaları tam olarak uyguluyorlar, herkese eşit şekilde davranıyorlar ve kimseye göz açtırmıyorlar. Böylece etraflarında makasçı, sinyal vermeyen, hatalı solla mayan, alkollü araba kullanmayan, yarışmayan, açıkçası psikopat olsa da kurallardan dolayı bunu yapamayan bir kitle oluşuyor...
 

Bu sorumsuz trafik canavarlarının sorumsuz ve vurdumduymaz, kural tanımaz davranışları sonucunda kazalar oluyor ve insanlar ölüyor, sakat kalıyor ve arkada acılı insanlar kalıyor...

 

O zaman, içinizdeki ‘Trafik Canavarı’nı durdurun, o sizi durdurmadan...

 

Trafik canavarlarını yok etmek devletin elindedir. Devlet trafikle ilgili kesin çözüm ve kurallar  üretmeli..

 

Örneğin;

 

  • Trafik kanunları ivedi olarak ceza kanunlarına indirgenmeli,

 

  • Bayram tatilleri uzun olmamalı. Bayram mı yapıyoruz, tatile mi gidiyoruz, yoksa ölüme mi gidiyoruz? Belli değil...

 

  • Devletimiz gelişmiş devletler gibi demiryollarına gereken önemi vermemektedir. Şöyleki;

 

Trafik canavarının yakın dostu olan kamyonları ve tırları trafikten uzaklaştırmanın en iyi yolu demiryolu ile taşımacılıktır. Bir adet tren yaklaşık 50 adet vagon çekebilmektedir. Bu da yollardan 50 adet kamyonun azalması anlamına gelir ki trafik canavarını en iyi arkadaşından ayırmış oluruz. Trafik kurallarına harfiyen riayet eden kamyon sürücülerini tenzih ederim. Ama bunların sayısı oldukça az...

 

  • Tabi ki yollarımızda bulunan otobüsleri de azaltarak toplu katliamları engelleriz. Ama  maalesef devletimiz hala Osmanlı’dan kalma demiryollarını kullanmakta ve yeni hiçbir şey yapmamaktadır. Gerçi şimdilerde yeni yeni hızlı tren (bazı illerimizde) uygulaması başlatıldı. Ama henüz yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde demiryolu asil taşımacılık olarak kullanılırken bizde ise karayolları kullanılıyor.

 

Elbette bir gün devlet büyüklerimiz bu yanlışı çözeceklerdir...

 

O günleri umutla bekliyorum/bekliyoruz...




 

Bu yazı toplam 4915 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.