Şakir Arıkan
NE BU KİRLİLİK?
“Size samimi olmayı vaadebilirim , ama tarafsız olmayı asla”-Johann W. von Goethe
30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere günler kala, memleketin her yeri seçim afişleri ile doldu taştı. Sokaklar ses sistemi ile donatılmış, resimlerle giydirilmiş araçlardan geçilmiyor, bangır bangır partilerin marşlarını, türkülerini çalıyorlar. Çocuklar uyuyamıyor, ders çalışamıyor.
Seçime giren eş, dost, akraba olunca teşkilatlar bir başka gayretle , şevkle çalışıyor ve dağı-taşı reklamla dolduruyor. Maşaallah en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm partilerin, adayların parası da var; olmayan altta kalacağıma borçlu kalırım deyip ya bankaların ya da dostlarının kapısını çalıyor. Bütün binalar, araçlar, sokaklar , boş dükkanlar adayların resimleri, sloganları ve bayrakları ile doldu. Caddeler baştan başa iple dikey/yatay ve çapraz gerilmiş bayraklar ile donatıldı. Kavşaklar yok mu! Tam bir renk cümbüşü, herkes orada. Bayraklar, afişler birbirine girmiş bayrağı/afişin kime ait olduğunu seçmek için dikkatlice bakman gerek.
Muhtarlık bu seçimde ayrı bir ilgi makamı olmuş. Yetkisi ve etkisi azalmasına rağmen, son yasal düzenlemelerin sağladığı maddi imkanlar ve prestij nedeniyle olsa gerek, nerede ise her sokaktan bir aday çıkmış ve onlarda afişleri, gün görmemiş sloganları ile meydanlara çıkmışlar, ama ne çıkış! Muhtar adayları meydanlarda en az 2-3 parti toplamı kadar yer kaplamışlar.
Uzmanlar “ güç etkisi (power effect)” yaratarak seçmene ulaşılmaya çalışılan bu tür propogandaların seçmen tercihindeki etkisinin azami %2-3 olduğunu söylüyor.
Öyleyse nedir bu çirkinlik! Nedir bu görsel ve gürültü kirliliği? Nedir doğaya, atmosfere verilen zarar? Çoğu malzemesi naylon olan bu ilanların doğaya geri dönüşüm süresi 500 yıl olduğuna göre, bu süre boyunca kumulatif biriken çöpün etkisini bu yaşlı dünya nasıl kaldırsın?
Seçimden sonra teşkilatlar ve belediye personeli asılı ve panolardaki ilanları toplasalar bile, özellikle direklere, duvarlara yapıştırılmış ilanları çıkartmak zor olduğu için aylarca, hatta yıllarca bu görüntü kirliliği devam ediyor.
Soruyorum ey partililer! Hani siz çevreciydiniz, hani siz doğa dostuydunuz. Hani siz vatandaşa saygılıydınız. Ya bugünden çevreye duyarlı olun, ya da broşürlerinizden çıkarın çevre ile ilgili taahhütlerinizi, projelerinizi.
Birisi yapınca hepsine vacip oluyor mantığı karşısında yasalar, yönetmelikler, genelgeler ne güne duruyor!
Dört yıl Viyana’da yaşadım. Bu süre sarfında bir genel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi ve ikide referandum gördüm. Onun dışında da sık sık gittiğim Çek Cumhuriyetinde günü birlikte olsa iki defa seçim faaliyetlerine şahit oldum.
Orada da seçmeni etkilemek için ciddi kampanyalar yapılıyor. Türkiye’de olduğu gibi büyük meydan mitingleri pek görülmese de sokaklarda afişleri bolca görmek mümkün, ama sadece ve sadece kiralık pano(billboard)larda , otobüs duraklarında veya bu tür ilanlar için tahsis edilmiş özel yerlerde. Giydirilmiş araçlar olsa da , sokakta sesli propaganda yapmak yasak.
Buna rağmen son yıllarda dünyanın en yaşanabilir kenti ünvanını kimseye bırakmayan Viyana’da bana göre en çirkin şey billboardlara, duvarlara, lamba direklerine montajlanmış panoların çokluğuydu. Caddelerin ortasında, sağında, solundaki bu panolar ciddi bir görüntü kirliliği oluşturuyordu. Tamamı kiralık olan bu panoların dışında bir yere ilan asmak yasaktı ve kimsede yasağı delme cesareti göstermiyordu. Kullanılan malzemeler geri dönüşümlü materyalden yapılsa ve partiler dönüşüm hassasiyetine samimi olarak sahipte olsalar, bu ilanlar o güzelim şehire hiç mi hiç yakışmıyordu. Buna rağmen bu çirkinlik Türkiye’de görülen kirlilik ile maalesef asla kıyaslanamaz!
Size sesleniyorum sayın partililer, sayın belediye başkan ve meclis üyesi adayları, sayın muhtar adayları! Çevreye ve insana saygısızlık olan ve etkisi giderilemeyecek bu kirlilikten ve çirkinlikten en kısa zamanda vazgeçin! Yolunuzu, yönteminizi gözden geçirin. Bu yol hem kesenize zarar, hem çevreye.
Bir sözümde Yüksek Seçim Kuruluna. Basın-yayın araçlarının, internetin bu kadar yaygınlaştığı, klasik medya, sosyal medya ile seçmene hızlı ve etkili bir şekilde ulaşılabildiği çağımızda görsel propogandayı sadece tahsisli yerlerle sınırlayacak düzenlemeler yapın. Caddelerimizin, sokaklarımızın, kulaklarımızın geçiçi de olsa işgaline, tecavüzüne izin vermeyin ve ihlal edenlere karşı caydırıcı önlemler getirin; adaylara para cezası, seçilme hakkına tedbir gibi.
Bir sözümde vali ve kaymakam beye! Yasal sınırlamalar yeterli olmasa dahi, lütfen en azından kampanya yapanların yasal sınırlarda kalmalarını sağlayacak denetimleri sıklaştırınız, uygulamalarınız ile adayların görsel ve gürültü kirliliğinde yasal sınırlarda kalmalarını sağlayınız.
Kuraklığı en ağır şekilde yaşadığımız bugünlerin, iklim değişikliğinin sonucu olduğu ve iklim değişikliğinin sebeblerinden birinin de çevre kirliliği olduğu düşünüldüğünde, konunun aslında günlük hayatımızı tehdit edecek kadar önemli olduğunu anlarız.
Son sözümde seçmene. Hem muhtarlık, hem belediye seçiminde oy verirken lütfen adayın ve partinin çevre bilincini de dikkate alın.
Twitter: @arikansa
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.