Emrullah KILIÇ

Emrullah KILIÇ

Lütfen Beni de İkna Edin!

Kişisel gelişim seminerleri aldı başını gidiyor.

İnsanlarımız gelişsin tabi ki, buna ne denilebilir? diye masum sorular sormaya başlayabilirsiniz.

Masum soruların cevapları sanırım o kadar masum değil.  

Bu kişisel gelişim modası batıdan geldi. Yeri yurdu bu toprakların, bu coğrafyanın, bu kültürün değil.

 Bir şeyin “batılı” olması kötü olmasını peşinen kabullenmek anlamına elbette gelmez. Netice de insanlığın “ortak iyisine” ait olan değerlerden faydalanmakta da hiçbir sakınca yoktur. Buna karşı gelmenin makul bir gerekçesi de olamaz.

Ancak “varlık ve bilgi” tasavvurumuzu ilgilendiren bir durumdan bahsediyorsak meseleye daha ciddi bakmamız gerekir.

Çünkü sizin varlığı, bilgiyi, hayatı ve eşyayı kavrama biçiminizi değiştiren bir süreçten geçmeniz, kendinizden ve değerlerinizden vazgeçmenizle eş anlamlıdır.

Önceliklerinizin, iyilerinizin, kötülerinizin de değişmesi anlamına gelmektedir.

Zihin dünyanız iğdiş edilip, kavramlara takla attırılıkdıktan sonra geriye kalanın önemi olmasa gerek.

Bakın takladan sonra neler oluyor!

Mesela, insanın nefsine savaş açtıran bir dinin öğretisine karşılık, kişisel gelişimciler narsist duygulara seslenerek bireyci, egoist insanlar yetiştiriyor.

Tasavvufun kanaatkâr insanına karşın, kişisel gelişimin doyumsuz insanı…

İşin ilginç yanı şu; kişisel gelişim ve gelişimciler son zamanda dindar kesimde oldukça revaç görmeye başladı. Hem bu işi yapanlar, hem de bu iş için davet edenler açısından da durum aynı.

Ve insanımız da iyi niyetli olduklarını söyleyerek bu yola girdiler.

Kullanılan kavramlar güya islamileştirildi.

Batılılar “içinizde ki devi uyandırın” diyor, bizimkilerse “içinizdeki güzeli”.

 Ne kadar zekice değil mi?

Ama usul yöntem ve amaç hep aynı kaldı, kalmak zorunda idi. Çünkü kişisel gelişimin kurgusu belliydi. Başı dik, içi boş, ağzı laf yapan sırıtan insanlar yetiştirmek.

İlim- irfan sahibi olmamışsan, bir fikre, bir kitaba bir davaya dost olmamışsan sırıtarak neyi halledebilirisin?

“Bol bol konuşun susmayın” diyorlar size! Ey güzel kardeşim; bilmeden, okumadan neyi konuşacaksın. Susmanın, az konuşmanın bir hikmet olduğunu söyleyen peygamberin ümmetine güya dindar! Nlp"ciler laf ebeliği öğretiyorlar.

Birincilikten başka dereceye razı olmayan, kendini dünyanın en önemli insanı zanneden insan ucubeleri yetiştirmeyi öneriyorlar.

 Hormonlu insanlar yani! Gösterişli ama tadı yok…

Sürekli pohpohluyorlar…

Ve en önemli taktikleri de gaz vermek.

Kaç defa şahit oldumsa hep aynı.

Önce kendi yaşamlarından trajik köylü çocuğu masalları, olayı acite etme ve sonra Nlp ile hidayete erme faslı!

Devamı yine malum… Hangi kesime, hangi meslek grubuna hitap ediyorlarsa etsinler tarz aynı…”En önemli sizsiniz, en önemli sizin mesleğiniz, siz olmasanız ne olur memleketin hali, nice olur…”

Gaz işi tamam olunca geriye kalan iş malum…

Parsayı toplamanın zamanı gelmiştir.

Asla zorunluluk yok! Lakin çıkışta hiçbir ilmi değeri olmayan ve sürekli tekrarlanan nakaratlardan oluşan kitapları satın almaya çoktan ikna olmuş olacaksın.

 

Bilmem farkında mısınız? Pazarlamacılar artık evlere gelmiyor, sizleri salonlara topluyor!

 

“İçinizdeki güzel” hala uyanmadı mı!

 

Bu yazı toplam 5440 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum