Tarık Sezai Karatepe
"İskenderpaşa"
Fetih Yurdundan, Fethin Sultanına da uğrayıp yokuş aşağı inerken, neler düştü aklına neler!
Dünyayı ve ahireti algılama, bilgiden de öte bir vizyondur.
Ne mübarek bir belde burası. Yirmi birlik komutan işte şurada. Evini yuvasını, Alemlerin Sultanına açan Ensari, Haliçe vermiş bağrını. Haykırıyor sanki, asırlık yaşıyla: Tapusu bende!
Adı Filistinle yazılan Hakan, ses veriyor öteden, Cağaloğlunda.
..
Bir de çağın mimarları En koyusundan diktanın katline ferman yazdığı, göz diktiği Anadolu toprağına bakıp, sıkar yumruğunu:
İlim beyinde kaldıkça insana yüktür. İşlenmiyorsa bilgi, ateş ve kütüktür. Varsa bir dert yeryüzünde, yüreğinden kan damlıyorsa bir yetimin, çoktandır başı okşanmamışsa bir öksüzün
Elimizin erdiğince, dilimizin döndüğünce koşacağız Ziyad gibi, süreceğiz atımızı Okyanusa
Adı bizden, kökü sizden faniler, yan bakmışlar beş vakit semayı dalgalandıran Kutlu Sese. Aslını unutun, kopyasını okuyun minareden, buyurmuşlar(!).
Aslı tek, taklidi çoksa hangi taklide uyalım? Yarın Hakkın Divanında, emanet sorulduğunda ne cevap veririz! celallenmesiyle on sekiz yıl, her saniyesi istim üstünde geçen imtihan dakikalarını alnının akıyla yaşayan Dağıstanlı Zahid Hoca, Kanuniye komşu
Solun şirret, sağın zillet olduğu altmışlı yıllarda, genç adama vazife verip, Düşmanın silahıyla silahlanın! emrini kalbine nakış nakış nakşeden, Nakşi Sultan!
İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır! Serlevhasıyla sıkı sıkı kavradığı Tasavvufi Ahlakı satır satır resmeden Siyasetin Duayeni, başlatır seferini Malazgirtten.
Bahardır, nisan yağmurları yalar yüzünü. Yazdır, alemi saran cağıl cağıl bir esintidir, Kaçkarda. Güzdür, gazelini döken bir çınardır, Ahlatta. Kıştır, zemheri soğuğu kaplar Ardahanda, gökyüzünü.
Ak sakallı Kotku Hoca, alır haberini Konyanın, Kayserinin Tebessümdür yüzündeki. Bir elinde tesbih; diğerinde projeler, içinden çıkılmaz sanılan
Ağır sanayi, beşikten mezara eğitim, tam bağımsız bir coğrafya, yarım kalmış Viyana
Bir davettir, kurtuluşa. Terazidir; bir kefesinde kalkınma, diğerinde arınma.
Lefkoşe barışa erer, ondan gelen işaretle. Rumun tezgahıdır bozulan, Yunanın inadı.
Laisizmi Türklere, marksizmi Kürtlere armağan(!) eden plana, Dur! diyebilmenin adıdır, İskenderpaşa. Eşitlik, adalet, özgürlük, kalkınmadır. Suya kanar GAP. Akar, siyah elmas Batmandan.
..
Metin, Tekin Alpçi kurşunla Maşukuna kavuşmuştur. Sadreddin acılıdır, Müfit yaralı. Bir Molla Mahmuddur, musallada; yanında Dağıstanlı.
Bitlis, Rize, Kafkasya; yönelir aynı frekansla.
..
Cesarettir, aşıladığı. İndirir eliyle, Telaviv aşığı Bakanı. Su uyur, düşman uyumaz; n(e)tekim! Ayırır yolları, atar kodese.
Bir kasım sabahıdır, duyan koşar. Yüz binler saf durur, inletir arzı semayı. Kotkunun gidişidir bu, lakin bir ölür, bin doğar. Uzak yakın demeden dosta koşar, sevenler.
Acı haberdir, tez duyulan. Mapusta yankılanır, selası. Zindanda dakika farksızdır, aydan.
.
Coşan bir yürektir, bükülmez bir bilek... Nerede kalmıştık? der gibi, karşılar yarenini. Birlikte rahmet, ayrılıkta gazap vardır! Bilir her biri.
Özeleştiri vaktidir. Nerede hata yaptık? Çok sürmez, iktidarla kesişir yolları. Haber salar, Bırakma makamı masona!
Ne var ki boşalmıştır içeri, Güneş Motelin bir benzeri.
..
Yeryüzü geniş değil miydi? düşürür yollara. Hicrettir Canberra; cesarettir Ottova. Aborjin Diyarında yeni dostlar edinir. Gözüne batar hainin, pususu hazırdır zalimin.
Çok görür Sezer, Süleymaniyeyi. Onaylamaz kararnameyi. Lakin, onay halktan gelir. Milyonlar yürür ardından, davet gelir Eyüp Sultandan.
Dünya şahitliğe durur, kavramlar alabora olur. Nasıl olur da seksen sene sonra, kanunla kapattığımız, zincir vurduğumuz, sel olup çıkar karşımıza. Bilmez ki özgür bir bileğe, kelepçe takılmaz asla!
Bugün misyon sendedir İskenderpaşa! Seni beklemektedir, katmerleşen her sorun. Beş hastane dolaşıp parmağı dikilmeyen çocuk, seni arar gözleriyle.
Sen çıkar açığa, Çingene kanununu. Kazı kalbine insanın: Üstünlük takvadadır! diye. Kuşan sorumluluğu, bekleme kimseden medet! Anahtarı sendedir; millet sende, sensin devlet!
Sen gelirsen, yeniden kurarsın Söğütü. Sen gelirsen, kaptırmazsın Türkü, şoveniste. Vermezsin bir tek Kürtü, marksiste, leniniste. Çözdürmezsin sorunu, iki paralık coniye.
Kıskanırsın kardeşini. Çok görmezsin hiç birine, Rabbinin nimetini.
Asrın idrakini konuşturmalısın. Trajın kaldığı yerden başlamalı, yüz bin satan. Zamanla ayrıldı, ayrılan. Takılıp kalma geçmişe, yarın seni bekliyor.
İşte bir bebek doğdu, Ben suçsuzum, suçsuz! diyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.