Hem usta hem de çırak
Çubuk'ta 44 yıldır kalay ustalığı yapan Yaşar Uçar, kaybolmaya yüz tutan mesleğini öğrenmeye gelen olmadığı için hem ustalık hem de çıraklık yapıyor
Çubuk'ta 44 yıldır kalay ustalığı yapan Yaşar Uçar, kaybolmaya yüz tutan mesleğini öğrenmeye gelen olmadığı için hem ustalık hem de çıraklık yapıyor.
Her sabah erken saatlerde atölyesine giden Uçar, kalaylanacak kabı kum ve pamuk yardımıyla temizledikten sonra kimyevi maddelerle yüzeyini yıkayıp ocakta ısıtarak kalaylama işlemine başlıyor.
58 yaşındaki kalay ustası Uçar, mesleğinin son temsilcilerinden olduğunu söyleyerek, "Şimdi maalesef çırak gelmiyor, çalışmıyor. Daha doğrusu bu mesleği sevmiyorlar, beğenmiyorlar. Biz artık kendi işimizi kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Hem çıraklık hem de ustalık yapıyoruz" dedi.
İlçe merkezinde 44 yıldır kalay ustalığı yapan Uçar, ağabeyinin yanında çıraklıktan başladığı mesleğini bugün kimseye aktaramadığını ifade etti. İlçelerinde bir zamanlar 8-9 kalaycının bulunduğunu hatırlatan Uçar, ilçede son kalaycı olduğunu ve çırak bulamadığı için de mesleğinin son bulacağını savundu.
Geçmişin en gözde iş kollarından birçoğunun günümüzde zamana ve teknolojiye yenik düştüğünü hatırlatan Uçar, bunlardan birinin de kalaycılık olduğunu kaydetti. Mutfak eşyalarında alüminyum, emaye, çelik ve teflon kullanılmasıyla bakır eşyaların ya rafa kaldırıldığını ya hurdacıya gittiğini ya da süs eşyasına dönüştürüldüğünü vurgulayan Uçar, şunları kaydetti:
"Bundan 10 yıl öncesine kadar kalaycılık mesleği çok iyiydi. 1970 ve 1990 arasında Çubuk’ta 8-9 kalaycı bulunuyordu. Her evde aşağı yukarı 50 ila 100 arasında bakır kap bulunuyordu. Onun içinde sürekli kalay yapıyorduk. Ben sabah dükkanı açtığım zaman en az kapının önünde 3-5 çuval bakır kalaylanmak için hazır beklerdi. O zamanlar günlük, 50-60 parça bakır kalaylardım. Şimdi ise haftada 5-10 parça kap kalaylıyorum."
Şehirde yaşayanların mutfaklarında bakır kullanmadığını vurgulayan Uçar, "Sadece bazı köylerde bakır kap kullanılıyor. Şehirlerde yaşayanlar bakır eşyaları işlettirerek süs eşyası olarak kullanıyor. Şimdi artık bu meslekte sonlara geldik. Kalaycılık meslek olarak artık bitmek üzeredir. Çubuk’ta en son kalaycı benim. Benden sonrada geleceğini tahmin etmiyorum" şeklinde konuştu.
-"Mesleği beğenmiyorlar"
Artık hem ustalığı, hem de çıraklığı kendisinin yaptığını anlatan Uçar, işlerin yoğun olduğu yıllarda genellikle usta, kalfa ve çırak şeklinde en az 3 kişi çalıştıklarını belirterek, "Şimdi maalesef çırak gelmiyor, çalışmıyor. Daha doğrusu bu mesleği sevmiyorlar, beğenmiyorlar. Biz artık kendi işimizi kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Hem çıraklık hem de ustalık yapıyoruz. Buna rağmen ekmek kapımı sürekli açık tutmaktayım. Az da olsa yaptığım kalay ile dükkanı açık tutmaya çalışıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Bakır tencerelerin sağlıklı olduğunu söyleyen Uçar, "Uzmanların da söylediği gibi alüminyum, kanser ve alzheimer gibi hastalıklara neden oluyor ve çeliğin de çeşitli zehirlemeler yaptığı biliniyor. Bakıra gelince, kalaylandığı zaman yüzde yüz rahatça kullanabilirsiniz. Bakır kaplar evladiyeliktir" görüşünü paylaştı.
Bugüne kadar bakır tencerede pişen yemekleri yediğini söyleyen 67 yaşındaki Osman Kaynartaş ise "Ben anamdan doğalı bakır kap kullanıyorum. Halen de kullanmaktayız. Bakır tencereler alüminyum ve çelikten çok daha iyidir. Bakır hem sağlıklı hem de yemekleri güzel oluyor. Bakır tencerede ve odun ateşinde pişen yemeğin tadına bakın, bir de çelik tencerede pişen yemeğin tadına bakın. Bakır kabı hiçbiri tutmaz. Bakır çaydanlıkta içtiğin çayın bile tadı farklıdır" şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.