HANHANA: DÜN OLMADAN ASLA

HANHANA: DÜN OLMADAN ASLA

Dün nedir ki?

Dün ne yaşanmıştır?

Dün neredeydin, nerde yaşardın?

Dün kimdin, kiminleydin?

Dün nasıl yaşardın? Ne giyer, ne yerdin?

Dün geçimini nasıl sağlardın?

Dün neye inanırdın?

Hanhana, yöremizden bir kültür dergisi.

Hanhana,Damağında hala dünün nostaljik tortuları kalan,  onun zenginliğini güzelliğini, yeni kuşaklar için kayıt altına almaya çalışan; bunu yaparken bugüne, hatta geleceğe düşümünün kaygısı çeken, tam da bu nedenle -şartlar içinde- gerçekten güzel yapmaya çalışan sadece Kaleciklilik paydasında bir araya gelmiş samimi bir ekibin çıkardığı bir dergi.

Hanhana, Kalecik bağlamında düne dair basit ama doğru sorular sorarken; bunun cevaplarını sadece yazar ekibinin hafızalarında değil,  mümbit toprakları karış karış gezerek, araştırarak arayan bir dergi.

Nereden geldiğimizin, ait olduğumuz bize kimliğimizi veren kadim kültürlerimizin toprak boyutunda izlerini süren bir  çalışma.

Dergicilikte ilk sayı çok önemlidir. İlk sayı, hem görsellik, hem içerik olarak arz-ı endam ettiğiniz; kamuoyu, hedef kitleniz, paydaşlarınız ile ilk buluştuğunuz sayıdır. İyi bir hazırlık döneminiz olması gerekir. Hanhana, bu bağlamda eksikliklerine rağmen başarılı.

Hanhana, Kalecik’in yakın geçmişini, yani düne dair yukarıda sıraladığımız soruların cevabını  yazar ekibi ve hala yaşayan en yaşlı kişilerle yapılan röportajlarla antropolojik ve sosyolojik olarak sahnelemeye çalışırken , orta yaş üstü okuruna nostaljik, duygusal anlar  yaşatıyor.

İmtiyaz sahipliğini Kalecikliler Derneğinin, Yazı İşleri Müdürlüğünü Mimar Seyit Yurttaş’ın  yaptığı derginin yayın kurulunda  geçmişinde araştırma, şiir, denme kitapları, köşe yazıları yazmış Yusuf İpekli, Muzaffer Şahin,  Zeki Toprak . Volkan Üçkaya gibi insanlar var; ama duyduğum o ki Hanhana’nın en büyük sermayesi ekip olması, takım ruhu ile çalışabilmesi.

Dergi ismini  Hititlerin Hattuşaş, Gordiyon kuşağında kurduğu sınırları Kalecik içinde kalan keşfedildiği halde çıkarılmayı bekleyen tarihi kent Hanhana’dan alıyor.

Kendisi de bir Kalecikli olan D. Mehmet Doğan’ın Kalecik Karasına nazire yaparak yazdığı başyazıdan başka ilk sayıda, yayın kurulunun neredeyse tamamının  Kalecik’e dair  bir yazısı var. Bu yazıların tamamını derginin  ana omurgasında bir yere oturtup anlamlandırabiliyorsun, biri hariç: Doç. Dr. Ahmet Tamkoç’un GDO başlıklı yazısı.

İlk sayıdan anlaşılıyor ki, her sayıda Kalecik’in tarihi değerleri, ananeleri, uygarlıklar boyu yaşam biçimleri, tarihi ve yaşayan tanınmış şahsiyetleri, köylerden bir ikisinin olabildiğince kapsamlı tanıtımı  yer alacak.

Derginin kapak mizanpajına Kalecik Kalesini giriş resmi yakışmış. Yazıların redaktesi bu tür dergilerde her zaman görünen eksikliği utandırırcasına neredeyse kusursuz. Bununla birlikte derginin sayfa-sütun, resimlerin baskı-büyüklük düzenine yeniden el atılması gerektiğini düşünüyorum.

Yayın kurulunun iyi bir hazırlıkla bu işe  asıldığı derginin her hali ile belli. Bunun yanında başta Kalecik Kaymakamlığı ve Belediye olmak üzere ilgili kamu, özel kurum, derneklerdeki kaynaklarında harekete geçirilerek kapsamlı olarak hazırlanacak ana dosyalar  Kalecik için çok faydalı olacak, gündem oluşturup  belki Kalecik’în geleceğini değiştirecektir .

Hanhana, Pursaklar merkezli Kalecikliler Derneğinin şimdiye kadar ortaya koyduğu en anlamlı, en kayda değer proje olmuş. Tebrik ediyor,  gelişerek kesintisiz devam etmesi temennisinde bulunuyoruz.

Çubuk’ta da ara ara gördüğüm ama hiçbiri  devam etmeyen bu tür kültürel çalışmalara kesinlikle ihtiyaç var. Bunun için başta ÇUDEF olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının bağımsız olarak ilgili kurumları da yanına alarak, bu tür güzel çalışmaları süreklilik bilinci ile başlatmaları şüphesiz anlamlı olacaktır.

 

Bu yazı toplam 1904 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.