Tarık Sezai Karatepe
Güzel şeyler var, Evet de!
Güzel şeyler var, “Evet” de!
An gelir, koşarsın sandığa. Bir vesiledir, statükodan kurtulmaya. Önünü arkasını araştırmazsın. Kim çıkarmış, niye çıkarmış?
Sen, Şerri Hayra Tebdil Eden’e havale et! Karışma gerisine! Güzel şeyler var, “Evet” de! Her okul, özürlüler basamağına kavuşacak. Eli ayağı olmayan rahat edecek.
Eğitim hür olacak. Sabah sabah dikilmeyecek çocuk, boşu boşuna. Anlamsız nakaratlar savurmayacak. Yalı kazığı misali beklemeyecek idareci. 7’sindekini fişlemeyecek, “Senin dudakların kıpırdamadı, törenden sonra odama gel!’ demeyecek.
Devlet halk için olacak, halk devlet için asla! Servis yapacak devlet. Hesap verecek. Kırmızı halılar kalkacak, ürkütmeyecek kimseyi.
İşkenceden sıyrılacak, zulme uğrayan kadın. Hak arayacak, “Köle değilim!” diyecek. Haykıracak: “Evlilik bir sosyal sözleşmedir, mal takası değil!”
Çocuklar hapse girmeyecek. Krom bardakta içmeyecek çayını. Maltada hizaya dizilmeyecek. Volta atmayacak, daracık avluda. Yusufcukları mapus damında değil, bayırlarda, çayırlarda sevecek.
Bayram namazına gidecek, özgürce. Uçurtmasını vurmayacak, keleş mermisi. Dost ateşinde toprağa girmeyecek, çoban Dilan.
İç hukuk yolları tükenmeyecek. Lahey’de aramayacak hakkını, köyü yakılan Liceli, evi yıkılan Rizeli. Ferhat, Şemdinli’ye gidecek. Aday olacak belki de.
“Sizi Jitem’den kurtaran, fail-i meçhulleri aydınlatan, kitabevi basan ‘İyi çocukları(!)’ deşifre eden benim. Önce paşazede, sonra bakanzede, nihayet HSYK’zedeyim, kısaca. Külfeti ben çektim, nimeti beraber paylaşalım!
Alemlerin Efendisi’nin: ‘Cihadın en efdali zalim sultanın yüzüne karşı hakkı söylemektir!’ buyruğuna uydum. Prangalardan kurtardım ruhumu! İki ateş arasındaydınız, parçaları birleştirdim sadece. Bir de ne göreyim, kirli bir savaşmış tablodaki!” diyecek.
Diyarbakır ses verecek: “Eğer 12 Eylül olmayaydı illegaliteye sapmazdım, şahidim Çin işkencesi. Tavşana kaç, tazıya tut, dendi yıllarca.
Zalim, un şeker yağ istedi. Vermesem canımdan bir parça gidecekti dağlara. Versem ceberrut, postal sesiyle dayanırdı, kapıya. İki arada, bir derede kaldık, yılarca.”
Bir sağdan, bir soldan tombala çekilerek idama giden fidanlar, uykularını bölecek çelik kafanın. Evet’ler boynuna dolanacak, kement olacak amatör ressamın(!)
Her devrim önce kendi çocuklarını yermiş, doğru.”Vatan mı dedin, millet mi sayıkladın, Sakarya da ister misin? Promosyon niyetine!” alayıyla darağacına çekilen 16’sındaki adam, bir anda 18’ine girmişti, yafta boynuna asılsın diye!
Denk düşsün niyetine sol’dan partnere de aynı akıbet hazırlandı. ‘Önce kullan, sonra yok et, son kullanma tarihi gelince!’ uygulandı. Kaldırır mı bunu yürek!
…………………………..
Eksik mi, eksik.
Maaş, standart olmamalı. Çalışan sayısınca farklı olmalı, maaş. Antalya’daki çalışanın maaşıyla Ardahan’dakinin bir olmamalı. Çocuk sayısınca farklı olmalı.
Çalışan, giderlerini ibraz edip o kadar maaş almalı. Ne eksik, ne fazla. Kiracı ile ev sahibinin, köylü ile kentlinin ayrı olmalı.
‘Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul’ olmamalı.
13 Eylül’de önce bunun da adımını atmalı. Tüm izleri silinmeli zorba nizamın. Grev bir imtiyaz değil, hak olmalı. Başa kakmamalı, maaşı. Ömür gidiyor, bir meslekte. Unutmamalı.
Özel hayat izlenmemeli. Vahiy’den ders almalı. Düşünce şiddete yönelmemişse, serbest kalmalı.
Genel Af’tan söz açan, önce kendisi için istemeli, af’fı. Tunceli’de başka, Kocaeli’de başka konuşmamalı. Niyeti sahih ise, ayağa kaldırmalı, Ankara’yı. ‘Geciken adalet, zulümdür.’ Kapılara değil, kalplere yazılmalı.
“Emanetinizi koruyamadık! İzm’lerin çöplüğüne çevirdik ülkeyi. Gelin birlikte affadelim, birbirimizi. Bayram’a, sabıka kaydı olmayan bir Türkiye ile uyanmalı.
Bizim kanunlarımız yüzünden icra dayandı kapınıza. Sormadık size, ‘Siftahınız var mı?’ diye. Avukat masrafını sardık, boynunuza.
Sizin yerinize girelim hapse. Ya da affedelim aynı anda. Alacağı mı var, devletin? Devlettir, affeder, yolun açık olsun.” demeli.
Anayasa Mahkemesi’nde denge kuruluyor. HSYK, YARSAV… haddi aştı. İnce ayar çekiliyor. Dairelerden oluşacak, AYM. Tek başına bu bile yeter, “Evet” demeye.
Muhalefet cıngar çıkaracak. Yeni değil, bu. “Dedeni İnönü astı, Dersim’i kana boyadı!” desen, çiçek bırakacak nerdeyse, Milli Şef’in kabrine.
Küfrün mantığı bu. Evlatlarını piramitlere kurban veren, peşinden de Firavun’a secde eden müşrik tavrı, ne de olsa! Aldırma!
Sen, “Evet”i zorla, yeter ki. Yeni bir gün doğacak, ülkemin sabahına. Yol kazasına uğrama sakın. Darbecisini koruyan bir halk olma, dünyanın gözünde.
İzah edemezsin, unutma!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.