Murat UÇAR
Gıybet ve İftara nedir bilir misin?
Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin;
yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir.
(Müslim, Birr 70. Ayrıca bakınız.
Ebû Dâvûd, Edep 35; Tirmîzi, Birr 23)
İstiâze: اَعُوذُ بِالّٰه مِنَ الشَّيْطَانِالرَّج۪يمِ
Kovulmuş şeytanın şerrinden
Allâh'a sığınırım.
Besmele: بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ
اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًاۜ
اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخ۪يهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُۜ
وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَح۪يمٌ
Gıybet: Kuran'ı Kerim'de ölü kardeşinin etini
yemek gibi değerlendirmiştir.
Ey iman edenler! Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın.
Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten
hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!
O halde Allah'tan korkun.
Allah’a karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir,
çok merhamet edendir.
(Hucurât Süresi, 12. Âyet Cüz: 26)
Oku, öğren, yaşa, anlat, iftira atma ve
İftirâyı yayma.
Gıybet ve iftirâ ne kadar vebal gerektiren bir davranış ise, duyulan her haberi araştırmadan doğru kabul etmek, bilerek ya da farkında olmadan iftirânın yayılmasına sebebiyet vermek de dini ve ahlaki bakımdan aynı derecede sorumluluk gerektiren
bir davranıştır.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizi şöyle uyarmaktadır: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.
(İsrâ, 17/36. (ayrıca)
(Nîsa, 135. Ayet)
Gerçek bilgi ve kanıta değil,
tahmine dayalı hüküm.(Zan)
"Zandan sakınınız. Çünkü zan (yersiz itham)
sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı öğünüp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları!
Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun...
(Müslim, "Birr",30)
İnsanların gizliliklerini araştırmak.
(Tecessüs)
İnsanları arkalarından çekiştirmek.
(Gıybet)
Gıybet edene âfiyet olsun
ölünün etini yedin demeliyiz...
Bir kimsenin gıyabında, arkasından hoşuna gitmeyeceği bilinen bir şeyini konuşmak,
başkalarına aktarmak gıybettir.
İslâm ahlâkçılarına göre ayıptır,
dîne göre günahtır. Câiz değildir.
Peygamber efendimize, “Birisinin arkasından söylediklerimiz doğru ise, onda bu kötü nitelik varsa yine de yasak olan gıybet gerçekleşir mi?” diye soranlar şu cevabı almışlardır: Söylediğiniz onda varsa gıybet etmiş olursunuz, yoksa yaptığınız iftira olur”(Müslim, Birr, 70)
Şu hadis de bu kötü huylar ve alışkanlıklarla ilgilidir: Zanna kapılmaktan sakınınız,
Zan en fazla asılsız olabilen haber ve bilgi türüdür.
Kulak kabartmayınız, gizlilikleri araştırmayınız, başkalarını kıskanmayınız, öfkenize kapılmayınız, birbirinize sırtınızı dönmeyiniz. Ey Allah’ın kulları!
Kardeş olunuz” (Müslim, “Birr”, 28).
Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 96
Göz; Allâh'ın kudret ve
sanatını görmek içindir.. Eşin, dostun ayıplarını
haramlarını görmek için değildir.
Gördüklerimiz duyduklarımız
bize emânettir. Gördüysen duyduysan dedi kodu yapma: Sus
Görmediysen iftirâ atma: Sus
Gıybetçi: Gıybet eder,
Salih amellerini başkasına
kaptırır. Gıybetin yapılmasıda,
Dinlenmeside Haram'dır.
Gıybet etmek leş yemekten
daha kötüdür.(İ. Hibban ve Ahmed)
Gıybet ve Kovuculuk kişinin
îmânını zayıflatarak yok eder. Gıybet edenin duâsı kabul
olmaz.
Beş Şey Oruç ve Abdest'te hayır bırakmaz:
Yalan. Gıybet. Söz taşıma,
Şehvetle harama bakmak. Yalan yere yemin etmek.(
Deylemi)
Gıybet yapmayan Allah'ın
güvencesindedir. (İbn-i Hüzeyfe)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَاٍ
فَتَبَيَّنُٓوااَنْ تُص۪يبُوا قَوْمًا بِجَهَالَة
فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِم۪ينَ
Ey iman edenler! Eğer bir
fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın.Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersinizde sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurât Sûresi, 6. Âyet)
اِنَّ الَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ بِالْاِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْۜ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْۜ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْاِثْمِۚ وَالَّذ۪ي تَوَلّٰى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
O ağır iftirayı uyduranlar,
sizin içinizden bir guruptur.
Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır.
onlardan her biri için,
işledikleri günahın cezası
vardır. içlerinden (elebaşılık ederek)
O günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır. (Nur Sûresi, 11. Âyet Cüz: 18)
لَّوْلَآ إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ ٱلْمُؤْمِنُونَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا۟ هَٰذَآ إِفْكٌ مُّبِينٌ
Bu iftirâyı işittiginiz zaman,
Îman eden erkek ve kadınlar, kendi din kardeşleri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu apaçık bir iftirâdır" deselerdi yâ! (Nur Sûresi, 12. Âyet Cüz: 18)
Onlar iftirâcılar bu
iddialarına dair dört şahit getirselerdi yâ!
Madem ki şahit getirmediler; İşte onlar Allah yanında
yalancıların ta kendileridir. (Nûr Süresi, 13. Ayet Cüz: 18)
Eğer size dünya ve ahirette
Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız
bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu! (Nur Süresi, 14. Ayet Cüz: 18)
إِذْ تَلَقَّوْنَهُۥ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُم مَّا لَيْسَ لَكُم بِهِۦ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُۥ هَيِّنًا وَهُوَ عِندَ ٱللَّهِ عَظِيمٌ
Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor;
hakkında hiçbir
bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş
sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır. (Nûr Süresi, 15. Ayet Cüz: 18)
وَلَوْلَٓا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَٓا اَنْ نَتَكَلَّمَ بِهٰذَاۗسُبْحَانَكَ هٰذَا بُهْتَانٌ عَظ۪يمٌ
Bu iftirâyı işittiğiniz vakit,
böyle sözleri ağzımıza
almamız bize yakışmaz. seni
eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım! Bu, çok büyük bir iftiradır” deseydiniz ya!
(Nûr Süresi, 16. Âyet Cüz: 18)
Eğer inanıyorsanız, bu gibi
şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size
öğüt veriyor. (Nur Sûresi, 17. Âyet Cüz: 18)
Allah, size âyetleri
açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nur Sûresi, 18. Ayet Cüz: 18)
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
İnananlar arasında
hayâsızlığın yayılmasını arzu
eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nur Suresi, 19. Âyet Cüz: 18)
Allah'ın lütfu ve rahmeti
sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok
merhametli olmasaydı, haliniz nice olurdu?
(Nur Sûresi 20. Ayet Cüz: 18)
Bana dokunmayan yılan bin yıl
yaşasın diyerek yaşattığınız yılanların bir
sonraki hedefi siz olursunuz. (Fatih Sultan Mehmet)
İnsanlar arasında bozgunculuk ve kötülük sokmaktan sakının! Çünkü böyle hareket, dîni yok eder.
(Ebu Dâvûd, "Edeb", 50)
Ara bozuculuk yapan, Yaptığı iyiliği başa kakan ve
Cimri olan kimse Cennete giremez.
(Tirmizî, Birr, 41)
Ara bozmak için laf getiren kimse Cennet'e giremez.
(Buharî, "Edeb" 50; Müslim, "Îman" 45)
Söz taşıyanlar Cezâlarını
çekmeden ya da affedilmedikçe. cennete
giremezler. (Müslim, Îman, 168; Tirmîzi, Birr, 79)
"Tesbih Taşı, Laf Taşıma"
Ben Tesbih Taşırım
Ama Laf Taşımam
Sana söz getiren, Senden söz
götürür. Uyanık ol. ağzına mazeme verme dikkat et. Benim günahım bana yetiyor,
Başkasının dedikodusunu bana
yapma. günahına beni ortak etme.
"Dedi kodu yapanı susturan
şehit sevabı alır" (Hadis-Şerif)
Göz herşeyi görürde kendini
görmez Kuyruk acısı olan öyle
insanlar var ki Kendi gözünde ki merteği
görmez. Başkasının gözündeki çöpü
görür. Öküzün altında buzağı arar.
Kendini düzeltmeyen. Kendi hatasını görmeyen,
Kendini hesâba çekmeyen
Kendini sütten çıkmış akkaşık
zanneden. Hep başkasında hata kusur gören insan olgunlaşmamış kemâle ermemiş insan demektir. Böyle insanlar çocuk gibidir olgunlaşamazlar.
İyi insan olmaya çalışın. Âdil olun, merhâmetli olun. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkasına yapmayın.
Hüsnü Zan?
Kesin hüküm bulunmayan bir
şeyi iyiye yorumlamak, iyiyede kötüyede yorumlanacak bir işe, güzel yönünden bakmak
demektir.
Bunun zıddı ise Suizan olup ?
kesin hüküm bulunmayan bir
şeyi kötüye yorumlamak, her şeye menfi yönden
bakmaktır Kötü düşünce, şüphe pisliktir Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Suizan etmeyin. Suizan,
yanlış karar vermeye sebep
olur.
İnsanların gizli şeylerini
araştırmayın, kusurlarını görmeyin,
münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin.
Müslüman Müslümanın
kardeşidir, Ona zulmetmez, yardım eder.
Onu, kendinden aşağı görmez.
(Buhârî, Müslim) (Müslim, Birr, 28)
Zan ile, başkasının kötü
olduğunu kabul eden, Onu gıybet eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir.
bu da, Helâkına sebep olur.
"Beyin okumak, Başkalarının
yapmadığını düşünmediğini düşünmek ve söylemek zan'dır. zanda günahtır.
Bülbül güle,
Karga çöplüğe
götürür.
Anne - Babalar dikkat edin dedi kodu yapmayın,
Başkaları aleyhinde konuşmayın ki çocuklar kötüyü örnek alıp dedikoducu, yalancı ve iftiracı olmasınlar. Güler yüzlü, her şeyin iyi tarafını gören davranışlar sergileyen ki, çocuklar karamsar huylar edinmesinler. sahip olamayacakları şeylere özendirmeyin ki somurtkan, umutsuz olmasınlar.
sevmedikleri başaramadıkları işlere de zorlamayın ki kendilerini beceriksiz, faydasız görüp güvenlerini kaybetmesinler. Huzur, muhabbet, bereket, ahlâk, eğitim, sevgi saygı ibadet, duâ
Her şey ailede başlar.
Ağaç yaşken eğilir.
Eğitmediğin insan senin değildir.
Sana düşman olur.
Geleceğin anne babası çocuklar ve gençlerdir.
Her çocuk birer gelecek ve umuttur.
Hoca terbiyesi almamış,
Aile terbiyesi almamış insanı eğitemezsin"
Allah, evlerinizi sizin için bir sükûnet yeri kıldı.
(Nahl, 16/80. Âyet)
Hümeze Sûresi Anlamı;
1-2. İnsanları arkadan
çekiştirip küçük düşüren, (el, kaş ve göz işaretleriyle) alaycı davranışta bulunan her kişinin vay haline O ki malı toplayıp durmadan sayar. 3. (O,) malının kendisini (
dünyada) ebedî bırakacağını (
şöhretin servetle olacağını) zanneder.(Ahirette hesabı unutur, serveti için her türlü yolu meşru görür. 4. Hayır! Andolsun ki o, (madde perest olduğu için hakaretle
fırlatılıp) Hutame’ye
atılacaktır. 5. Bilir misin Hutame nedir?
6-7. (O,) (acısı) tâ yüreklere işleyecek,
Allah’ın
tutuşturulmuş (asla sönmez) ateşidir.
8-9. Onlar uzatılmış sütunlar
içinde (bağlı) oldukları
halde, o (ateşin kapısı) onların üzerine kapatılmış (olacak)tır.
(Bu Sürede Malına güvenen ve
Gıybet eden kınanmıştır.)
(Mal sâhibi, Mülk sahibi hani bunun ilk sâhibi Malda yalan mülk'te yalan var birazda sen oyalan. Malına, makamına, etrâfındaki çevresine güvenen insanlar aldanmıştır.
Allah'a güvenmemiz lâzım.
İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bir kimse, fısıldaşan iki kişinin arasına onların izni olmadan giremez.
İki kişi konuşurken izinsiz
aralarına girme, kulak verip onları dinleme. (Ebû Nuaym Hilye (8/198)
(Sunenu'l-İsfahani (2309)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
Üç kişi olduğunuz zaman içinizden ikisi,
üçüncünüzü katmadan aralarında fisıldaşmasın.
Zîra böyle bir hareket onu üzer.
(Ebu Nuaym Hilye (4/107)
Sunenu'l-İsfahani (2310)
Müslüman kardeşinin
ayıplarını araştırmayın. Çünkü her kim müslüman
kardeşinin ayıplarını araştırırsa Allah'u Teâlâ da onun ayıbını tâkip eder,
İnceden inceye soruşturur; Öyle ki,
evinin içinde bile olsa onu rezil rüsva eder.
(Tirmîzi, Birr, 83)
Her duyduğunu söylemesi
kişiye yalan olarak yeter. (Ebû Dâvud, Edep, 80)
Kötülükler kolay ve çabuk yayılır.
Hayatta 3 şeyi yapma
1- Tek taraflı birini dinleyip yarğısız infaz yapma.
2- Her duyduğunu doğru kabul etme
3- Büyük konuşma kimseyi kınama.
Mazlumun âhını alma.
İnsan, küs olduğu, kıskandığı ve çekmediği insanı yerden yere vurur ama kim ne yaparsa kendine yapar.
Çoğu insan başkalarının
Hatâsını görüp kendi hatasını görmemezlikten gelir.
Bu
tutum nefis muhâsebesini yapmada önemli bir engeldir. Halbuki yüce Allah.
Nefislerinizi temize
çıkarmayınız, Çünkü O, kötülükten sakınanı
daha iyi bilir.(Necm Sûresi, 12. Ayet)
Kendini tanımayan insan,
Başkasını tanıyamaz.
Kendisine saygısı olmayanın
başkasına saygısı olmaz.
Kendi hatalarını, düzeltme
cesâreti olmayan insanlar başkalarının hatalarını
eleştirerek Huzur bulmaya çalışıyorlar...!
Olgun insan hata kusur örter
Câhil insan hata kusur arar.
İnsanların ayıplarıyla meşgul
olan, Kendi ayıplarını görmez.
(Hz Ali r.a)
İnsanlar kendi işlediği
kocamân günahları çuvala basar, senin küçücük yanlışını
duvara asar.
Başkalarını düzeltmek için
önce kendinizi düzeltiniz. (Hz Ömer r.a)
Başkalarının yanlışları ve kötülükleriyle
uğraşarak ruhunu karartma düzeltilmesi gereken tek insan kendinsin.
Hatâlarımı ve kusurlarımı
düzeltenden Allâh razı olsun.(Hz Ömer r.a)
Hatalarımı başkalarına değil,
Bana söyle Çünkü onları düzeltecek olan başkaları değil, Benim.
Yanlış yaptığımızda bizi
uyarmazsanız sizde, Uyardığınız halde sizi dinlenmezsek bizde hayır yoktur...(Hz Ömer)
Rabbim kulak verenlerden
eylesin.
Memnuniyetini Eşine Dostuna,
Hatamı Kulağıma Söyle.
En sevdiğim kişi, Bana ayıp
ve kusurlarımı haber verendir.
(Suyûti Târihu'l Hulafâ, s. 130)
Herkes çok alıngan,
Nâpalım
doğruları Âhirette mi söyleyelim?
Hayatta çok şey yaşarsın,
Acısı tatlısı ile ama bir şey
kaldıramazsın. Haklı olduğun halde,
haksızlığa
Bu zamanın en büyük hilesi,
İnsanları haklıyken haksız
duruma düşürmek.
Kendimizi sütten çıkmış
akkaşık zannetmiyelim.
İnsanlara dikkat et. teenni
ile yaklaş Öyle insanlar varki dışı dost
içi düşman. Olmuş düşman,
Allah etsin pişman.
Eski düşmandan adama dost olmaz.
Düşmanla karşılaşmayı aslâ istemeyin,
ancak karşılaştığınızda da sabırlı olun!
(Buhâri, Cihad, 156)
Sizin en kötünüz, temiz insanlara kusur bulan ve dostlar arasına ayrılık düşüren kimselerdir.
(Hz Ali r.a)
Kim bir müslümanın kusurunu örterse,
Allah da Kıyamet günü onun kusurunu örter.
(İbn Mâce, "Hudûd" 5)
(Müslim Birr, 1/72)
Merhamet eden, Merhâmet bulur.
Merhamet etmeyene merhamet
olunmaz. Kusurları bağışlamayan kimse
kendiside bağışlanmaz, Affetmeyen kişi affolunmaz,
Günahlardan korunmaya
çalışmayan kimse de korunup takvâya erdirilmez!
(Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, Dımaşk, 2001, s. 415, no: 371)
Allah'ın affına merhâmetine
mazhar olmak istiyorsak önce kendimiz sosyal hayatta
bize yanlış yapanları affedeceğiz. İntikam
almayacağız. Affedici olmak ne güzel şey.
Birbirinize buğz etmeyin,
Birbirinize haset etmeyin,
Birbirinize arka çevirmeyin;
ey Allah’ın kulları, kardeş olun.
Bir müslümana, üç günden fazla
(din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz."
(Buhârî, “Edeb”, 57, 62)
Hasetten sakının çünkü ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi, haset de iyi amelleri yer bitirir.
(Ebû Dâvud, Edeb, 52)
Dünyada en huzursuz kimse,
gönlünde haset ve kin tutandır.
(İmam-ı Şâfi)
Sevmek rahmâni, Kin ise
şeytâni. Din ile kin bir arada olmaz.
Bir insanın kusuru varsa
söylemek lazım. İçinden kin tutmamak lazım...
Dargınlık Haram.
Bir müslümanın bir Müslüman'a
Üç günden fazla küs durması
Haramdır.H-Ş O insanı öldürmek kadar
günahtır. Arkadaşını affet.
Affettiğini hatırlatma ve Hatırlama.
(Şeyh Şamil)
Peygamberimiz toplumda Duâ
yapacağı zaman, aranızda küs olan varmı diye sorardı? Çünkü haram işlenen yerde
duâlar kabul olmaz.
Her insanla aramızda problem olabilir önemli olan problemleri konuşarak çözebilmektir...
Küsmek darılmak için
bahâneler aramak yerine, Sevmek sevilmek için çâreler arayın.
En büyük ibâdet sevebilmektir.
(Yunus Emre)
Sevgisiz insandan dünya
korkar. İnsanları incitmeyin. Çünkü
onları birgün incitmek için bile bulamaya
bilirsiniz Râbbim hiçbir gönlün kırılma
sebebi eyleme beni.
Şu fâni dünyada düşmanını
değil, Dostunu çoğalt.
Gerçek düşman olarak şeytanı
bil. Başka kimseye düşmanlıkta
bulunma. Allahu Teala'nın rızka kefil
olduğunu bil. Allah'ın sende olan hakkı ile meşgul ol.
Bağışla yücel, Kin tutma
alçal. Allah rızası için
kırgınlıklara küskünlüklere son verelim; Birbirimize, Selâm verelim. Helâlleşelim. Hediyeleşelim. Hediye kalpteki
duygu ve kötü düşünceleri yok eder.
Zararın neresinden dönersek
kârdır.
İki düşman arasında öyle
konuş ki, Barıştıkları zaman
utanmayasın.(Sâdi)
İnsanların arasını düzeltmek için iyilik maksadıyla söz taşıyan veye iyilik maksadıyla (yalan) söyleyen, yalancı değildir."(Buhârî, "Sulh", 2)
Mü'minler ancak kardeştirler.
Öyleyse kardeşlerinizin
arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten
sakının ki size merhamet edilsin. (Hucurat Süresi, 10. Âyet)
Allah’a ve Resûl’üne itaat
edin ve birbirinizle çekişmeyin. sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfâl Süresi, 46.! Âyet)
Bir insanı sevmiyorsan o insana sevmediğini belli etme. Sevmediğini anlarsa sana düşman olur toplumda fitne çıkarır. Düşmanını değil,
dostunu çoğalt.
Dost uyur, Düşman uyumaz.
(Akşemsettin Hz)
Ey îman edenler! Bir topluluk
bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden
daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları
alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Birbirinizi karalamayın,
Birbirinizi kötü lakaplarla
çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne
kötü bir namdır!
Kim de Tövbe etmezse,
İşte onlar zâlimlerin ta
kendileridir. (Hucurât Sûresi, 11. Âyet Cüz: 26)
Bir kötülüğün karşılığı ona
denk bir davranıştır, ama kim bağışlar düzeltme yolunu tutarsa Onun mükâfâtını Allah verir. Hiç şüphe yok ki, O haksızlık
edenleri sevmez.(Şûrâ Sûresi, 42/40)
Nereden gelirse gelsin ve
kime yönelik olursa olsun şiddetin, zulmün her çeşidi kötüdür ve Allah, zalimleri asla sevmez.
(Âl-i İmrân, 3/57)
Kötünün sonu kötü olur.
Aklını başına topla. Kendine gel.
Müslüman kardeşine çamur atma.
Kendini bataklıkta bulursun
Sonra helak olursun.
اَعُوذُ بِالّٰه مِنَالشَّيْطَانِالرَّج۪يمِ
بِسْمِ اللهِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
قَالَتْ اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِالرَّحْمٰنِ مِنْكَ اِنْ كُنْتَ تَقِيًّا
Senden Allah'a sığınırım.
Eğer Allah'tan çekinen (
korkan) biri isen bana kötülük etme.
(Meryem Sûresi, 18. Âyet)
Hediyeleşin ki içinizdeki kin gitsin.
birbirinize sevginiz artsın
ve aranızdaki düşmanlık yok olup gitsin.
(Muvatta, "Hüsnü'l-Huluk", 4)
Hediyeleşmek sünnettir.
Gönülleri kaynaştıran salih
bir amel: Hediyeleşmek
peygamberimiz, hediyeleşin
buyurarak Hediyeleşmenin kalpteki kötü duyguları kötü
düşünceleri gidereceğini bildirmiştir. Küçük de olsa verilen hediyeyi hakir görmemeyi öğütlemiştir.
(Tirmîzi Velâ ve Hibe, 6)
Hediye vermek için özel
günleri beklemeye gerek yoktur.
"Çam sakızı çoban armağanı"
Az veren candan, çok veren maldan" gibi atasözlerimiz
hediyenin maddi değerinden ziyade mânevi değerinin önemli olduğunu ifade eder. Din kardeşimize gösterdiğimiz
bir tebessüm, bir güzel söz dahi hediye olabilir. Bu bilinçle, ailede,
arkadaşlar, komşular, ve akrabalar arasında yapılan
hediyeleşmeler birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştıracak birer vâsıtadır.
Allah'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevâzu ile yürüyen kimselerdir. Câhiller onlara laf attıkları zaman,
"selâm! der geçerler.
(Furkan Sûresi, 63. Ayet Cüz: 19)
(ayrıca bakınız: Furkan, 72. Âyet)
خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ
Sen af yolunu tut, iyiliği
emret, Câhillerden yüz çevir.
(Â'râf Sûresi, 199. Âyet Cüz: 9)
فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْجَٰهِلِينَ
Sakın Câhillerden Olma.
(En'am, 35. Âyet Cüz: 7)
قَالَ اَعُوذُ بِاللّٰهِ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ
Kendini bilmez cahillerden
olmaktan Allah’a sığınırım.
(Bakara Sûresi, 67. Âyet Cüz: 1)
Günün Reçetesi
Her zaman şükredin
Hayatınız daha da kötü
olabilir. Asla kin beslemeyin,
Size yanlış yapanı Allâha
havâle edin. Herkesin adâleti şaşar da Allah'ın adâleti şaşmaz..
Ben Hakkımı Allâh'a Emânet ettim.
Hak Edene Helal Olsun.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.