Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

En Az Dört Karakola İhtiyaç Var

İlçede en az 4 karakola ihtiyaç var. Polis sayısı da yetersiz.. 

İlçede sadece Emniyet Müdürlüğü binası var, hiç karakol yok. İlçeye karakol takviyesi yapılmazsa zamanla asayiş ve güvenlik zafiyeti ortaya çıkacaktır. 

İlçemiz 23 Temmuz 2014 tarihi itibariyle Metropol İlçe oldu. Son 10 yılda ilçe nüfusu dengesiz bir şekilde ve hızla arttı. Buna paralel olarak sosyo-ekonomik yönden zayıf ailelerin ilçeye göçü neticesinde de; ahlaki, manevi, sosyal ve kültürel değerler hızla dejenere olmaya başladı. Bu nedenle de madde kullanımı ve satışı hızla artmaya başladı. Buna paralel olarak da ilçe merkezinde günlük münferit olayların yanı sıra, birkaç kişinin karıştığı toplu olaylar meydana gelmektedir. Sadece bir ekiple de bu olaylar ne zamana kadar önlenir? 

Üstelik haftada üç gün özellikle Cuma, cumartesi ev Pazar günlerinde sokak ve cadde üzerinde yapılan düğünlerde işin çabası... Bu düğünlerde ilçede tam bir güvenlik zafiyeti yaşanıyor. Bu düğünlerde, sokak veya cadde tamamen veya kısmen trafiğe kapatılıyor. Allah vermesin buralarda acil bir hasta olsa ambulansa nasıl bindirilecek? Yine düğünlerin vazgeçilmezler adetlerimiz, geleneklerimiz var. Bunlardan bir türlü vazgeçemedik. Neredeyse hemen her düğünde; Müzik sesi sonuna kadar aşıldığı gibi, düğün magandaları havai fişekler, kuru sıkı veya zaman zaman hakiki tabanca ve hatta bazen de pompalı tabancalarla etrafa rastgele ateş ediyorlar. Oysa bu konuda düğün sahiplerine bir emniyet tarafından tutanak imzalattırılır. Ama nedense formaliteden öteye geçmiyor. 

Neden silah atıyorsunuz? denildiğinde de , “Düğün sahibini onere ediyoruz” diyorlarmış. Onore öyle olmaz. Şayet düğün sahibini onore etmek istiyorsanız o mermiye verdiğiniz parayı düğün sahibine verin de öyle onore edin... 

Bildik görüntüleri sünnet düğünlerinde de görmek mümkün.. Üstelik bunlarda da aynı hareketler küçük çocuklar tarafından yapılıyor. Düzenlenen konvoylarda çocuklar yarı bellerine kadar aracın pencerelerinden ve tavanından sarkıyorlar. 

Şimdilerde asker uğurlama törenleri başladı. Gençler düzenledikleri konvoylarla altlarında araba, araçları çok hızlı sürüyorlar. Üstelik arkadaşları da yarı bellerine kadar aracın pencerelerden bazılarının da tavanlarından sarkıyor, ellerinde bayrak askere giden arkadaşlarına tezahürat yapıyorlar. Bazen de rastgele silah atıyorlar. Allah vermesin bir kaza yapsalar, yahut bir kaza kurşunu ile bir başkasına zarar verseler, halleri nice olur? Askere böyle mi gidilir? 


Üstelik bu olayların olduğu anlarda nedense, sabahtan akşama sürücülerin korkulu rüyası trafik ekiplerini görmek adeta imkânsız gibi.. Neden acaba? 

Yukarıdaki nedenlerle vatandaşlar şu sıcak Yaz günlerinde korkudan balkonlarına ve pencerelerine çıkamıyorlar... 

Kimsenin kimseye saygısı kalmamış... Oysa Kendimize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi, başkalarına yapmamalıyız. 

Sonuçta nüfusu 100 bine yaklaşan ilçenin asayiş ve güvenliğini 5-6 personelle sağlamaya çalışan sivil ekip, özellikle hemen her gün birkaç olayın yaşandığı ilçede olaylara aynı anda nasıl yetişecek, nasıl müdahale edecek, nasıl başarılı olacak ve bu yoğun tempoya ne kadar süre dayanacak? 
İlçe Emniyet Müdürü İsmail Karataş, “Polis Her Zaman vatandaşla El Ele, Bir ve Beraber Olmalı” 
İlçe Emniyet Müdürü İsmail Karataş zaman zaman yaptığı açıklamalarda, “polis her zaman vatandaşla el ele, bir ve beraberdir. Polis tek başına güvenlik olarak, kolluk gücü olarak halkın içinde olmalıdır. Tabii ki halk da polise yardımcı olmalıdır. Yoksa polis tek başına bir şey ifade etmez. 
Halk ne zaman polisin, güvenlik güçlerinin yanındaysa yapılan hizmetler o zaman karşılığını bulmuş demektir. Sizlerin burada olması da bunun en büyük göstergesidir. Halkı her zaman yanımızda görmekten mutluluk duyuyoruz.'' şeklinde beyanatlar vermektedir. 
Polisin Görevi Huzur ve Güven Ortamını Sağlamaktır 

Toplumlarda devletin en önemli görevlerinden bir tanesi huzur ve güveni sağlamak, Kamu düzenini tesis etmektir. Bu noktada polise çok büyük görevler düşüyor. 

Kamu düzeninin tesis edilmesi bir yanda diğer tarafta hak ve özgürlüklerinde bu noktada korunması ciddi bir kılıç sırtı diyebileceğimiz dengeyi sağlamak zorunda olduğunu polislere vermektedir. 

Özellikle son yıllarda gerek ülkemizde gerek Dünya'da yaşanan olaylarda bu sıkıntıyı gözlemliyoruz. Fakat bu noktada Türk Emniyet Teşkilatı kendisini sürekli yenileyerek, eğiterek gerekse yeni alınan personelin eğitim seviyesinin yüksekliğiyle personel, araç ve gereçleriyle kendisini donatarak vatandaşlarımıza daha yakışır hizmet verebilme çabası içerisinde olmalıdır. En büyük gücü halktan alması gerekiyor. 

Çubuk Emniyet Müdürlüğü'nde Polis Sayısı Yetersiz… 

İçişleri eski Bakanı Beşir Atalay, bakanlığı döneminde ilçemizdeki SGK'nın açılışını yaptıktan sonra, gazetecilerin ilçedeki polis teşkilatı ile ilgili bir sorusu üzerine, polis sayısının yetersiz olduğunu belirterek, bu sayının arttırılması için yeni çalışmaları olduğunu söylemişti. 

İhtiyacın giderilmesi için polis okullarından mezun olanların yanında üniversite mezunlarının da polis olarak kuruma alındığını belirten Atalay, ''Her 250 kişiye bir polis düşmesi gerekiyor. Ancak Türkiye sayı olarak standartların altında. Yakında üniversite mezunlarından 10 bin polis daha alacağız. Böyle böyle sayıyı arttıracağız'' demişti. (13.03.2009) 

Ne yazıktır ki, o zamandan bu yana İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki polis sayısında hiçbir artış olmadı. Ama nüfusumuz artmaya devam etti, Hem de dengesiz bir şekilde.. 

İlçemizde sadece yeni bir Emniyet Müdürlüğü binası var. Bu kurum her türlü imkânsızlıklara rağmen yaklaşık 110 polis ve birkaç araçla ilçe merkezinde görevini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. 

Oysa ilçemizin yüzölçümü 1362. Km2. ve oldukça büyük bir alana yayılmış durumda.. Üstelik 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle İlçemiz 7 merkez ve 77 köyden mahalle olmak üzere toplam 84 mahalleden ibarettir. Bu nedenle yeni mahalle olan yerleşim yerlerinin de zamanla asayiş ve güvenliği de söz konusu olacağından belirli mahallelere de karakollar kurulması gerekecektir. Örneğin Yukarı Çavundur, Akkuzulu, Kışlacık, Camili, Ovacık mahalleleri bunlardan birkaçı olabilir. 

Oysa akşamları “Teksas” filmlerini aratmayan görüntüler ilçemizde hızla artış göstermektedir. Bunlara müdahale için sadece tek bir sivil ekip ve 5-6 personel yeterli midir? Asayiş ve güvenlik yönünden Çubuk nereye koşuyor? Bu konuda bir an önce önlem alınması gerekir. 

Konuyla ilgili olarak siyasilerin, özellikle İktidar Partisi İlçe Teşkilatı'nın konuyla ilgili olarak; Gerek Emniyet Genel Müdürlüğü, gerek İçişleri Bakanlığı ve hatta gerekirse Başbakanlık nezdinde gerekli girişimlerde bulunarak ilçedeki karakol ve polis sayısının artırılması konusunda girişimlerde bulunması gerekir. Bu ilçenin asayişi ve güvenliği için son derece önemli bir konudur. 

Oysa İlçemizden daha az nüfusu ve daha az yüzölçümü olan il ve ilçelerde daha çok karakol ve daha çok polis var. 

Polis Sayımız AB Standartlarının Çok Altında... 
AB ülkelerinde 200-250 kişiye bir polis düşerken, Türkiye'de 400 kişiye bir polis düşüyor. Buradan hareketle ilçe nüfusunun 83.000 olduğunu düşünürsek, ilçemizde en az 202 polis olması gerekir. 
İlçemizdeki polis sayısı Avrupa standartlarına göre, 202 ile 415 arasında olmalıdır. 
Çubuk'ta ise yaklaşık 110 polis var. Bu sayı Türkiye şartlarının çok altında .. Üstelik ilçenin yerleşimi büyük bir ova içerisine yayılmış durumda iken... 
İlçedeki 110 polisten 15 veya 20'sinin genel idari hizmetlerde görev yaptığını düşünürsek, geriye kalan personelle ilçenin asayiş ve güvenliğini nasıl sağlarsınız, ne zamana kadar başarı yüzde kaç olur, gerisini artık siz düşünün… 
Metropol İlçe olduğumuz 23 Temmuz 2004 tarihinden günümüze kadar ilçemiz 27 vilayetten yaklaşık 30 bin göç almıştır. Yerleşenlerin çoğunun da ekonomik-sosyal ve kültürel durumları pek de iç acıcı değildir. Bu nedenle de O' yıldan beri madde satışlarında, buna paralel olarak madde içicilerinde ve hırsızlık olaylarında gözle görülür bir artış vardır. Üstelik bu olaylar gitgide artıyor… 
Bu kadar az personele rağmen yine de İlçe Emniyetinin son günlerdeki başarısı inkâr edilemez bir gerçektir. Bu kadar personelle hem ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayacaksınız ve hem de hırsızları, esrar ve sigara kaçakçılarını yakalayacaksınız. Bu büyük bir özveri isteyen bir davranıştır. Ve takdire şayandır. 
İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün merkezde acilen en az 205 personele ve en az 3 karakola daha ihtiyacı var. Bu sorun giderilirse ilçenin asayiş ve güvenliğindeki sorunlar tamamen olmasa bile ortadan kalkar. Çünkü ilçenin daha fazla karakol ve personele ihtiyacı var. Çünkü geride 77 köyden mahalle daha var. Şüphesiz onların da asayiş ve güvenliğe ihtiyacı olacaktır. Metropol olmak kolay mı? 
İlçe Emniyet yetkilileri, “şu kadar personel, araç ve gerece ihtiyacımız var” diyemez. Bu sorunu ilçenin kanaat önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin ve özellikle de siyasilerinin tespit edip ilgili mercilere özellikle de İçişleri Bakanlığı'na iletmeleri gerekir. 
İlçede Polis Sayısı Artırılmalı... 
Emniyet yetkilileri, “halk polise yeterince yardımcı olmuyor. Oysa halkın desteği olursa emniyet güçlerinin olaya müdahalesindeki başarısı % 98 olur” demektedirler. Haksız da değiller. Herkes yurttaşlık görevini layıkıyla yerine getirip polise yardımcı olmalıdır. Batı toplumlarında halk, polisin gözü kulağıdır. 
Vatandaş, 'ALO 155 Polis İmdat Hattı'na ihbarda ya geç kalıyor veya “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek hiç itibar etmiyor. Bu da emniyet güçlerinin olaya anında müdahalesini geciktiriyor ya da önlemiş oluyor. 
İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve amirleri “personel, araç ve gereç ihtiyacımız yok veya biz elimizdeki imkânlarla da ilçenin asayiş ve güvenliğini sağlayabiliriz, yeter ki halk bize destek versin, doğru ve sağlam ihbarlarda bulunsun” diyebilirler. Bu büyük bir özveri ve iyi niyet gösterisidir. 
Ama gerçekler hiçte öyle değil… 
Personel, araç, gereç ve teçhizat noksanlığı, ister istemez güvenlik zafiyetini de zamanla beraberinde getirecektir. 
Emniyet, personel ve araç sayısı yeterli olmadığı için olaylara ancak öncelik sırasına göre müdahale edilebilir. İlçe Emniyet Müdürlüğü de eldeki imkanları en iyi şekilde kullanarak, halkın can ve mal güvenliğini korumaya çalışıyor? Peki ne zamana ve nereye kadar? 
Bunun başka bir çaresi ve alternatifi olamaz. Neticede polis de bir insan, bir robot değil. Onlar da bir gün yorulacaklar, yılgınlığa düşecekler ve hatta psikolojik bunalıma bile gireceklerdir. Vatandaş oturduğu yerden, “ne olacak canım, bu iş polisin işi, arasın bulsun, işi ne?” diyemez. 
Vatandaşların ve özellikle de olayların cereyan ettiği mekân ve bölgelerde oturan çevre sakinlerinin de duyarlı ve sorumluluk sahibi olmaları gerekir. 
Bu kadar imkânsızlığa rağmen İlçe emniyeti, ellerinde başka bir iş varsa, diğer olaylara en geç 10 dakika içerisinde müdahale edebiliyormuş, bu bile büyük bir başarıdır. 
Vatandaşın polisten güç alması ondan korkmaması, güvenmesi hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Polisimiz demokratik anlamda hoşgörülü, vatandaşa saygılı hizmet anlayışıyla görevine devam etmelidir. 
Karşılıklı güven esastır; Polis vatandaşa, vatandaşta polise güvenmelidir. 

Bu yazı toplam 3754 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum