Bundan önce kaleme aldığım DİNLER ARASI DİYALOG başlıklı yazım çok ilgi çekti, farklı değerlendirmeler ve yorumlar yapıldı. Dershane düzenlemesi ve diğer güncel siyasi olaylarla irtibatlı olarak, kimi okuyucular; diyaloğun samimi bir tebliğ ve hoşgörü hareketi olduğunu ifade ederken, diğer büyük bir bölümü ise bunun gayr-i Müslimlere özenti ve hatta onlarla kirli ittifak olduğunu, tehlikeli gelişmelere yol açacağını belirttiler.

Hatta bir okuyucum mektubunda şunları yazmıştı: Gülen cemaatine ait Güney Afrika’daki Türk Kolejinde okuyan ve Türkçe Olimpiyatlarından dönen 4 öğrencinin uçakta kendisine “Elhamdülillah Hıristiyanız” dedikten sonra, kolejdeki Türk hocalarımız bize: “Anneniz babanız,çevreniz hep Hıristiyan. İslam’ı yaşamakta zorlanırsınız.Siz zaten dinsiz değilsiniz ki, Hıristiyansınız. Müslüman olmanıza gerek yok. Siz sizin dininizi iyi yaşayın, biz de bizim dinimizi. Sonuçta hepimiz cennete gideceğiz…”derler. Mealindeki mektup dudak uçuklatacak cinstendi. Buna inanmak cidden zor ve belki de müteferrik bir hadise.

Ancak yılbaşının yaklaşması dolayısıyla Noel yortusunun, hediyeleşmeler, eğlenceler ve diğer çılgınlıkların ortaya çıktığı bu günlerde, konuyla bağlantılı olarak hoşgörü ve diyaloğun ne denli tehlikeli noktalara varabileceğini görüyoruz. Gayr-i Müslimlere özentiyle yakınlaşmak, onlara sevgi ve saygı göstermek, önlerinde eğilmek, tören ve bayramlarına katılarak dostluk sergilemek çok vahim sonuçlar doğurabilir.

Benzemek, özenmek ve taklid konuları üzerinde ciddiyetle durulması gereken çok önemli kavramlardır. Fikir ve inanç tarzı bakımından kafirleri beğenmek, özenmek ve onlara benzemek küfürdür. Gayr-i Müslimleri yüceltmek, sembollerini takınmak, dinlerine özenmek, onlara benzemeye çalışmak, âdet ve geleneklerine ayak uydurmak da aynen şirk ve küfürdür.

Hoşgörüyü esas alan İslam dini, kafirlere benzeme ve bilhassa onları taklid etme konusunda hiç müsamaha göstermez. Adam öldürmek, zina etmek, içki içmek gibi fiiller çok büyük günah olmasına rağmen küfür sayılmazken, ehl-i küfrü taklid etmek, sembollerini kuşanmak mutlak küfür sayılmıştır. O kadar ki, dinin direği olan namaz kılmak, güneşe tapanlara benzememek için, kerahet vakitlerinde haram kılınmıştır.

Hz.Peygamberimiz (s.a.v.): "Kim bir kavim'e benzerse, o onlardandır."buyurmuş, konuyu daha anlaşılır kılmak üzere başka bir Hadis'te şöyle buyurmuştur:"Bir kişi, başka bir kişinin ameline, yoluna ve âdetine râzı olursa, muhakkak ki o onlardandır."

Haris Bin Muaviye, Medine'ye Halife Hz.Ömer'in makamına geldiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçer:

         - Şam'da durum nasıl?

           - Allah'a hamdolsun,iyi,

           - İhtimal ki müşriklerle de oturup kalkıyorsunuzdur?

           - Hayır, ey müminlerin emîri.

           - Sizler,müşriklerle hemhal olursanız,bunu neticesinde çok sürmez onlarla beraber yemek yer ve içersiniz. Onlarla oturup kalkmadığınız müddetçe dâima hayır içinde olursunuz

İkinci Binin müceddidi, büyük mürşit ve mütesavvıf İmam-ı Rabbânî Hazretleri: "İki dini tasdik eden, şirk ehlinden sayılır. İslam hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye çalışan müşriktir. Halbuki küfürden, şirk kokusundan uzak durmak tevhittir." buyurur ve konuyla ilgili bir anekdot nakleder, şöyleki:

"Bir hasta ziyaretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Baktımki şiddetli zulmet içinde. Ne kadar dua ettiysem de zulmet üzerinden kalkmıyordu. Teveccühle bunun kendisinde saklı küfür sıfatından kaynaklı olduğu anlaşıldı. Bu ise küfür ehli ile dost geçinmesindendir ki, ancak cehennem azabı ile temizlenmesi mümkündür. Anladım ki onda zerre-iman mevcuttur. Onun bereketiyle cehennemde ebedî kalmayacaktur."