
Emrullah KILIÇ
Darwin Üzerinden Bir Hesaplaşma Denemesi
Darwin"e sansür tartışmaları aldı başını gitti. Tartışma her zamanki gibi başka alanlara çekildi, adeta sündürüldü.
Sonunda hayli ilginç bir yere gelindi.
Evrim teorisine inananlar; akılcı, bilimsel ve çağdaş insanlar; bilimi inkâr etmemekle birlikte evrim teorisinin bilimsel olmadığını düşünenler ise gerici, yobaz, çağı anlayamamış tipler olarak lanse edildi.
Bu yıl, İngiliz doğa bilimci Charles Darwin'in 200.doğum yıldönümü ve tartışmalı eseri Türlerin Kökeni kitabının yayımlanmasının 150. sene-i devriyesi dolayısıyla, UNESCO tarafından Darwin Yılı ilan edildi.
Ülkemizde bu tartışmanın alevlenmesine ise TÜBİTAK'ın yayını Bilim ve Teknik'in Mart sayısı neden oldu. Derginin kapağı önce Darwin yapılıyor ama sonradan 'Küresel İklim Değişikliği' konusuyla değiştiriliyor. Darwin sansür edildi iddiaları, ortalığı inletmeye başlayınca TÜBİTAK bir açıklama yapıyor aslında böyle değil editör hatası falan derken konu çoktan başka mecralara kaymış oldu.
21. yüzyılın tüm dünyada dine ve kutsala yeniden dönüşün yüzyılı olarak algılanmaya başlandığı bir dönemde yeniden kaba bilimci bir materyalist anlayışla Darwin"i gündemde tutmak manidar olsa gerek.
Darwin'in türlerin kökenine ilişkin varsayımları elbet dikkatle incelenmeye değer. Buradan insan ve evren daha iyi anlaşılabilecekse, bazı sorunlara çözüm bulunacaksa bundan faydalanılır. İslam asla buna mani olmaz.
Ancak Darwinzme göre, canlılık amaçlı bir 'yaratılış' ile değil, maddesel bir evrim süreci ile ortaya çıkmıştır.
Aslında bu düşünce Darwin"le ortaya çıkmış bir düşünce değildir. Kökeni İlkçağa kadar dayanır. Bu düşüncenin temel özelliği maddeyi mutlak varlık saymasıdır.
Burada şimdiye kadar yapıla gelen tartışmalara girmek, çala kalem bunu çürütmeye çalışmak gibi bir iş peşinde değiliz. Zaten, Allah'a iman ve yaratılış, bir iman işidir. Kimse de kâinatın, kendi kendine var olduğuna dair bir kanıt üretemez? Darwin"in maymundan insana geçiş süreci de tamamen bir teori ve faraziyedir.
Darwin ve evrim tartışmalarında dikkat çekilmesi gereken ve aslında tartışmalarının gölgesinde kalan başka bir boyutu var.
Darwin, insanların daha ilkel canlılardan evrimleştiğini, dahası bu evrim içinde bazı ırkların diğerlerinden daha ileri gittiğini ileri sürmekledir.
Darwin'in güçlü olan hayatta kalır acımasızlığına dayanan ve gücü esas alan doğal seleksiyon teorisi, kıyasıya bir hayatta kalma mücadelesinden söz eder. Hayvanlar için geçerli olan kanunların insanlar için de geçerli olduğuna inanılmaya başlandığında ırklar ve milletler arasında çatışma ve savaşların baş göstermesi kaçınılmazdır.
19. yüzyıldaki bu teorilerin 20. yüzyılda yansımalarına baktığımızda gerçeği tüm çıplaklığı ile görürüz.
"Tarih doğanın kendi kendine oluşturacağı yeni bir ırksal hiyerarşi sonucunda eşi benzeri olmayan bir imparatorluk meydana getirecektir" sözünü dikkate aldığımızda Hitler"i ve onun büyük müttefiki Mussolini"yi daha iyi anlayabiliriz.
20. yüzyılın kanlı tarihini, Darwinzm ve ondan beslenen ırkçı ve gücü esas alan faşist ideolojisinden bağımsız düşünemeyiz.
Ayrıca, adaletin, erdemin, ahlakın yüceliğini yok sayıp, eğitimden siyasete hayatın her alanında gücü, paraya ve makama tahvil edenler ve güya kendilerince zayıf bulduklarını ezmeye çalışanlar hangi ideolojiden olduklarına iyi bakmalıdırlar.
Bu tiplere Darwin"e lanet okumak yerine aynaya bakmalarını tavsiye etmeli,
Kendimize de gerçekte gücümüzü nerden almalıyız? Aslında güç kimde ve ne de diye sorabilmeli;
Meseleye de dedelerimiz goril değildi esprisinden öte bir algıyla bakabilmeliyiz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
hocam kendisini maymun sanan birisi varsa buna diyecek birsey yok tipine baksanıza adam dogru söylüyor
Yanıtla (0) (0)İşin garip olanı birileri maymunu ata olarak kabul etmekte bırılerıde kabul etemmektedir.Maymunu ata kabul etmek tabıkı ınsanların hur ıradesinde olmalı isteyen edebilmeli isteeyn etmemeli.
Yanıtla (0) (0)İşin inanç boyutundan bakarsak kimsenin kudsiyetini kimsenin küçümsemeye hakkı yoktur.Kimi ateşe tapar, kimi yıldıza, kimi ineğe kimide allaha tapar.Kimsenin inancı kimseye üstün değildir herkesin inancı kendinedir.Bazı inançlara göre yaratılış Adem peygamberden başlamış diyorsa biirileri buna yanlış diyemez.Müslümanlar nasıl ineüe öküze,yıldıza tapana saygı gösteriyorsa birileride insan neslinin Ademden geldiğine neden karşı çıkar anlalamk mümkün diil tabiki.Müslüman olmayanlardan ziyade Türkiyede yaşayam islam düşmanları inançsızlardan daha çok maymunlarının atası olduüunu kabul etmekteler.Darwib bile bu tezinin islam inancını baltalamak için ortaya attığını kendi bile söylemi ama maymun torunları şu çağda bile hala bunu anlayamıilardır.İllada dedem maymun diye inat etmekteler.Bence insan ata olarak kimi neyi kabul ediyorsa fazla üstüne gitmedmek lazım.Dedem ister maymun desin ister köpek desin ister öküz desin kimeneki ama dimi
Darwin, güçlü olanın hayatta kaldığını söylemez. Gücü araya kattığınız zaman iş çok farklı yerlere gider. Darwin şunu söyler. "Çevresine en iyi uyum sağlayan" hayatta kalır, diğerleri elenir. Güçlü olan hayatta kalır diye bir söz geçmez. Dikkat ediniz ki bu ikisi çok farklıdır.
Yanıtla (0) (0)Bırakın onlar meydana getirdikleri sahte dünyalarında,sahte inançlarıyla başbaşa kalsınlar.İster maddesel anlamda atalarının goril olduğunu kabul etsinler ister düşünce ve yaşantı bazında goril gibi düşünüp yaşadıklarını...Yüce Mevla nice saf gönüllü bilim adamlarına hidayet nasip etmiştir.Nasibi olmayan, her ağzı olan konuşuyor...Sizin de dediğiniz gibi önemli olan hidayete ermiş kimseler olarak düşündüğümüz kendimizi, aynaya baktığımızda nasıl gördüğümüzdür.
Yanıtla (0) (0)