GÖRÜNEN KÖY...                                     

Çubuk Şehir Stadı hala atıl durumda bekletiliyor. Neyi bekliyorlarsa...

Çubukspor ve U-13-15-16-19 genç takımları iç saha maçlarını Esenboğa Mahallesi Stadı’nda, dış saha maçlarını ise Ankara ilçelerinde yapıyor. 

Çubuk Şehir Stadının Gençlik Hizmetleri İlçe Spor Müdürlüğü önündeki kapısından girenler karşılarında dev bir tabela görürler. Tabela da:

“T:C. Gençlik ve Spor Bakanlığı

Bu tesis SPOR TOTO Teşkilat Başkanlığı katkılarıyla yaptırılmıştır.” yazıyor.

Peki Stad yaptırıldı ise, Çubukspor maçlarını neden burada yapmıyor? Kimi kandırıyorlar?

Oysa Stat da yapılan bir şey yok. Çölleşmiş bir şekilde duruyor. Bazı yetkililere göre yapılmadan önce böyle yazılması gerekiyormuş!.. (Tabela ile olacaksa o zaman gerçekleşmesini istediğimiz her şey için tabela yaptıralım ve herkesin görebileceği bir yerlere asalım. Buda yeni bir moda herhalde...)

Stat en kısa zamanda yapılacakmış... Hem de sentetik çim olarak. Çim saha yapılırsa bakımı çok zor olurmuş...

Oysa 1970 ve 1980’li yıllarda rahmetli Adil Gülebakan, o stadın bakımını tek başına yapar, çimlerini, biçer ve sular ve hafta sonu maç yapmaya uygun hale getirirdi.

Şimdiki yetkililer işin kolayına kaçarak maliyeti daha yüksek olan sentetik saha yapmak istiyorlar.

Oysa sentetik sahalar futbol oynamaya uygun değildir. Çim sahaya nazaran sakatlanmak daha kolaydır. Üstelik bu sahalarda çim sahada gösterdiğiniz eforun üç katını harcamak zorunda bırakılırsınız. Profesyonel takımlar maç sahalarını neden çim yaptırıyor dersiniz? Üstelik konunun uzmanları sentetik çimin 15 çeşidinin olduğunu söylüyorlar.  

Çubuk Şehir Stadı bir zamanlar Türkiye’nin en doğal statlarından biri idi

Çubukspor ‘bir zamanlar kartal’dı. Kulüpteki bir odası madalyalarla dolu... Şimdi o başarılar tarihin tozlu sayfalarında kaldı.

Hey gidi günler hey... 1970-1980’’ li yıllarda Türkiye’de Eskişehir Atatürk Stadı’ndan sonra en doğal çim sahası olan Stat şimdi çölleşmiş durumda. Stat çölleşmiş durumda. Hem de atıl olarak bekletiliyor.

Çubukspor antrenmanlarını burada yapıyor. Zaman zaman da ilçedeki eski sporcular ve bazı gençler burada top oynuyorlar, birtakım vatandaşlar da burada yürüyüş yapıyorlar.

Çubuk Şehir Stadı’ndaki antrenman sahası şimdilerde atıl durumda.. Burası doğal çim örtüsüyle kaplı.. Eskiden 19 Mayıs Stadı’na buradan çim götürülür, çabuk deforme olan kale içleri bu çimle kaplanırdı.

Bu alana ufak bir tesviye ile enine üç yeşil saha yapılıp, şimdilik çocuklar için maç sahası yapılabilir. Ama hangi zihniyet yapacak?

Çocuklar imkânsızlıklar yüzünden, şimdilerde halı sahalara gidiyorlar. Çünkü başka alternatifleri yok.

Halı sahalar sorunlu; Sporcular burada çim sahaya nazaran en az üç kat efor sarf ediyorlar. Üstelik bu sahalarda sakatlanmak ve kalp krizi geçirmek daha kolay...

Stadın durumda içler acısı bir vaziyette iken belediye yetkilileri, “Mangala Kursu ile uğraştılar. Bu kursa kaç çocuk gitti? Yaklaşık 30 öğrenci. Bu da güzel bir şey.. Ama devede kulak..

Oysa bu yeşil sahalar yapılırsa bütün çocuklar burada spor yapar.  

İlçe futbol takımlarımız şimdilerde antrenmanlarını Esenboğa Mahallesi’nde, maçlarını Akyurt ve Ankara’nin diğer ilçelerinin statlarında yapmak zorundalar.

Oysa 1970’ li yılların ‘Efsane Çubukspor’u bu stat da başarıdan başarıya koşmuş, 1972-1973 ve 1973-1974 sezonlarında hiç yenilmeden üst üste iki sezon“Namaglup Şampiyon” olmuştu. Ülkemizde bu rekoru egale eden takım henüz yok ve çıkmadı...

Üstelik o yılların flaş takımlarından; Ankaragücü, Gençlerbirliği, Ankara Demirspor, Hacettepe gibi lig futbol takımları antrenmanlarını burada yaparlardı. Hatta antrenman maçlarını da çoğu kez Çubukspor’la yaparlardı.

O yıllarda Çubukspor’un maçlarına seyirciler uzun araç konvoylarıyla giderdi. O yıllarda Çubukspor’un seyircisi 1. Lig de top koşturan Ankaragücü ve Gençlerbirliği seyircisinden bile fazla idi. Antrenmanlarına bile en az 500 kişi gelirdi.

Çubukspor’un 19 Mayıs Stadı’nın dış sahalarındaki maçlarında; 19 Mayıs Stadı’ndaki Ankaragücü ve Gençlerbirliği maçlarına girenler üst tribünden Çubukspor maçlarını seyrederlerdi.

Hatta Çubukspor’un maçlarında seyirci çok olduğu için maçlarımız kapalı Ankaragücü Stadı’na verilmişti. 

Çubuk Şehir Stadı’nda oynanan maç saatlerinde Çarşı’da kimse kalmaz, kahveler boşalır, insanlar At çayır’ına akın ederdi. Hatta annelerimiz ve bacılarımız bile gelirdi.

Çubukspor başarılarını Sadullah Acele döneminde yaşamıştır.

Sadullah, 1974-1975 sezonunda 1. Lig takımlarından Boluspor’a transfer olmuş, sırasıyla Göztepe, Beşiktaş, Göztepe takımlarında forma giymiş. Göztepe de oynadığı dönemde Milli Takım teknik Direktörü Sabri Kiraz tarafından A Milli Takım’a çağırılmıştı.

Çubukspor 1985-1986 sezonunda 3. Lig’e çıktı... 2001-2002 sezonuna kadar 4 kez Lig şampiyonluğunu 4 kez elinden kaçırdı, ikincilikle yetindi.

Fenerbahçe 1988-1989 sezonunda 103 golle şampiyon olduğunda Çubukspor Genç Takımı 114 golle Şampiyon olmuştu. Ama ne yazıktır ki o takımdaki sporculara  bile sahip çıkılmadı.

2001-2002 sezonunda Sadullah Acele’nin Teknik Direktörlüğü döneminde 3. Lig de Şampiyon olarak 2. Lig’e çıkmış, sezon ortası bilinmeyen bir nedenle Sadullah Acele’nin teknik direktörlüğüne son verilmiş, yeni teknik direktörle başarısız olan takım sezon sonunda da tekrar 3. Lig’e düşmüştür.

3. Lig’de inişli çıkışlı bir grafik çizen Çubukspor 3. Lig de küme düşme pozisyonuna düşünce Sadullah Acele tekrar can simidi olmuş, O’nun hocalığında Çubukspor küme düşmekten son anda kurtulmuştu.

Şimdilerde Sadullah bile unutuldu...Diyeceksiniz ki, “Kimler unutulmadı ki!..”

Sonraki dönemlerde Bal Lig’ine düşen Çubukspor şimdilerde Ankara Amatör 1. Küme de mücadele ediyor. Her seferinde play-off’a yükseliyor ama Bal Ligi’ne çıkmayı bile bir türlü beceremiyor. Neden dersiniz?

U Genç takımlarına ise sahip çıkılmıyor. Oysa başarılı olmak için alt yapıya dolaysıyla genç takımlara her zaman ihtiyaç. Çünkü başarı her zaman alt yapıyla mümkün olur.

***

Şehir Stadı ‘İş Merkezi’ olacaktı...

İlçedeki spor alanları oldukça fazla.. Ama değerlendirecek zihniyet yok.

İlçemizde spor ve kamp yapmak için çok arazi var.

İlçemizde spor kompleksi yapılabilecek araziler o kadar çok ki, belki de ülkemizde bu kadara arazi yok.

Örneğin: Kargın Çayırları, Ömercik Çayırları, Sünlü Çayırları, Gökçedere Çayırları, Esenboğa Çayırları, Yıldırım Elören Yaylası, Yıldırım Aydoğan Yaylası, Yıldırım Evci Yaylası, Kavak Dağ, Tek Çam, Uluağaç Yaylası gibi mekanlar hala bakir bir şekilde atıl olarak duruyor. Sahip çıkılmazsa onları da kaybedeceğiz.

Buralara çeşitli ve çok amaçlı spor tesisleri yapılabilir. Ama bu konuda ciddi bir çalışma yok.

Hatta olanları da kaybetmek üzereyiz.

Hatta bir ara Çubuk Şehir Stadı TOKİ’ye verilecekti. Yıkılıp yerine İş Merkezi yapılacaktı. Yalnız bir şartla, yeni bir stat yapılmadan yıkılmayacakmış. Duyunca çok üzüldüm. Bu stat tarihi bir stat, insanların burada hatıraları var.

Bu stadın olduğu yer “At Çayırı” olarak bilinir. Burası geçmişte tarihi güreşlere ve cirit oyunlarına mekân olan bir yerdir. İlçe halkının bir zamanlar harmana konduğu ve oyun oynadığı bir yerdir. İlçede hayvancılığın revaçta olduğu yıllarda vatandaşlar, ineklerini  çobana otlatması için burada teslim ederlerdi. Ayrıca sosyal ve kültürel imkânların olmadığı dönemlerde burası gençlerin spor ve sosyal faaliyet alanları idi.

Çubukspor bir zamanlar bu mekânda tarih yazmıştı. Burası aynı zamanda Çubuk’un oksijen deposudur. Stadın yıkılarak betonlaştırılması Çubuk için acı bir kayıptır. Duyumum İnşallah yanlıştır. Ayrıca iş merkezlerinin şehir merkezinin dışında yapılması ve hatta mevcut işyerlerinin dışarıya çıkarılması gerekir. Çünkü çağdaş kentlerde böyledir.

                    İlçede neden başarılı sporcular yetişmiyor?

İlçede sporun hemen her branşında yetenekli ve başarılı olabilecek gençlerimiz kendilerini ispatlama imkânı bulamamaktadır. İstanbul‘un taşında toprağında dünyaca ünlü sporcular yetişirken; yeşili, tertemiz havası (oksijeni bol) ve spor yapmaya elverişli arazisi bol olan ilçemizde neden başarılı sporcular yetişmiyor?

Son yıllarda Eskrim ve Taekvondo da büyük başarılar elde ediyoruz. Başarılardaki en büyük etken de, bu kulüplerin başındaki insanların bitmek tükenmek bilmeyen özverisidir...

Kişisel imkânları ve becerileri ile Ankara’daki spor kulüplerine giden gençlerimiz ise bir müddet sonra maddi ve manevi imkânsızlıklar nedeniyle bu etkinliklerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Çünkü herkes kendi derdinde ve o çocuklara sahip çıkılmıyor.

Yüz bine yaklaşan nüfusu ile İlçemizde spor yapacak alanlar ülke geneline göre daha çok olmasına rağmen; Çubuk Şehir Stadı, bir adet Kapalı Spor Salonu, sekizi özel olmak üzere 9 halı saha ve 3 basketbol sahası ile sınırlı kalmıştır.

Hâlbuki hemen her mahalleye, içinde; Basketbol, voleybol, çim ve halı sahaların yer aldığı spor kompleksleri yapılabilirdi. Bunları düşünen hiçbir zihniyet şimdiye kadar Çubuk’ta yönetime gelemedi veya getirilmedi. Bu gidişle de olmayacak gibi...

Belediye Başkanı da bir zamanlar sporcu idi ve O doğal Çubuk Şehir Stat da bir zamanlar top koşturmuştu. Ne zaman unuttu? Ama unutmadı, unutturdular... 

Madde bağımlıları hızla artıyor

Ey yetkililer ve etkililer sizler gençlere faydalı mekânlar yaratamazsanız, onlar da zararlı mekânlara koşarlar. Nitekim de şimdilerde maalesef öyle oluyor. Madde bağımlıları hızla artıyor. Buna engel olmak da kimsenin aklına gelmiyor...

 1999 yılında madde bağımlılarının (tinerci-balici) sayısı sadece 4 idi. Etkili ve yetkililerin olayı küçümsemeleri ve vurdumduymazlıkları bugün nereye geldiğimizi çarpıcı bir şekilde açıklamaktadır. Çünkü madde kullananların sayısı ülkemizde olduğu gibi ilçemizde de hızla artmaya başladı.

                                   İlçede Spor Turizmi’ne ağırlık verilmeli...

İlçede tarım, hayvancılık ve turizm bitirildikten sonra Başkan Dr. Tuncay Acehan, “İlçeyi tarım, hayvancılık ve turizm de cazibe merkezi yapacağız” diyor.

Ama ilçedeki doğal güzelliklere sahip çıkılır ve acele edilirse Spor Turizm’inde cazibe merkezi olabiliriz. 

Çubuk İlçesi’nde yapılamayan spor kompleksleri, spor tesisi ve kamp yerleri ülkenin hiçbir kesiminde yapılamaz. İlçenin bu doğal zenginliklerine sahip çıkılıp, değerlendirilmezse, yarın onları da birer birere kaybederiz. Tabiri caizse birileri oralar sahiplenir,  her şey de olduğu gibi Çubuklular da sap gibi ortada kalır.

İlçenin yaylalarında doğanın ekolojik yapısını bozmadan yapılacak spor kompleksleri ve spor tesisleri ilçeye ve dolaysıyla da ülkeye çok büyük ekonomik fayda sağlayacaktır. Bugün büyük takımlarımız Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kamp yapıyor ve ülkenin parası oralara oluk oluk akıyor. Bu paralar “Spor Turizmi” ile ilçemize aksa daha iyi olmaz mı?

Sağduyulu vatandaşlar, “Gençleri spordan, insanları seyirden soğuttuktan sonra ne gereği var stadın ve yeşilliklerin... Oraları da satın gitsin..” diyor.

Belediye’nin birinci görevi ‘Yaşanabilir Bir Çubuk İçin’, asli görevleri kusursuz ve eksiksiz yapmanın yanı sıra diğer bir görevi de geleceğin teminatı olan gençleri faydalı mekânlara yönlendirmek değil midir?

22 bin öğrenciden bir kısmı cafe ve parklarda vakit geçirirken, bir kısmı beton ve asfalt zeminde spor yapmaya çalışırken, bir kısmı da madde arkasında koşarken, Belediye’nin hala çok az bir öğrenci topluluğuna hitap eden etkinliklere yer vermesi ne ile izah edilebilir? 

11 yıl önce Metropol olmuş bir ilçede “Gençlik Merkezi” ve ‘Kültür Merkezi’nin olmayışını nasıl izah edebilirsiniz?

Belediye’nin ilk projesi işsizlik ve başıboşluktan sayıları giderek hızla artan madde bağımlısı gençlerin topluma kazandırılması ile ilgili olsa daha iyi olmaz mı idi?

Belediyenin asli bir görevi de, gençleri zararlı mekânlardan faydalı mekânlara yönlendirmektir. İlçede en az 30 bin genç (22 bini öğrenci) var iken, 30-80 kişiye yönelik projeler göz boyama, günü kurtarma ve formaliteden ibaret değil midir?

Üstelik hizmetler, 7’den 77’ye, herkese şamil olmalıdır.

Spor tesisi, spor kompleksi ve kamp yerleri için onlarca alana sahip olan ilçeyi bu hale getirenler eserinizle gurur duyuyorsunuzdur herhalde...

Çubuk Şehir Stadı’nı da bu hale getirenler utansın...

Geçtiğimiz yıllarda At Çayırı (Çubuk Şehir Stadı) ve diğer çayırlarda koşan gençlik sahipsizlik ve ilgisizlik yüzünden şimdilerde madde arkasından son sürat koşuyor,  hızla uçuruma yuvarlanıyor.

Tuzu kurular da bu senaryoyu sadece seyretmekle yetiniyorlar. “Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” zihniyeti ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama unutmasınlar ki, bu ilçede yaşadıkları müddetçe o yılan bir gün onları da sokar...

Vebal altındakiler utanıyorlar mı? Hiç sanmam...

Ey etkililer ve yetkililer; Unutmayınız ki, en büyük yatırım gençliğe yapılan yatırımdır...

Gençliğe yapılan yatırım geleceğimize yapılan yatırımdır. Bilinçli, vatanını, bayrağını bilen, özellikle bizim kutsal değerlerimizle yetişmiş gençler en büyük güvencemizdir. İstiyoruz ki, gençlerimiz bir yandan çağdaş medeniyetleri öğrenirken, diğer taraftan da dinini, diyanetini  öğrensin...

Gençliğine sahip çıkan geleceğine de ahip çıkar...