Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

“ÇÖP KENT” ÇUBUK....

GÖRÜNEN KÖY...                         

                                                       

İlçede köklü bir çözüm bulunamadığı için her yıl havaların ısınmasıyla birlikte çöplerin alınması da başlı başına bir sorun olmaya devam ediyor.  Hem de ne sorun, her tarafı çöp götürüyor. Hemen hemen her sokak ve caddede aynı çöp manzaralarını görmek mümkündür.

 

Çöp deyip geçmeyiniz. İçinde her türlü zararlı maddeyi (mikrobu) ihtiva eden çöpler Kuzey’in Parlayan Yıldızı” ve “Çağdaş ve Modern Çubuk” sloganlarıyla anılan ilçe de ilkel usullerle alınıyor.

 

Belediye Başkanı ve yönetim kadrosu, “gücümüz bu kadarına yetiyor” veya “Saldım çayıra Mevla’m kayıra...” diyerek bizim Temizlik İşleri Müdürlüğümüz var. Ötesini kendileri düşünsün lüksüne sahip değildir. Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün kadrosu tamam mı, bu konudaki planlamanız hazır mı, çalışanların ne gibi sorunları var? Bunları bilmek zorundasınız. Ayrıca onları bütün gücünüzle desteklemek ve arkasında durmak zorundasınız. Çünkü temizlik ve çöp konusu bir kentin hayati değerleridir ve bu yüzden çok önemlidir. Üstelik bir kentin olmazsa olmazlarıdır. Bu nedenle Temizlik İşleri Müdürlüğü çalışmalarında yalınız bırakılmamalı, tabiri caizse kaderine terk edilmemeli..

 

Gelişmiş Avrupa ve ABD ülkeleri yüzyıldır çöp toplamayı disiplin ve kontrol altına almış, vatandaşlarını bu konuda eğitmiş, bu nedenle de yanlış yapanı affetmiyor, cezalandırıyor iken; biz ise “oy” kaygısı uğruna çöp atmayı adeta teşvik ediyoruz.

 

Bizde de, cadde ve sokaklara izmarit, kâğıt, çöp, poşet v.b. maddeler atılmaması gerekirken, tam tersi bir uygulama var.

 

İlçe halkı belirli saatlerde değil, hemen her saatte çöplerini istedikleri her yere atabiliyor. Bu da ilçede çevre ve görüntü kirliliğine sebep oluyor.

 

İlçeyi Çöp Götürüyor. Belediye Seyrediyor...

 

Çubuk Belediyesi tarafından yaklaşık 10 yıldan beri uygulanan poşetli çöp toplama sistemi iflas etmiş durumda. Çünkü vatandaşın kullandığı poşetlerde belirli bir numune sistemi yok. Vatandaş şeffaf poşetlere çöpünü koyuyor. Çöp poşeti dayanaksız olduğu için daha evden veya apartmandan çıkmadan içindeki sıvı madde merdivenlerde akmaya başlıyor. Eski başkan Adem Tuğluca döneminde kalın poşetler kullanılıyordu. Hatta bir süre bu poşetler vatandaş alışsın diye ücretsiz dağıtılmıştı. Şimdilerde her çeşit poşet kullanılıyor.

 

Vatandaşlar cadde ve sokaklara normal çöp konteynırı sistemini isterken Belediye’nin bu isteğe kulak tıkaması ilçedeki çöp sorununun hat safhaya çıkmasına neden olmuştur.

 

Zaman zaman arayarak sıkıntılarını dile getiren vatandaşlar “Belediye poşet sistemi ile çöpünü topluyor. Ancak ilçede bu sistem yürümüyor. Poşetler de standart yok. Çoğu çok ince, şeffaf ve çabuk deliniyor” diyorlar.

 

Bu sistemin yürümediğini Başkan da görüyor ve biliyor. Ancak bu sistemde ısrar ediyor.  Bu ısrar üzerine olan Çubuk halkının parasına oluyor.

 

Çubuk Belediyesi’nin bütçesinden vatandaştan vergi olarak alınan her yıl milyonlarca lira çöp toplaması için özel bir şirkete veriliyor. Ancak şehir çöp içinde yüzüyor. Temizlik işçileri, var gücüyle ve sürekli olarak çalışıyor. Ama plansız ve programsız. 

 

Çubuk adeta kendi parası ile rezil oluyor.  Bu durumda ya Çubuk Belediye Başkanı’nın düşüncesinin değişmesi ya da (daha erken olmasına rağmen) Çubuk Belediye Başkanı’nın değişmesi gerekir” diyenler bile var. Bir de kanıtlanmış bir sözdür, her zaman, “Gelen gideni aratır” derler.  Bu yazgı ilçede değişmedi.

 

Çubuk’’ta başıboş köpek - kedi sorunu, otopark ve trafik sorununun hat safhada olduğunu da belirten vatandaşlar “Her yıl “Uluslar arası Turşu ve Kültür Festivali”  yapan Çubuk’un bu sorunlarını çözememiş olması büyük bir eksiklik. Kuzey’in Parlayan Yıldızı” ,  “Çağdaş ve Modern Çubuk’a yakışmıyor” diyorlar.

 

       Perşembe Pazarı’ nda Alış-Veriş Sağlıklı Değil...

Perşembe Pazarı’nda, Pazar esnafı stantların arasında bulunan kanalizasyonların ızgaralarının üzerini kötü görüntüyü kamufle etmek için kartonla örtüyor. Buna rağmen kötü görüntü devam ediyor. Kanalizasyonlar yüzeye kadar dolmuş durumda ve kötü koku saçıyor.

Perşembe Pazarı’ndaki stantlar arasında kanalizasyon mazgalları çöp ve pislikle dolmuş, esnaf çirkin görüntüyü kamufle etmek (gizlemek) için üzerlerine karton kapak örtüyor. Oysa bir gün öncesinden belediye yetkililerinin bu mazgalları kontrol edip temizlemesi ve Pazarı baştan aşağı tazyikli su ile yıkaması gerekir. Ama Belediye bir gün sonra Pazarı tazyikli su ile yıkıyor.

 

Yine Belediye geçtiğimiz günlerde Perşembe Pazarı’nda bulunan ve kendine ait “Umumi Tuvaleti” bir ara kapattı. Çevre esnafı ve vatandaşlar tuvalet ihtiyacını rastgele yerlere, ilkel usullerle yapmaya başladılar. Yine cumartesi, pazar günleri ilçeye az da olsa gelen turistler umumi tuvaletin kapalı olduğunu görünce şaşıp kalmışlar ve “turistik bir ilçede böyle bir uygulama olur mu? demişlerdi. 

 

Şimdilerde Belediye umumi tuvaleti açık bırakıyor ve tuvalete bir de sorumlu bulmuş. Ama tuvaletin tabanında parkeler kırık, tavanındaki lambalar ise yerinde değil ve aşağı doğru sarkmış durumda. Tuvalet sağlıklı değil.. Çevre esnafı, Pazar esnafı mecbur kaldıkları için tuvalete giriyorlarmış...

 

Kadınlar tuvaleti kapalı ama anahtarı karşıdaki bir işyeri sahibi kadında imiş, çevredeki işyerlerinde çalışan ve anahtarın kimde olduğunu bilen kadınlar, anahtarı kadından alarak tuvalet ihtiyaçlarını gideriyor ve anahtarı tekrara kadına teslim ediyorlarmış. Peki tuvaletin kapalı olduğunu gören yabancı kadınlar tuvalet ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar?Anahtarın bulunduğu bayanın cep telefonu numarası bir kağıda yazılıp tuvaletin kapısına yapıştırılırsa en azından bir kolaylık olur herhalde.. Bu nasıl bir ilkelliktir?  

 

Çöpler Çubuk Çayı’na Atılıyor

 

Çay kenarına stant ve çadır açanlar ile alış-veriş yapan vatandaşlar genel olarak ellerindeki atıkları Çay’a atıyor veya fırlatıyor. Diğer günler de ise Çay kenarından geçen vatandaş elindeki çöpü rahatlıkla ve hiç utanıp, sıkılmadan Çay’a atabiliyor. Belediye seyrediyor. Görevliler ise çevrede konu mankeni gibi geziyorlar.

 

Belediye yetkilileri kurtuluşu buldu. Nasıl mı? Metropol İlçe olmamız sayesinde.

Belediyenin eli kolu bağlıdır. Bu nedenle her sorunun çözümü için neredeyse Büyükşehir’den icazet alması gerekir. Gerçi şimdilerde daha yapılan iyi bir şey yok. Ama eskilerde yapılan her iyi hizmeti biz yaptık, beğenilmeyen hizmetleri ise Büyükşehir yaptı diyerek kendilerini temize çıkartıyorlardı. Önümüzdeki günlerde neler olacak? bekleyip göreceğiz

Arıtmanın Atıkları Çubuk Çayı’na Akıyor...

Arıtmanın atıkları Çubuk Çayı’na akıyor. Zaten uzun süredir akmayan Çay adeta çöp ve pis su göledini andırıyor ve buradan çevreye pis kokular yayılıyor. Çubuk İlçesi’nin adeta aynası olan Çubuk Çayı’nı b.k götürüyor. Belediye yetkileri seyrediyor. Hani “Çubuk Çayı” ıslah edilecekti?

 

Çubuk Çayı boylu boyunca çöplerle dolu..

 

Özellikle Atatürk Caddesi üzerindeki marketlerin önü çöpten geçilmiyor.

 

İnşaat atıkları ve molozlar Belediye’nin tabelalı uyarılarına rağmen hala gelişigüzel atılıyor. Bu tabelalar formaliteden öteye geçmiyor.

 

Moloz atanlar için geçtiğimiz dönemlerde çok yüksek cezai müeyyide uygulanması gündemde idi. Belediye bunu hayata geçiremedi.

 

Şimdi de güzelim turistik yerlerimize tabela ile ikazlar yapıldığı halde buraların çevrelerine hala moloz atılıyor. “Kabahatler Kanunu”na göre cezai müeyyideler de var. Ama bunu kimse takmıyor.

 

Kısacası Çubuk İlçesi “ÇÖP KENT” olma yolunda.. Belediye yetkilileri sadece seyrediyor. Ne iş yapıyor? Paramız yok diye ağlayıp, sızlanıyor... Peki, niye geldiniz, oturmaya mı? Oturun bakalım. Şunun şurasında ne kaldı ki?  4 yıl, 8 ay  26 gün kaldı. Bir şey kalmamış!!!

 

“Temizlik İmandandır”

 

“Temizlik İmandandır” Hadisi yanlış hatırlamıyorsam eski Başkan Süleyman Haksever döneminde “Çöp Toplama” araçlarının üzerine yazılmıştı.

 

Sonraları bu yazı ne hikmetse araçların üzerinden kaldırıldı. Şimdilerde ‘Sağlıklı Temiz bir Çubuk İçin Ele Ele” yazıyor. Evet, kâğıt üzerinde sadece böyle yazıyor. Ama Belediye yetkilileri dahil kimse bu söze riayet etmiyor.

 

Çağ atladık. Gerçi buna da itibar eden, uyan yok. Çünkü her şey oy’a odaklanmış durumda.. Belediye başkanları oy kaybederiz diye cezai uygulamalara başvuramıyor.

 

İlçede temizlik kurallarına hiç mi hiç riayet edilmiyor. Bu bir eğitim ve kültür meselesidir. İlçe halkı genel olarak her derste olduğu gibi, bu dersten de (0) almıştır.

 

Yukarıdaki nedenlerle:

 

  • Sağlıklı ve temiz çevre çalışmaları yapılmalı.

 

  • Çöp toplama ve temizlik konusunda hassas olunmalı, mümkünse her sokak ve cadde de göstermelik olarak değil, çöplerin ayrıştırılarak atılması özendirilmeli. Özellikle; kâğıt, şişe, meyve ve sebze atıkları için ayrı çöp toplama bidonları ve kutuları tahsis edilmeli ve sayıları artırılmalı. Hatta bu uygulamalar her ev ve apartmanda yapılmalı..

 

  • Çöplerin bizzat vatandaşlar tarafından çöp yerlerine değil belirlenen saatlerde direkt olarak çöp araçlarına atılması sağlanmalı. Bunun için mahalle sakinlerine çöp araçlarının hangi saat ve dakikada evlerinin önüne geleceği bildirilmeli, vatandaşların da o saatten önce evlerinin önünde hazır bulunarak çöplerini araca bizzat kendilerinin atmaları sağlanmalı.. Bu uygulamalar modern ve çağdaş bir kentte olması gereken uygulamalardır. Ama bu tür uygulamalar ilçedeki bir takım kendini bilmez, örümcek kafalının işine gelmiyor. Böyle bir uygulamayı çok lüks olarak görüyorlar. Çünkü pislik içinde yaşamaya alışmışlar, uygarlık ve medeniyet onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

 

  • Balkonlardan çöp atılmamalı, balkonlardan halı, yolluk, kilim ve sofra bezi çırpılmamalı, atanlar hakkında cezai müeyyide uygulanmalı.

 

  • İnsanlarımız hemen her gün cadde ve sokakta, parkta, araçta nerede olursa olsun elindeki sigaranın izmaritini yere atar, aracının küllüğünü ve elindeki poşeti, araç hareket halinde iken kelebek camını açarak havaya savurur, yediği herhangi bir şeyin poşetini, kabuğunu yere atar. Bunlara maalesef insan demek, ahlaki ve toplumsal kurallara uyan insanlara hakaret olur. Bu tür yaratıklara cezai müeyyide uygulanmalı.

 

  •  Koskoca adamlar bile camii çıkışında gak diyerek yere tükürürler. Zaman zaman camilerde düzenlenen mevlitlerden sonra kendilerine ikram edilen şeker, lokum ve çeşitli içeceklerin ambalaj ve plastik bardaklarını cami avlusuna ve rastgele yerlere atarlar. Sanki orası Allah’ın Evi değil de babalarının çiftliği.. Bu tür davranışta bulunanlar evlerinde de aynı davranışı sergiliyorlar mı ? Çok merak ediyorum. Yoksa onların çöpleri yere atma ve yerlere tükürme özgürlüğü mü var? Varsa bu özgürlüğü onlara kim verdi? Onlara neden kimse karışamıyor? İsterseniz bir karışın, başınıza neler geliyor.

Gerçek din adamlarını tenzih ederek anlatıyorum. Bir gün bir din görevlisine, “Hocam, vatandaş bağ, bahçe ve ahırda çalışıyor. Sonra da o elbise ile evine giremiyor. Çünkü eşi ve kızı o elbise ile eve girmesine izin vermiyor. Ama Allah’ın Evi camiye rahatlıkla girebiliyor. Yine birtakım vatandaşlarda camiden çıkarken gak diye yere tükürüyor. Bu nasıl iştir? Konuyla ilgili olarak hutbe de cemaate bir ikazda bulunsanız” dedim.

 

Hoca, “Sizler köşenizde yazarsanız daha iyi olur. Biz ikaz edersek müşterileri kaçırırız” dedi. Cemaate müşteri gözüyle bakan zihniyete bakın...

 

                                               Çekirdek Çitleme Kültürü

 

Yerlere çöp atan ve tükürenler önce uyarılmalı, uymayanlar hakkında cezai müeyyide uygulanmalı. Hatta direkt olarak para cezasına çarptırılmalı.. Çünkü birtakım insanlar bu uyarılara hala kulak tıkamakta ısrar ediyorlar.

 

Festivallerde kültürün sadece adı var. Bir de “Çekirdek Çitleme Kültürü”.. Hatta eski bir belediye başkanımız parklarda çekirdek kabuklarını toplamak için çekirdek makinesi bile aldırmıştı. Bir diğer başkanımız da, “Bırakın insanlar çekirdek çitlesinler, kabuğunu yerlere atsınlar önemli değil, temizlik işçilerimiz var, temizlerler” demişti.

 

Yeşil Çubuk Parkı’nda güvenlik yok. İnsanlar ancak gündüz gidebiliyor. Özellikle de tatile giren öğrenciler başka faydalı mekânlar olmadığı için, kameli yelerde günlerini geçiriyor. Oturdukları bankları çiziyor. Her kameli yenin yanında çöp kovaları olduğu halde yedikleri içtikleri şeylerin atıklarını yerlere atıyor ve kirletiyorlar. Yerleri neden kirlettikleri konusunda ikaz edildiklerinde ise, “Size ne, yere istediğimizi atarız. Siz de kim oluyorsunuz, karışamazsınız. Üstelik çöpçülerin işi ne, dünyanın parasını alıyorlar, temizlesinler” diyorlar ve hatta kendilerini ikaz eden sağduyulu vatandaşlara küfür ediyor ve hatta dövmeye bile kalkışıyorlarmış. Peki, bu çocuklar bu cesareti nereden ve kimden alıyorlar? Gençliğe okullarda böyle mi eğitim ve öğretim veriliyor? Gençler aile, okul ve çevre ortamında saygı, sevgi, sağduyu ve temizlik konusunda eğitilmeli.

 

 Zaman zaman tabii ki gündüzleri Parkı geziyorum. Aynı sahneleri bende fazlası ile görüyorum. Park’taki kameli yelerin çoğu başka yere götürülmüş, sadece oturma bankları kalmış. Kameli yelerin içindeki bankların çoğu yazılmış veya çizilmiş, her birinin önünde çöp bidonları olduğu halde kabuklu yemişler, poşetler, kesekağıtları, meşrubat kutuları ve pet şişeleri yerlere saçılmış durumda..

 

 Oysa Avrupa ve Amerika’da yere bir şey attığınızda dünyanın cezasını yersiniz. Ama bizde ‘oy kaygısı’ olduğu ve belediye başkanlarımızda her şeye oy penceresinden baktığı için bu tür davranışlara hiç ses çıkartamaz, hatta teşvik bile ederler.

 

Örneğin festivallerin birinde akşam çarşı İçi’nde geziyor ve ilginç fotoğraf kareleri çekiyordum. Yerler özellikle Atatürk Caddesi ve Atatürk Parkı çitlenen (işlenen) çekirdekler ve kabuklu yemişler yüzünden adeta bir samanlığı andırıyordu. O ara korumaları ile karşıdan gelen başkanla karşılaştım. Yerdeki çekirdek kabuklarını çektiğimi görünce, “ya abi ne olur, bunları da sorun yapmayın, temizlikçiler ne güne duruyor, süpürürler olur biter” demişti.

 

Bir ilçenin belediye başkanı böyle derse vatandaş ne der? Allah öyle toplumları ve o tür belediye başkanlarını ıslah etsin!..

 

“Herkes Evinin Önünü Temizlerse...”

 

Ve bir Çin atasözü vardır; “Herkes kendi kapısının önünü temizlerse şehirler tertemiz olur” şeklinde..

 

 Ama bizim insanlarımız bunu yanlış algılıyorlar ve yanlış uyguluyorlar.

 

Cadde ve sokaktaki kaldırımlar bizim özelimiz değil diyerek, bu kaldırımları temiz tutmayı öğrenemedik. Ve bunda da ısrar ediyoruz. Sürekli kirletiyoruz.

 

Eğer bir yerleşim yerinin cadde ve sokakları temiz değilse, insanlar yerlere tükürüyorsa burası asla medeniyetten nasibini almamış demektir.

 

Zaman zaman ellerine süpürge alıp evlerinin veya işyerlerinin önündeki kaldırımları süpüren insanlar görüyorum. Ev ve dükkânlarının önünü hiç ıslatmadan adeta tozu dumana katarak süpürürler. Bir iş yaptım zannederek ancak kendilerini kandırırlar. Onları temizlik yapıyor sanırsınız. Oysa bunların yaptığı temizlik değildir. Çünkü onlar sadece kendi ev ve işyerlerinin önündeki çöpleri cadde veya sokağa süpürürler. O çöpler de rüzgârla beraber, savrulur komşunun evinin veya işyerinin önüne gelir. Ya da dönüp-dolaşıp tekrar kendi evinin veya işyerinin önüne gelir. Oysa yapmaları gereken o çöpleri faraşla toplayıp kendi çöplerine atmalarıdır.

 

                        Kahvehanelerdeki Sigara Yasağının Kime Faydası Var?

 

Kahvehanelerde sigara içmek yasak. Kapalı mekanlarda sigara içenlere ve mekan sahibine   ceza kesiliyor. Kahvehane önünde ise sigara içmek serbest. Kahvehanede oyun oynayanlar arada bir sigara molası veriyor. Üçerli-dörderli gruplar halinde dışarı çıkıyor ve kahvehane önünde sigara içiyor, sonra tekrar içeri girerek oyunlarına devam ediyorlar. Kahvehane önleri sigara izmaritinden geçilmiyor. Kahvehane önünde sigara içenler hem içtikleri sigaraların izmaritlerini yere atıyorlar, kahvehane çevresi izmaritle doluyor. Üstelik kahvehane önünde sigara içenler oradan geçen ailelere ve özellikle küçük çocuklara kötü örnek oluyorlar. Böyle bir uygulamanın kime ne faydası olabilir?   

 

Oysa evvelki uygulamada vatandaşlar bu sigaraları kahvehane içinde içtiklerinde küllüğe atıyorlar, küllük dolunca da kahvehane sahibi küllükleri çöpe boşaltıyordu. Kahvehane sahibinin sigarayı kahvehanenin içine attırdığını hiç gördünüz mü? Kahvehanelerde sigara içmenin yasaklanması, daha fazla çevre ve görüntü kirliliğine sebep olmuştur. Kahvehaneye giden insanlar genel olarak sigara içenlerden oluştuğuna göre, kahvede sigara içmemek kime ne fayda sağlayacak?

 

Geçtiğimiz yıl İstanbul' da kapalı alanda sigara içen kişilere 83, yere izmarit atanlara 30, ihlal tespit edilen işletmelere 1.103 ile 5 bin 513 lira arasında ceza uygulanmış. Gerçi ilçemizde de kahvehane de sigara içenlere ve işletme sahibine cezai müeyyide uygulanıyor. Ama aynı kahvehane önünde sigara içip yere izmarit atana cezai müeyyide uygulanmıyor. Bu uygulama mantıksız bir uygulama ve aynı zamanda da tam bir çifte standart..

 

Medya da zaman zaman ;

 

“ Yere Tükürene, İzmarit Atana 30 lira Ceza”

 

...300 bin nüfuslu ilçeyi gezen 4 kişilik sivil ekip, yerlere tükürenlere, izmarit ve çöp atanları tespit edip 30 lira ceza kesiyor. ... Yere çöp, sigara izmariti atan ve tüküren kişilere “Kabahatler Kanunu” gereğince 30 lira para cezası uygulanıyor.”

 

XXXX

 

Yere İzmarit Atana Para Cezası

 

 “İzmarit, sigara paketi, kâğıdı yere atana 50 TL para cezası kesilecek.”

 

XXXX

 

Yere Çöp Atana Ceza Geliyor!

 

“Avrupa ülkelerinde yere çöp atmanın cezasının ağır para cezasını kapsadığını belirten Bursa Barosu avukatlarından İsmet Özcan, “ABD’de bırakın çöpü, sigara izmaritini yere atmanın bedeli 10 dolar - 1000 dolar civarında.”  Gibi haberlere sık sık rastlamak mümkündür.

 

Avrupa ve Amerika ülkelerinde yere ufacık bir izmarit ve çöp atın, bakın başınıza neler geliyor. Bu kıtalarda kurallar var ve herkes riayet ediyor. Bu nedenle de yerler pırıl pırıl ve tertemiz.

 

Geçtiğimiz günlerde Amerika’ya bir yakınını ziyarete giden bir vatandaşımız konuyla ilgili olarak yaşadığı olayı şöyle anlattı;  “Gittiğim kentin caddesinde yürürken canım sigara içmek istedi. Sigarayı içtim. Sıra sigarayı atmaya gelmişti. Fakat etrafta sigarayı söndürecek ne bir şey ve ne de çöp vardı. En sonunda sigarayı ayakkabımın topuğunun altına koyarak söndürdüm. Bu defa da izmariti atacak yer aradım. İzmariti atacak bir yer de bulamadım. Daha doğrusu her yer öylesine temiz ve pırıl pırıldı ki, izmariti yere atmaya kıyamadım. Sanki çevremdeki insanlarda benim sigara izmaritini nereye atacağıma kilitlenmiş, beni izliyorlardı. En sonunda söndürdüğüm izmariti cebime koydum. Eve geldiğimde de cebimdeki izmariti çıkartıp çöpe attım. Türkiye’de olsaydım. İstediğim yere ve hatta parmağımla fiske yaparak en uzak mesafeye atmaya çalışırdım. Almanya’ya giderken yanıma bir kutu (10 paket) sigara almıştım. Bir haftada ancak 2 paket sigara içebildim. Çünkü Amerika’da da her yerde sigara içemiyorsunuz, kurallara riayet etmek zorundasınız.”

 

İlginç bir olay değil mi? Bizde neden böyle değil?

 

Bizde de kurallar var, Kabahatler Kanunu’na göre müeyyide de var. Ama uygulanmıyor. Bu nedenle yolda gezerken gördüğünüz sahnelerden mideniz bulanıyor.

 

Üstelik birilerine göre onlar gavur, bizler ise Müslüman’ız !!! Acaba kim Müslüman?

 

Çöp konusunda kural yok, yasak ve ceza yok, böyle olunca uyan da yok.

 

         Yerler Mikrop Yuvası

 

Sıcakların artmasıyla birlikte çöpler de sorun olmaya başladı. Şimdilerde herkes çöpünü evinin önüne koyuyor. Hem de istediği saatte. Vatandaş evindeki bir iki poşet çöpe bile tahammül edemiyor. Çünkü çöpler havaların sıcak olması münasebetiyle koku yapıyor.

 

Çöp poşetlerinin çoğu çok şeffaf ve ince.. Çöpleri önce kedi, köpek, zaman zaman kargalar karıştırıyor. Sonra hurdacılar karıştırıyor. Çöp aracı gelince, bu kez de temizlik işçileri elleri ile atarken çöplerin suları yerlere akıyor. Buralar mikrop yuvası oluyor. Belediye ekipleri zaman zaman sokak ve caddelerde ilaçlama yapıyor. Ama bunlar da çare değil.. Çünkü Belediye yetkilileri bataklığı kurutmak varken, siz sivrisinekle mücadele ediyorsunuz.

 

Çöpler gelişigüzel alınanca her taraf mikrop yuvası oluyor. Sonra çocuklar burada oynuyor. Mikrop kapıyor. Haydi hastaneye.. Bu konuda ciddi vakalarla karşılaşan ve hatta çocukları ölümden dönen aileler var. Üstelik Belediye Başkanımız doktor, bunları çok iyi bilir.

 

Başkan ve belediye meclisi üyeleri hala “cicim ayları” yaşıyor. Bu nedenle henüz kolları sıvamadılar.

 

Ama bir sıvasınlar siz o zaman görün, nasıl çalışıyorlar!!!

 

                        Temizlik Kampanyaları Düzenlenmeli...

 

İlçede yaklaşık 65 okul var.

 

Belediye ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile  her yıl okullar açıldığında bir de okullar tatile girerken temizlik kampanyaları düzenlenmeli..

 

Okullardaki ‘Temizlik Kolları’  çevre temizliği konusunda hassas olmalı..

 

İlçe Müftülüğü; camilerde yapılan vaaz ve hutbelerde temizlik konularına ağırlık vermeli..Çünkü Yüce İslam Dini’nde, “ TEMİZLİK İMANDANDIR ”

 

Temizlik kampanyalarına ilçede faaliyet gösteren işyerleri de aktif olarak destek ve yardım etmeli..

 

İlçe bir bayram havasında, çöplerden temizlenmeli. İnsanlar birilerini çöp atarken ikaz edebilmeli. O zaman çağdaş ve modern bir Çubuk, yaşanabilir bir Çubuk için bir adım atmış oluruz.

 

Yoksa gelişigüzel dökülen ve alınan çöpler bize çok pahalıya mal olabilir.

 

Bazı vatandaşlar işin kolayını seçip çöpleri konteynırın, çöp bidon ve yerlerinin içleri yerine yanına veya biraz uzağına rast gele bırakıyorlar.

 

Çöplerin toplanması, belediyelerin öncelikli hizmet alanlarından biridir. Halkın çöp atma konusunda bilinçlendirilerek çevre kirliliğinin önlenmesi için halen gelişigüzel çöp atanların gerekli şekilde uyarılması, uymayanlara ise cezai müeyyideler uygulanması gerekmez mi?

 

                                   Ankara’nın İlçelerin de Durum Farklı...

 

Ankara’nın diğer ilçelerinde zabıta çevre seferberliği ilan ediyor. Zabıta ekipleri ilçelerin kenar semt ve mahallelerinde kaçak döküm yapanları tespit ediyor. Ve çevreyi kirletenlere bu atıklar, bir defaya mahsus dökenlere kaldırtıyor.

 

Yol kenarlarına, vatandaşların arsalarına, tarlalarına, bahçelerine kaçak dökülen hafriyat, inşaat ve yıkıntı malzemelerini dökenler, zabıta tarafından tek tek tespit ediliyor. Bir defaya mahsus cezai yaptırım uygulamadan dökülen atıkları dökenlere kaldırtıyorlarmış.

 

Çevreyi kirletenler atığını kaldırıyor. Çevreyi tekrar kirlettiğinde ise Kabahatler Kanunu’na göre cezalandırılıyorlar.

 

Belediye’nin önderliğinde, “Gelecek Nesillere Çevre Bilincini Aşılamak İstiyoruz” sloganı ile çevre temizliği kampanyaları düzenlenmeli..

 

                                               Temizlik İşçileri Mağdur...

 

Belediyenin en faal personelleri “temizlik işçileri”.. Ama en mağduru da onlar...

 

Temizlik işçileri her türlü mağduriyete ve imkânsızlıklara rağmen Yaz-Kış dur - durak demeden kendilerine tevdi edilen görevleri en iyi şekilde yapmaya devam ediyorlar. Kendilerine maaş olarak verilen 846 lirayı fazlasıyla hak ediyorlar. Bu “sadaka” gibi maaşı bazen de geç alıyorlar.

 

Oysa Yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in bu konuda: “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz.” Şeklinde bir hadisi vardır. Ama kimin umurunda...

İlçenin tüm cadde ve sokakları bir defaya mahsus olmak üzere Temizlik İşleri tarafından çöp ve atıklardan temizlenmeli, sonradan buraların sorumluluğu oradaki mesken ve işyerlerine verilerek, çöp ve diğer atıkları atanlara cezai müeyyide uygulanmalı...

Temizlik işçisinin görevi rüzgârla savrulup yere düşen kağıt, poşet ve yaprakları almaktır. Sorumsuz insanların attıkları izmarit, poşet, kuruyemiş kabukları, su ve meşrubat petlerini toplamak zorunda değildir. 

 

Aldığım bilgilere göre Çubuk Belediyesi’nde, “70 kadrolu (masa başında çalışan), 300’e yakın da şirket işçisi görev yapıyormuş”.

 

Şirket işçileri çok zor şartlarda ve asgari ücretle çalışıyorlar. Görevleri olmadığı halde ellerinde süpürge ve çöp arabası ile o sokak senin, bu cadde benim zihniyetiyle izmarit, poşet, kağıt, pet v.s. topluyorlar. Çünkü temizlik işçisinin görevi sorumsuz ve vurdumduymaz vatandaşların rastgele attığı çöpleri toplamak değildir.

 

Bu da yetmiyormuş gibi görev yerleri olmayan boş arazilerdeki çöpleri bile topluyorlar. Hatta soğuk kış günlerinde bile ellerinde poşetlerle Çubuk Çayı’nda (kaldırılan Askerlik Şubesi’nin yanındaki köprünün altında) buzları kırıp çöp aldıklarına şahidim.

 

Bunların yanı sıra birde akşamları çöp araçları ile saat 8.00’de cadde ve sokakların çöplerini alıyorlar. 22.00’den sonra da ikinci kez çöp alıyorlar. Aynı yerden tekrar geçmelerine ne gerek var. Ama onlar sorumluluk sahibi ve özverili insanlar. Yani “çöp başaklaması” yapıyorlar. Bunca meşakkate rağmen vatandaşlardaki sorumsuzluk ise dizi boyu.  

 

Şirket işçileri çok zor şartlarda adeta aç-susuz çalışıyorlar. Sosyal güvenceleri bile yok. Bu yüzden sağlıkları her an tehlikede.. Belediye’den ekmek yok, aş yok, çay yok. Kendi imkânları ile karınlarını doyuruyorlar. Oysa bunlara en azından bir öğle yemeği (bir kase sıcak çorba) ve çalışma alanlarında çay ikramı yapılabilir. Ama kim yapacak? Ey Belediye yetkilileri ve ey temizlik şirketi bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız?

 

Asgari ücretle çalışıyorlar. Üstelik her an işten çıkartılma riskleri de var. Çok yazık. Bu işçilerin durumlarının en kısa zamanda iyileştirilmesi, kadroya alınmaları ve bu suretle sosyal ve ekonomik çeşitli haklara haiz olmaları gerekir.

                                              

İlçe Çok Güzel Ama...

                  

Çubuk İlçesi doğal güzellikleri bakımından, Ankara’nın, Türkiye’nin ve hatta dünyanın en güzel ilçelerinden birisi.. Parmakla gösterilecek bir dünya harikası. Burası gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz, Allah’ın cömertçe bahşettiği ender güzelliklerden birisidir.

 

İlçe halkı genel olarak, çöpleri rastgele yerlere atarak veya tükürerek, hem çevre ve görüntü  kirliliğine neden oluyor ve hem de vatandaşların sağlığı ile oynuyorlar.

 

İlçemizde Ankara’nın ilçelerinden farklı olarak İnsan ve çevre sağlığına hiç mi hiç önem verilmiyor.

 

Yukarıdaki medeniyet dışı yaşadığımız olayları, Avrupa ve ABD’nin gelişmiş ülkelerinde görmek kesinlikle imkânsızdır.  Buralarda belediyeler vatandaşın rahatı için ne gerekli ise onu yapar, ihmal ederse büyük tepki alır. İnsanları ise bu kurallara uymak zorundadır. Birisi yanlış yaparsa hemen ihtar edilir, hatta polis bile işin içine girer. Kurallar çok katıdır.

 

Dileğim bizde böyle bir anlayışı benimseriz.

 

Çevreyi Kirleten İnsanoğlu...

 

Gökler, yeryüzü, denizler, güneş, ay, gece, gündüz, yeryüzünde biten ekinler, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyve ve bitkiler insanlar için yaratılmıştır. İnsanoğlu emrine sunulan bu nimetlerden ancak çevreyi koruyarak istifade edebilir, çevreyi kirleterek, tahrip ederek istifade edemez.

 

Çevre kirliliğinin önlenmesi ve temiz bir çevreye sahip olunması insanlık için, tabiattaki bütün canlılar ve dünyamız için hayati önem arz etmektedir. Zira insanoğlu çevre ile iç içedir. Çevremizi iyi korumadığımız zaman hayatımızı sıhhat ve afiyet içinde devam ettirmemiz zorlaşır.

 

Çevreyi insanlar kirletmektedir. İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde bozulmalar ortaya çıktı (Rûm Süresi 30/41)

  

Gelecek nesillere, yaşanabilir daha güzel bir “ÇUBUK” bırakmak zorundayız. Bu nedenle Belediye temizlik ve çöple ilgili kurallar koymalı, bunların takipçisi olmalı ve gerekirse cezai uygulama yapmaktan geri kalmamalı, vatandaşlar da daha duyarlı olmalı ve kurallara uymalı ki, Her yer tertemiz olsun...

cop01-vert.jpg

dscn7469-vert.jpg

Bu yazı toplam 5404 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum