Emrullah KILIÇ
Burası Çıkmaz Sokak
İnsan, modern zamanlarda olduğu kadar, tarihin hiçbir kesitinde kendini tanımlamakta ve anlamlandırmakta zorluk çekmemiştir.
Doğanın tüm kanunlarını çözme yönünde akıllara durgunluk verecek kadar gelişme gösteren insan, yine aynı oranda kendini unutmuş ve kendisine yabancılaşmıştır.
Kendine, tarihine, değerlerine daha doğrusu ait olduğu havzaya yabancılaşan ve kutsalla bağı zayıflayan insan kendi merkezini de yok etmiştir. Dolayısıyla belli sabiteleri olmayan, âna göre şekil alıp, durumdan vazife çıkarır hale gelmiştir.
Denge bir varlık olma vasfını yitiren insan, aşırılıkların esiri olur konuma gelmiştir. İnsanlığın karşılaştığı bu yeni durum, tarihte hiç örneği görülmemiş neticeleri de beraberinde getirmiştir.
Ne olduğuna bakmayan insan neye sahip olduğuna bakmaya başlamıştır.
İnsana ait o fıtri özellikler, yerini yeni duruma ait, insanı ötekileştiren ve aslından uzaklaştıran durumlara bırakmıştır.
Mesela, adalet duygusu insana ait olması gereken en kadim bir değer olması gerekirken, taşkınlık en önemli vasıflarından biri olmuştur insanoğlunun. Mizanını kaybeden insan ne sözlerinde, ne de davranışlarında kontrolü sağlayabilmiştir. Sadelikten öte, karmaşık bir hayatın kısır döngüsü içinde sinir harbi vererek yaşamaya mahkûm olmuştur.
İlahi ikazların aksine, iktisatlı olmayı bir kenara bırakan insan, harcamayı övünülecek bir kültür haline getirmiştir. İsrafın batağında debelenmektedir.
Zamanlarını, ömürlerini ziyan ederek çıkmaz sokaklara dalmışlardır.
Kendi nefsi için yaşayarak, affetmenin erdemini bilemeyen, intikam duyguları ile dolup taşan nesiller türemiştir.
Sen demeyi bilmeyen benler almış başını gitmektedir.
Karşılıksız hiçbir şeyin yapılmadığı, gelmeyene gidilmediği, vermeyene verilmediği bir dünya kurulmuştur.
Hâlbuki Hz. Aliden yapılan bazı rivayetlere göre zulmedeni affetmek, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek" Resûl-i ekrem'in kılıcının üzerinde yazılı imiş.
Âdem gibi olup, hatasını anlayan, af ve mağfiret dileyip fıtratına dönenlerden olmakta, şeytan gibi hatasını kabullenmeyip tuğyanına devam etmekte bize bağlı.
Susmanın hikmet olduğunun unutulduğu, konuşmaların birer zikir olmasının gerekliliğinin hatırlanmadığı modern zamanlarda daha nice sancılar bekliyor insanoğlunu.
Kalbin, vicdanın, sanatın rehberlik etmediği bir akılla hareket eden modern insan daha başına çok çoraplar öreceğe benziyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.