Belediye Sosyalleşirse...
Yakın tarihimizde, özellikle 1994"den başlayarak, ülkemizde belediyeciliğin sosyal boyutunun öne çıktığı bir dönemdir. Artık tarih sürecince kentlerimizde derin medeniyet izleri bırakan, garip ve gurebanın elinden tutan, birlik ve beraberlik içerisinde toplum bilinci oluşturmaya önem veren sosyal belediyecilik anlayışının yeniden canlanması ve kurumsallaşması çabalarının da arttığı bir gerçektir.
Hal böyle olunca bu doğrultuda sosyal belediyecilik ile ilgili kaleme almaya gayret ettiğimiz yazımızın devamı niteliğinde olması ve dostlarımızdan gelen olumlu tepkilerden sonra "Sosyal belediyecilik nasıl olmalıdır?" sorusuna cevap aramaya devam edeceğiz gibi istiyorum ki bu konuyla ilgili görüş ve düşünceleri olan kardeşlerimizde bu amaçla yorum ve yazılarıyla katkı sağlasınlar. Geçtiğimiz günlerde köşesinden "Çubuk Platformu Kimin?" diyerek hem soran hem de platformun bugüne kadar yaptığı güzellikleri sıralayan Dr. Tuncay Acehan"ın yazısına da nazire olarak sosyal belediyecilik çatısı altında özelde Çubuk"ta yerel yönetim anlayışını da masaya yatırmak gerekli diye düşünüyorum. Acehan"ın toplumumuzun sivil toplum kurumlarına karşı ilgisizliğinden yakınması doğrudur. Ancak köşesindeki yorumlardan da anlaşılacağı üzere insanımızın beklentileri de farklı boyutlarda. Kaldı ki konu sadece Çubuk insanıyla alakalı değil, halkımızın çoğunluğu aynı konumda. Sadece Çubuklu kardeşlerimiz sütten ağzı yandığı için yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih ediyorlar gibi. Müteşebbis ruhunu bazı insanların istismarı ile yitirdiğini bildiğim Çubuk insanına kaybedilen hassalarımızı tekrar kazandırmanın yolu ancak onlara bazı gerçekleri yaşayarak göstermekle olacağını da düşünüyorum. Konumuz sosyal belediyecik ama yazımızın akışı bizi başka mecralara sürükleyiverdi. Sevgili okuyucu kardeşlerim bazı konularda mütevazı olamayacağımın altını defalarca çizmiştim. İşte bunlardan biri de ben yazılarımı müsvette yapmadan direkt olarak kaleme alıyor ve bir iki düzeltiden sonra sizlerle paylaşıyorum. Onun için kusurumuzda fazlaca oluyor. Ne yapalım üslubumuz bu. Vazgeçemiyoruz. Konuştuğumuz gibi de yazıyoruz. Bunu sitemisin müdavimleri gayet iyi anlamışlardır. Neyse biz konumuza tekrar dönecek olursak;
Mahalli idarecilerimiz, öncelikle kendileri sosyal olaylara karşı duyarlı olmalı ve bu amaç doğrultusunda tanzim satış mağazaları, aşevleri, spor tesisleri, ekmek fabrikaları, sağlıkla ilgili birimler, kadınlarımız için çalışma alanları, kültürel zenginliğimize katkı sağlayacak atölye tipi çalışma ofisleri, donanımlı mahalle kütüphaneleri gibi işlevsel bir takım hizmetlere yönelmelidirler.
Bu yazıya bir başka yazımızda devam etmek üzere konunun daha yaygın hale gelebilmesi için görüş ve önerilerinizi beklediğimi bir kez daha yinelerken hoşçakalın güzel Çubuk"un güzel insanları