YUSUF BOSTAN
AYAKKABIMIN BAĞI KOPSA RABBİMDEN İSTERİM
Bu aylar gökkuşağının renklerinden oluşan ayrı bir güzellikle süslenir. Sonbahar girdiğinde her yer renk cümbüşüne boyanır.
Bektaşi’nin biri yazın ortasında sıcaktan şikâyet edince yanındaki arkadaşı hemen lafı kondurur. “Kardeşim” der “Yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikâyet ediyorsun nedir bu halin?” dediğinde bizim Bektaşi “Doğru söylersin, lakin sen benim hiç ilkbahardan, sonbahardan şikâyet ettiğimi gördün mü?” diyerek cevap verir. Bahardan hiç birimiz şikâyet etmeyiz. Zira bu aylar insanların kendilerini maddi manevi en huzurlu hissettikleri aylardır.
Allah Zülcelâl Hazretlerinin BOSTAN-I HUDA’ da ki suretinin yer yüzüne en güzel şekilde sirayet ettiği günleri yaşarken Çubuk Haber’in sahibi Osman bey’in o muhabbetli davetiyle kendimizi ilçelerin en güzeli olan, her ayrılışımızda arkamıza bakarak gittiğimiz, ceddimizin bir ömür sürdüğü, tarihin sayfalarında büyük savaşların yapıldığı, bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemin açıldığı, Çubuk ilçesinde yani anavatanımızda buluverdik kendimizi.
Ankara’nın Çubuk ilçesine özgü, tüm damak tatlarına hitap eden tamamen gönüllülerin üniversitede okuyan yetmiş beş öğrenciye burs vermek maksadıyla hiçbir ücret almadan çalışan HANIMELLERİ EV YEMEKLERİ LOKANTASINDA çalışan annelerimizin yapmış olduğu yöresel ev yemeklerinden tatma imkânı bulduk. Kâinata Rahmet diye gönderilen sevgili Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammet Mustafa (s.a.v.)’ nın “Hayır konusunda birbirinizle yarışın” hadisi şerifinde ki yansımayı burada gördük.
Çubuk Haberin birbirinden değerli, bir günü diğer bir gününe denk olmayan, her biri kendi alanlarında uzman olan çok değerli ağabeylerimle ve yazar hocalarımla yapmış olduğumuz toplantıda tanışma imkanı bulduk. Hepsi de ayrı bir ilim deryasıydılar. Kısaca denizi deryada ki muhabbeti yazıya döken ayrı kalemlerdiler.
Ankara’da uzun zamandan bu yana süren bir işi halletmek maksadıyla bir iki haftada olsa bulunma imkânı bulduk. Sonbaharın şu günlerinde sıkça kullandığım bir söz geldi aklıma. Hani deriz ya “Söz vücut bulur” diye bizimkisi öyle bir söz. Bir sefer söylemiş bulunduk “Bizim bu iş bir sene sürer” diye. Takvime baktım tam bir sene bu hafta doluyor. Bizim için önemli zira önümüz kış. Kış’a girmeden halledilmesi gereken bir işti bizimkisi.
Yanlış hatırlamıyorsam Babanzade Şükrü Efendinin bir sözü vardı: “Ayakkabımın bağı kopsa Rabbimden isterim” dermiş mübarek. Allah kabrinden nuru hiç eksik etmesin. Önce kendi nefsime söylüyorum, bazen neyi nereden isteyeceğimiz konusunda yanılıyoruz. Keza hata etmek baba mesleği yani Adem babamızdan gelen bir alışkanlık bizimkisi. Nereden neyi isteyeceğimizi bilsek hiçbir engel çıkmayacak karşımıza ve her işimiz yolunda gidecek. Sözü uzatmayayım Ankara’daki işimizi halletmek maksadıyla araya koymadığımız hatırı sayılır kimse kalmadı. Hepsine rica ettik sonuç…!: Olmadı. NAZ makamı dediğimiz, elimizden hiçbir şeyin gelmediği, “Ya Rabbi sen ne emir buyurursan biz ona talibiz” dediğimiz makamın hürmetine münacatta bulunduk, Mevla’mıza. Ve düştük resmi kurumun yollarına. Derdimizi direk ilgili yere anlatalım dedik. Halimizi anlattığımız ilk memurdan şükür yedik fırçamızı. ANKARA’ da misafiriz edep bize yakışır diyerek inanın sezimizi çıkartmadan teşekkür ettik ayrıldık makamdan.
Umudumuz tekrar kırılmışken, büyük üstadların söylediği bir söz geldi hatırıma “Hayrı güzel yüzlü, güler yüzlü insanlardan talep ediniz” diye.
İnanın resmi dairenin içerisinde kapıları açık odalarından tek tek güler yüzlü insan aradım. Ve en sonunda cemalinde güzel yüzlü, güler yüzlü ve muhabbet ehli olduğunu hissettiğim her halinden belli olan bir beyefendiye önce kendimi tanıttım. “Nasıl yardımcı olabilirim” dediğinde şükür doğru yere geldim diye içimden geçirdim. Derdimi karşımdakini sıkmadan kısaca anlattım. Aldığım cevap “Hayrı bile güzel yüzlü, güler yüzlü insanlardan talep ediniz” sözünün yansıması olacak ki “Sıkmayın canınızı buraya kadar gelmişsiniz hemen halledelim işinizi” dediğinde üzerimizden çok büyük yük kalkmıştı. Şükür… Kendisini hiç tanımadığım ve bizlere bu kolaylığı sağlayan kardeşime, bulunduğu kurumu, kurumları en tepede yönetmeyi yüce Mevla’m kendisine nasip etsin diye salihane duamızı da ettik inşallah.
Zira zorlaştıran değil, kolaylaştıran yöneticilere ihtiyacımız var. Çünkü makamının hakkını veremeyen memurlarla dolu olan devlet kadrolarında kolayca işleri bitirmek imkansız.
Ne diyelim gayret bizden, yardım Yüceler Yücesinden.