7 HAZİRAN’A RAMAK KALA SİYASETİN RESMİDİR

Yeni bir seçim heyecanı yaşayan Türkiye, o kadar eski ve denenmişlerin içinde yine ilkleri yaşıyor. Diğer taraftan ovanın etrafında öbeklenmiş Çubuk, Kalecik, Pursaklar obası da bu seçime farklı gidiyor.

On dört yılının ön üç yılını iktidarda başarılardan başarılara koşarak yaşayan AK Parti, seçime ilk defa yeni bir genel başkan ile giriyor. Sahalara biraz geç inse de  Ahmet Davutoğlu adeta atom karınca gibi. Hem hükümeti yürütüyor hem de basmadığı ilçe, miting yapmadığı il bırakmıyor.

AK Parti’nin doğal lideri Reis namı ile meşhur, yaklaşık on aydır da ilk seçilmiş Reis-i Cumhur olarakmakamında oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ta başında verdiği,protokoldevlet başkanı olmayacağım mesajının karşılığını bu seçimlerde açıkça görüyoruz. O, zaten 10 Ağustos’ta kendisine gösterilen teveccühe yurt sathında mitingler yaparak karşılık vereceğini ve bunu da seçimlerin arefesinde yapacağını aylar önce söylemişti. Öyle de oluyor. Bu davranış AK Parti seçmenliğini, taraftarlığını  ve onun liderliğini kanıksamış kitlelerce normal, hatta  takdirle karşılansa da; itibari/göreceli yani sadece aklı ile AK Partiye oy veren altmış yıllık teamüllerle şartlanmış seçmen için antipatik kaçtığını da bilmek gerekiyor.

Aday listelerinin önemli bir kısmını resmi seçim kurulları, hakim nezaretinde ön seçim yaparak belirleyen ve özellikle emekliye iki dini bayramda ikramiye sözü ile ses getiren vaatle giren CHP’nin, konjonktürel genel başkanını liderlik noktasında biraz daha yukarı ittiğini söyleyebiliriz.

İlk zamanlar ön seçimin  kendi partisine küskün CHP tabanında ciddi bir hareket oluşturduğunu gözlemlesek de, ön-seçimler sonucu listelere ekseri olarak Alevi kökenli adayların girmesi bu defa da Türkiye genelinde daha merkezde yer alan CHP’lileri partiden uzaklaştırdığını izliyoruz. Siyaseten doğru adımlar atsa da, gerek genel başkanının karizma katsayısı, gerek vaatlerin Haydar Baş’vari olması, demokratik şirinliklerin jakoben, dayatmacı genlere sahip olması, son dönemde baraj sorunu yaşayacağı açık HDP’ye tabandan bilinçli  destekolunması CHP’nin bu seçimde de işini zorlaştırıyor.

MHP,  o bizim bildik MHP. Hani “Eski hamam, eski tas” derler ya aynen öyle. Elli yıllık siyasetçiler listenin hala en üst sıralarında. Söylemler aynı, vaatler aynı. Sloganda ise mesajın alıcısına ait hiçbir aidiyet yok.Saçı sakalı tamamen ağarmış,ilkden ve sonradan MHP’Ii Murat Başesgioğlu’nun Istanbul sokaklarını kaplayan resimlerinin genç ve orta yaş seçmeninene anlattığını idrak edemeden siyaset yapmak, aman Ya Rabbi.  Ulusalcıların, ırkçıların yanında hep sempati ile baktığım Türk-İslam sentezi çizgisinde siyaset yapan samimi ülkücülere Allah’tan sabır ve muvaffakiyetler diyorum.

PKK’nın politikalarına eş güdüm içinde hareket eden, İmralı’dan alınan tavsiyeleri emir kabul ederek siyaset yapan siyasi kitle, bu defa da seçime ismini değiştirerek ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de verdiği moralle ilk kez parti olarak giriyor.Ulus temelli Kürt hareketi olarak namlanan bu kitle, Kürt, Türk, ve hatta Süryani, Ermeni Arap  halkını kapsasın diye Halkların Demokrasisi Partisi çatısı altında örgütlendi. Ama önemli olan gerçek siyaset. Bu halkların ortak değerleri olan vatana, bayrağa, ortak dile, dine sahip çıkamadıktan sonra adını değiştirsen ne yazar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde hala silahların gölgesine sığınarak demokrasi nutukları atsan, PKK’nın silahlı militerlerini yanından ayırmazsan  sana kim inanır.  Cumhurbaşkanlığı seçiminde hafiften denenen Türkiyelilik siyasetini bu seçime güçlendirerek girseydi; Kürt halkının doğal haklarını savunmanın yanında ülkenin ortak değerlerini benimseseydi HDP’nin baraj sorunu olmazdı. Ülkemizin uzun vadede bütünlüğünün korunması yönünde çözüm sürecinde yaşadığı olumlu havaya da katkı sağlardı, ama maalesef bunupek göremiyoruz.

Saadet Partisi, ittifak için adeta MHP’ye yalvaran BBP’yi yanına alarak girdiği bu seçimde  AK Parti’den şu veya bu sebebten kaçacak Milli Görüş seçmeni dışında kalan bir kitleye yönelik ses getiren bir seçim stratejisi geliştirmedi. Şansları bence iki partinin 2011 ‘deki toplamı kadar.

Listeler yönünden, kendi statik ve dinamik yapılarına, vizyon ve kapasitelerine, demokratik ve katılımcı siyaset ilkelerine ve reel politik analiz yaparak baktığımızda CHP ve HDP’nin diğer partilere göre daha fazla sonuca katkısı olacak adaylar çıkarttığını söyleyebiliriz. Zira benim görebildiğim kadarı ile birisi,katılımcı bir ön seçim ve eski bir çokCHP’liyi liste dışı bırakarak tutarlı bir liste yaptı. Diğeri de sözde de olsa Türkiye mozaiğini listelere yansıtmaya çalıştı. MHP ise tam merkezden, hep bildik yoldan gidip, biz ideoloji, biz dava partisiyiz deyip benim bu tür durumlarda polütbüro siyasetçileri dediğim kaşarlanmış kişileri öne çıkaran bir liste yaptı.

Benim de aday adayı olarak çalışma yürüttüğüm AK Parti ise üç dönem kuralı ile MHP’nin içine düştüğü durumu bertaraf edecek  bir icraat ortaya koydu. Bununla birlikte hiçbir seçimde olmayan ağırlıkta teşkilat kökenli adaylar listeye girdi. Yine  bürokrat ve akademisyen, Milli Görüşcü ve İslamcı tonajı düşük böyle bir liste daha önce hiç olmamıştı. Bürokrasiden başvuran yediyüz aday adayından, seçilebilecek yerden listeye giren kişi sayısıiki elin parmağını geçmez. Artık listenin seçilebilecek yerinde AK Parti  DYP’nin devamıdır diye uluorta propaganda yapan adaylar bile var. Teşkilat ve Sivil Toplum Kuruluşları temayülleri ise çoğunlukla listenin seçilemeyecek kısmını doldurmada kullanıldı.

Siyaset kulislerinde Türkiye genelinde AK Parti listesinin  önceki dönemlere kıyasla vasatı geçmediği, o derece sürükleyici olmadığı yorumları yapılıyor. Siyaset bilimcilerin seçmen tercihinde adayların etkisinin %4-5’lerde kaldığını; iktidar olacak partiye, yük alacak yüz kişinin yettiği düşünüldüğünde , adayların geometrisinin de parti üst yönetimleri için çok önemli olmadığı söylenebilir.

Diğer yandan AK Parti özelinde şayet 280-290 milletvekili ile iktidar olursa  listelere seçilebilecek yerden gir(diril)miş eski siyaset geleneği ve karakterindeki 10-15 adayın da  mayın etkisi oluşturacağı anekdotunu da buradan söylemeden geçemeyeceğim.

Partilerin Ankara 2. Bölge listelerine baktığımızda AK Parti’nin bölgesel aday yönünden en avantajlı parti olduğu ortak kanaattir.  İlk defa iktidara en yakın parti,seçilebilecek yerden tam dört adayı  taşradan gösterdi. Bizim Çubuk, Pursaklarve  hatta Kalecik’i temsilen Ayhan Yılmaz listeye girme başarısını gösterdi. İnşaallah bu bölgenin tırnakları ile kazıyarak çıkmış bir temsilcisi, vekili olacak. Rant merkezli belediyecilik anlayışı ile Ankara’yı betondan bir şehre dönüştürmeye devam eden bir belediye başkanının uzun yıllar yanında bulunsa da; biz Ayhan Yılmaz’dan bu anlayışı insani, İslami değerlere tahvil edecek yerel ve genel politikalara  dönüştürmeyönünde umutluyuz. Aynı Emrullah işler, Aydın Ünal’dan olduğu gibi, başörtüsü için mücadele ettiğimiz okuldaşım Lütfiye Selva Çam Hanımefendiden olduğu gibi, genç dava adamı Mahmut SamiBallı’dan olduğu gibi.

Genel sonuçlara gelince; AK Parti ilk kez bu seçimde diğer partilerin tabanından oy almayacaksa da kaybı sanırım 3-5 puanla kalacak. Bu kayıp oranı sağ duyu sahibi kararsızların son tercihi ile belirlenecek. Bu da genellikle istikrardan yana olur. MHP kendi bandını koruyacak. CHP sandığa gelmeyen küskün sol seçmenlerle kazanacağı birkaç puanı, HDP’ye destek verecek çoğunluğu Alevi bilinçli seçmenle geri kaybedecek, buna rağmen belki oyunu 1-2 puan artırabilecek. HDP kesinlikle bağımsız adaylarla%6.6 aldığı oyu %30-50 oranında artıracak.

Herkesin malumu milletvekili sayılarını,D’Hondt sistemi ve HDP oyunun coğrafi dağılımı gereği HDP’nin barajı geçip geçmemesi belirleyecek. 7 Haziran 2015 gecesi saat 23:00-24:00 aralığı heyecanın dorukta olacağı zamanlar olacaktır. Neden mi Istanbul, İzmir, Mersin, Adana sonuçlarına o saatte ulaşılır da ondan.

Bu yazı toplam 3764 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum