Şuayip Yaman       Görünen Köy

Şuayip Yaman Görünen Köy

SOSYAL MESAFE Mİ FİZİKSEL MESAFE Mİ?

 

Küresel Yeni Corona virüs salgını bizleri yeni kavramlarla tanıştırdı. Bunlar öncelikle sosyal mesafe ve 65 yaş ayrımcılığı. “İzolasyon”a da “tecrit” denilmekte...

 

Corona virüs (Covid-19) salgını çıktı çıkalı bol bol tıbbî terimin yanı sıra Batı dillerinden alınıp Türkçeleştirilmiş kavramlarla ve sloganlarla tanıştık…

 

Bu kavramların özellikle ikisi, son 4 ay içerisinde dilimize pelesenk oldu: “Sosyal mesafe” gerçekte “fiziksel mesafe” ve “izolasyon”dur…

SOSYAL MESAFE

Bilim dilinde var olan kimi kavramları maalesef yanlış kullanmaya başladık, kimilerini ise hiç bilmiyoruz.

“Sosyal mesafe”nin Türkçesi “Uzak dur!” veya “Kimseye yaklaşma!”dır.

Olası virüs bulaşmasını önlemek için kişiler arasında bırakılması gereken "fiziki mesafeyi" anlatmak için kullanılan bu kavramın en bilinen anlamı ırkçılıkla ilgili.

 "Sosyal mesafe" dil, din, cins, ırk, renk, mezhep ve siyası görüş ayrımcılığı nedeniyle fikren/zihnen/sosyal açılardan uzak durmak istenilen kişilere karşı alınan tutumdur.

Örneğin, Hitler'in Yahudilere karşı tutumu "sosyal mesafe" idi.

Şimdi pek çok yerde bu kavram hala “sosyal mesafe” olarak kullanılıyor. Üniversite mezunları, koskoca profesörler, siyasi liderlerimiz bile.  

Oysa gerçekte kullanılması gereken bu kavram “Fiziksel Mesafe” olmalı...

Neyse ki Sayın Cumhurbaşkanımız son günlerde Fiziksel Mesafe sözcüklerini kullanmaya başladı.

SOSYAL MESAFE Mİ? FİZİKSEL MESAFE Mİ?

 

TV ekranlarında bizleri bilgilendiren değerli tıpçılarımız ara ara yabancı kavramları kullandıkları için yeterince anlaşılamamaktadırlar.

Bazen de çelişkili kavramlar kullanılmakta ve yanlışlar yayılmaktadır. Avrupa’nın bazı kentlerinde virüs ile ilgili sokak afişlerinde sosyal mesafe kavramı yanlış bir şekilde kullanılıyor diye biz de aynı yanlışı yapmaya mecbur değiliz. Üstünde durulması gereken kavram insanlarımızın birbirine olan fiziki mesafesidir.

Fiziki mesafe korunmadan, ara açılmadan öldürücü virüsle mücadele etmek zor olmaktadır. Fertler arasındaki fiziki mesafeyi açabilmek için öncelikle toplumda sosyal mesafeyi fertler arasında daraltmak gerekir. Bunun için fertleri virüsle mücadelede daha fazla bilgilendirmek, farklı yaklaşımlarla zihinleri karıştırmamak, insanları şuurlandırmak ve ortak aklı ve sosyal kabulü işler hale getirmek gerekmektedir. Şu halde; asıl olan fiziki mesafedir. Bunun için sosyal mesafenin ve gerekli davranış şeklinin yaygınlaştırılması gereklidir.

Bunlar yapılmadığı sürece, sosyal mesafeyi açarak fiziki mesafeyi kapamak zorlaşabilir. Ortaya çıkan bazı görüntülerden herkes rahatsız olmaktadır. Şuursuz, tehlikenin belki de tam farkında olmadan ortada dolaşan topluluklar, mevsimi olmamasına ve sokağa çıkmak yasak olmasına rağmen, yasağı çiğneyip denize bile girenler görülmüştür. Yasa ve kural dinlemeyen bu gibi tipler yasakları çiğneyerek kendi kendilerini tatmin etmektedirler.

Fiziki mesafe çok olsa bile, fertlerin ve sosyal gurupların belirli bir millete, onun değerlerine, sembollerine, çıkarlarına içten bağlılık sürebilir. Bu durum fiziki mesafenin uzaklığına rağmen, sosyal mesafenin az olduğunu gösterir.

Diğer taraftan, bunun tersi olarak fert ve sosyal guruplar arasında fiziki mesafe çok az olabilir; fakat bunların belirli bir millete mensubiyet şuuru, ortak milli kültürü paylaşma özelliği, bütün yerine parçanın ele alınması, etnik veya mezhep taassubu öne çıkmış olabilir. İnsanlar fiziki yakınlığa rağmen, birbirinden uzak ve milli kültür ile yabancılaşma durumuna düşerler.

Bu durumda, fiziki mesafe sıfır bile olsa, sosyal mesafe çoktur. Fert ve sosyal gurupların milli ve dini bayramları, belirli gün ve ayları paylaşma özellikleri zayıflar.

Aslında milletleşemeyen toplumlarda etnik ve mezhep taassubu öne çıkar. Bu ülkeler milli çıkarlarını değil, etnik veya mezhep çıkarlarını savunur hale gelerek, emperyalist ülkelerin toprak bütünlüklerini çiğneme teşebbüslerine karşı direnemezler. Suriye ve Irak örnekleri bunun tipik misalleridir.   

65 YAŞ ÜSTÜNÜ İZOLE ETMEK...

Yerine oturmayan diğer bir yaklaşım ise, kısaca “65+” olarak ifade edilen 65 yaş üstü kişileri toplumdan izole etmek.

Bu durum, henüz bilinmeyen bir kavramla ifade edilmektedir: “Yaş Ayrımcılığı!

Bunun diğer adları;

kültürel ırkçılık”, “yeni ırkçılık” ya da “sembolik ırkçılıktır.”

"Yaş ayrımcılığının" uluslararası adı İSE “ageism” dir.

Wikipedia'daki tanımı ise: Herhangi bir bireye ya da gruba yaşından ötürü yapılan ayrımcılık türüdür.

Yaş ayrımcılığı sistematik biçimde ya da istemsizce gerçekleştirilebilir. Bunlar ön yargılı yaklaşımlar, ayrımcı tavırlar ve kalıplaşmış algıları destekleyen kurumsal uygulama ve politikalardır.”

Yani, sağlık ve onları koruma gerekçesi ile de olsa, 65+ insanlarımızı eve kapatma bu kavramın içindedir.

Bu değerli ve saygıdeğer insanlarımızı evlerinde korumak için pek çok yöntem ve yaklaşım vardır.

NEDEN FİZİKSEL MESAFE?

 

Çünkü “sosyal mesafe” ayrımcılıktır.

 

“Sosyal mesafe” “Başkaları ile aranızdaki sosyal mesafeyi koruyun” sözü geçmişte yaygın olan “alt sınıftan olanlardan uzak durulması” gibisinden sevimsiz bir tavsiyeyi hatırlatıyor.

 

Hani 20. asrın ortalarına kadar İngiliz hâkimiyetinde bulunan Hindistan’da İngilizler “sahip”, yerli halk da “parya” idi; her iki milletin arasında aşılmaz bir mesafe vardı, İngilizlere ait mekânların kapısında “Hintliler giremez” levhaları asılıydı ya, sanki o günler gelip de çatmış gibi

 

“Sosyal mesafe” kavramı insanın hatırına Amerika’da 1960’lara kadar var olan siyah karşıtlığı ile Güney Afrika’da ortadan ancak 1990’larda kalkabilen ırkçı yönetimi, tuvaletlere kadar her tarafta asılı duran “Beyazlara mahsustur” veya “Siyahlar giremez” tabelâlarını ve benzer rejimleri getiriyordu ve getirmeye devam ediyor!

 

Şimdi her gün defalarca işittiğimiz “araya sosyal mesafe koyma” kavramını biz İngilizcedeki “social distancing” sözünden aldık, alırken manayı sakatlayıp “Senin kalitende olmayan insanlarla sakın ha temas etme!” diye anlaşılabilecek şekilde Türkçeleştirdik…

 

“Sosyal mesafe” kavramının hiç durmadan işitilir olması üzerine bu ibarenin Batı’da ne zaman ve ne maksatla kullanılmaya başladığını merak ederek araştırdım.

 

Hacı Bayram Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ayşe Canatan “sosyal mesafe”nin sosyoloji literatüründe (edebiyat) geçtiğini, bu ifadenin toplumdaki;

 

  • Ayrıcalıklılar ile diğerleri,
  • Göçmenler ve diğerleri,
  • Ve farklı sosyo-ekonomik düzeylerdeki kişilerin arasındaki farklılığı göstermeye yaradığını, yani hastalık kapmamakla alâkasının bulunmadığını, bambaşka bir manasının bulunduğunu anlatıyor.

 

Kavramı, Amerikan üniversitelerindeki ilk sosyoloji kürsülerinden birini kuran Emory Bogardus 1920’lerde başka gruplardaki insanlara karşı hissedilen kabul ve yakınlık derecesini ölçebilmek maksadıyla ortaya atmış ve kavram yine ilk dönem Amerikan sosyolojisinin meşhur ismi Robert Park tarafından geliştirilmiş.

 

Prof. Dr. Ayşe Canatan, ‘Sosyal mesafe’nin Corona virüs salgınında sosyolojik anlamından tamamen farklı bir hâle geldiğini, kâfi açıklama yapılmaması yüzünden insanların virüsten korunabilmek için başkalarından en az iki metre uzak durmaları gerektiğini yeterince anlamadıklarını ve “sosyal izolasyon” kavramının salgında kullanılması ile de bir başka hata yapıldığını söylüyor.

 

Sonra, birtakım TV’lerde sürekli şekilde işitilen “sosyal mesafeyi koruyun” ve “sosyal izolasyona dikkat edin” ifadeleri yerine, bazı TV kanallarında da “Aranıza fiziksel mesafe koyun, birbirinize 1,5-2 metreden fazla yaklaşmayın, dokunmayın” gibi kolay şekilde anlaşılabilecek sözlere yer veriliyor...

 

Eski asırların büyük derdi cüzam sebebi ile uygulanan ve aslında “kişiyi toplumdan dışlamak” demek olan “sosyal izolasyon” hakkındaki en eski ve en sert, aynı zamanda da karantina ile alâkalı ilk kurallar, ‘Eski Ahit’te, yani Tevrat’ta geçer…

 

Tevrat’ın ilk beş kitabının üçüncüsü olan ‘Levililer’in 13. Bâb’ını birinciden 59. Ayete kadar, yani baştan sona okuyun… Salgın korkusunun toplumu hastalara karşı nasıl vahşîce davranmaya mecbur bıraktığını ve cüzamlıların neler çektiğini öğrenir, büyük ihtimalle dehşete kapılırsınız…

 

“İzolasyon”un Türkçesi, ‘tecrit’tir!

 

Corona virüs illeti yüzünden Fransızca bir kelimeyi, “izolasyon” sözünü de sık kullanır olduk:

 

Son günlerin en fazla işitilen sözlerinden biri olmasına rağmen, bu ifadeyi hemen herkesin bildiğini ve anladığını hiç zannetmiyorum.

 

Eskiden hastanelerde bulaşıcı hastalığa yakalanmış olanlar diğer hastalardan ayrı bir yere kondukları zaman “tecride alındı” derlerdi; zaman geçti, modernleştiğimizi düşündük, Batı dillerindeki “izole” tabirini kullanmaya başladık, neticede “tecride almak” tecrit edildi, “izole etmek” ve “izolasyon” revaç buldu.

 

‘Tecrit’i “izolasyon” yaptığımız gibi “social distancing” ile “physical distancing” sözlerine karşılık ararken Türkçenin imkânlarını akıl edemedik, “sosyal mesafe” ve “fiziksel mesafe” diye soğuk, tatsız, hiçbir derinliği olmayan, üstelik buram buram tercüme kokan kavramlar uydurduk…

 

Bir dilde kabul görmüş olan kelimeler ve deyimler hatalı şekilde kullanılsalar bile artık değişmez, öylece kalırlar

 

 “Sosyal mesafeyi muhafaza edelim” gibisinden tuhaf ifadenin yerine 1,5-2 metre fiziki mesafeyi koruyalım

 

Veya “sokakta kimseye yaklaşma!” ihtarı veya “sokakta herkesten uzak dur!” uyarısı meramı anlatabilmekte mutlaka çok daha tesirli olurdu!..

 

Saygıdeğer vatandaşlar kafanızı karıştırmak istemiyorum; Yeter ki, sokakta birbirinizden 1,5-2 metre uzaklıkta durunda adına ne derseniz deyin!..

 

Çünkü yine bildiğinizi söyleyecek, bildiğinizi okuyacaksınız!...

 

Fiziksel Mesafe’nin yanı sıra tabii ki maske takın, hijyen kurallarına da lütfen riayet ediniz...

Bu yazı toplam 12976 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.