Tarık Sezai Karatepe
Larnaka, Sözün Bittiği Yer!
Garip bir eski zaman hikayesiydi, Ana Kıtadan kopuşun. Kudret Elinde Olan, Hikmetinden Sual Olmayan fiziken uzak düşürmüştü, kıyını yaylanı
Risalet haberlerini en önce alırdın. Kenan ilini, Lutu, Erihalı İsayı anlatırdı tayfalar Limasola, Girneye, Güzelyurta
Ondan Gelen Bir Rahmetle Uyutulan Yedi Gençle komşuydun. Komşuydun Tarsusla, Anamurla
Ramses fırtınası, Nemrut kasırgasıydı zindanına dolan. Uhdud Ashabını saklardın bağrında. Çığlıklar gelirdi Magosadan, Baftan.
Gelenin zulmü, gidenin ilenciydi hatıralarda kalan. Bir Asur çilesi, bir Mısır hilesi, bir Pers sillesiydi derin izler bırakan.
.
Ümmetimden bir kısmının gök rengi denizlerin üzerinde
Dikkat kesilen Yesrib, müjdeli habere odaklanmıştı.
..gemilere binip ..
Gözler parlamış, bir şehadet çağrısına kulak kesilmişti, ensar ile muhacir.
.inkar edenlerle harbe gittiğini gördüm.
Kutlu Elçinin mesajı Akdenizin kurtuluşunu muştuluyordu. Istanbul, Roma . nihayet Beyaz Gölün sinesinde Beyaz Ada.
Fizik yaşı doksan altı, ruh yaşı on sekiz Ensarlı Eyyup, surların önünde çağlarüstü bir kuvvetin öncüsüyken
Seksen altısındaki Rumeysa, Bir Önderin Halası olmanın onuruyla kararını vermişti:
Bu seferde ben de varım!
Ada, bir fetih sabahında vahiy buyruğuna kavuşuyor Larnaka, Kutlu Misafiri kıyamete dek ağırlıyor
Fitnenin kalelerinden biri daha düşüyor, toza toprağa karışıyordu.
Söz yerde kalır mıydı!
Bir garip kindi, Aslan Yürekli(!)nin akını. Yenilen bir pehlivandı Kudüsten kalan. Yeşil Ada boyandı, bir baştan bir başa kırmızıya
Kompradorlar, Eski Kıtadan kadırgalara bindirirken ırkdaşlarını, bin bir desise ile Girnede, Lefkede Ceneviz, Venedik, Malta korsanlarına pazarlıyor, hileyle.
Daha tadını çıkarmadan servetin, ihanetin bedelini ödüyorlardı onursuzca. Böyle gelmiş, böyle gitmezdi!
Kim ki, yol emniyetine zarar verir, hesabı kesilirdi. Venedik, sert kayaya çarpmış; bir Mustafa Paşa hıncı sarmıştı bütün Adayı.
Yol kesen, adam kaldıran haydutların ülkesi, bağırsaklarını temizliyordu, asırların yorgunluğuyla. Allı yeşilli ipekler, Çin işi kağıtlar alıcısını buluyor
Teslis!diyerek gelen gelen, Tevhid! diyerek dönüyordu. Temizliğin adını duymuştu Güneş Batmayan İmparatorluk(!)tan gelenler. Arap sabunu, Türk hamamı
.
Ne ki gaflet, sarmaşık gibi yayılmıştı bünyeye. Gediklerden giren Haçlı, bir kez daha sokuldu iffetin yanıbaşına.
Sadabadda eğlenedursun erkan(!), yıkılıyordu kaleler anbean.
Gladyo, kurtarmak varken padişahtan İstanbulu(!), düşünür müydü Güzelyurtu, Limasolu! Olan oldu, kurdu karargahını.
Yurtta barış vardı, Kıbrısta savaş! Danışıklı dövüş sanatkarı çıktı meydana. Sizi ben kurtaracağım! Ya kurtarıcılardan kurtulmak, ne zor şeydi!
.
Tamamını alalım!
Sözümüz var, dostlarımıza verilmiş, bu kadarı kafi!
Erim erim eriyen adam, söze giriyor: Sam Amcadan icazetsiz, caiz olmaz izinsiz!
Sağın solun mahfillenmiş iki atlısını, bir telaş sarıyordu, Egenin kara bahtlısını!
Viyanadan sonra ilk zaferdi Ehl-i Salibe karşı. Ambargoysa ambargoydu. Bir tahıl ambarıydı Anadolu. Vana yeterdi Karaman!
..
Cephede kazanıp masada kaybetmekti bahtına düşen. Tam da soluyacakken özgürlüğün havasını, inancın baharını
Bir garip adamlar çıktı sahile. Girneye yat, Lefkoşeye kat.
Herşey mübah, Vahiy yasak! bir düzene kurban edildi. Denk düştü bir taş, hilalin bağrına.
Haç takmış gençler görüyorum(!) dedi aymazca. Ne ki her değeri tar umar ettin, köyüne bile giremedin. Ne ekersen !
Elinle yitirdin kıymetini, çağın geçti artık! Mahatma, Malcolm, Mandela taht kurmuşken halkının gönlüne .
Dinazordun gayri, iflah olmaz bedenin.
.
Kürsüye abanıp gözünü halka diken adam! Vahyi vicdanlara hapseden çağın belası! Tehdit algılaması mı değişti?
Meriçin ötesi dost, Posofun berisi !
Hayal kurma boşuna, yok ilerisi!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.