NEVZAT LALELİ
İNSANLIK NASIL SARMALANIR -14
Ne kadar doğru olduğu bilinmeyen ve bir yerden çıkartılan bir haber, Sosyal medya da bir anda milyonlara ulaşıyor ve onların bir koyun sürüsü gibi habere uygun davranmalarını sağlıyor.
Nevzat Laleli HAY-DER Gn. Başk.
En güçlü silah kitabım
Irkçı emperyalizm’in gücüne güç katan ve onların ideallerine en kısa zamanda ulaşmasını sağlayan Medya, gelişen teknoloji sayesinde kendisini alabildiğince geliştirdi. Bir merkezden (stüdyodan) yapılan bir yayın bir anda milyonlara ve hatta bütün dünyaya ulaştırılıyordu. Ele alınan konu birkaç medya kuruluşu tarafından da tekrarlanınca o konu artık günün gündemi haline geliyor, medyanın tesiri (narkozu) altında ki insanların avlanması kolay oluyordu.
Gece karanlığında yol alan bir otomobilin karşısına çıkan bir tavşan, far ışığına baka kalır ve nasıl otomobilden kaçamazsa, medya tesiri altında kalan insanlarda da aynı olayı yaşıyorlardı.
Medya sadece bir koldan değil, toplumu olabildiğince daireler içine almıştır. Gazeteler bir daire, radyolar bir daire, dergiler bir daire, televizyonlar bir daire ve internet ile sosyal medya bir başka daire ile insanlığı kuşatmışlardır. Birinden kaçabilen bir insan bir diğerine yakalanmakta, ben hiç yakalanmıyorum diyenler bile bir başka yakalanmış insanların tesiri ile fikren ve fiilen esir edilmektedir. Fikren esir olan yani tesiri altında kaldığı medya gibi düşünen insanlar, artık onun istediği hareketleri oynayan maymunlar haline gelmişlerdir.
ÇOCUKLAR VE TELEVİZYON
Tüketiciler Birliği Antalya Şubesi Kadın ve Aile Komisyonu Sorumlusu Şenay Şekeroğlu, konu ile ilgili yaptığı bir açıklamada; “Yapılan araştırmalarda ülkemizin, ABD den sonra en çok TV izleyen ikinci ülke olduğunu görülmektedir. Aman, çocuklarınızı TV den koruyun” diyerek, işin önemine dikkatlerimizi çekmektedir.
Dünyada ve ülkemizde yapılan akademik araştırmalar sürekli TV izlenen bir ortamda yetişen çocuklarımızın büyük bir tehlike altında olduğunu ortaya koymaktadır. Bilgilenme, öğrenme ve eğlenme amacı dışına taşan televizyon seyretme süresi, insan hayatının dokuz yılını işgal etmektedir.
Araştırmalara göre sürekli TV izlenen bir ortamda yetişen ya da aşırı televizyon izleme alışkanlığı olan çocuklarda anti-sosyallik, ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde olumsuzluk, gereksiz korkular, duygu sömürüsü, şiddete eğilim, uykusuzluk veya uyku bozukluğu, tembellik, okumama alışkanlığı ve sorumluluk duygusunun gelişmemesi ve yaratıcılığın azalması gibi etkiler ortaya çıkmaktadır, diye tespitler yapmıştır.
Bu konuda uzmanlar 2 yaşından küçük çocukların televizyon izlememesini, bu yaştan sonra ise günlük sürenin 2 saatle sınırlanmasını tavsiye etmektedirler. Araştırmalar çocukların %25,4’ünün 2 yaşından önce televizyon izlemeye başladığını, %29,1 inin de televizyonu tek başına izlediğini tespit etmiştir.
Televizyon seyrederek yetişen 11 yaşındaki bir kız çocuğunun annesini silahla vurarak öldürdüğü gerçeği, hala kalbimizde derin ve kanayan bir yaradır.
Asıl düşünülmesi ve üzerinde durulması gereken nokta ise, televizyon kumandasının esiri haline kendimiz dönüşürken, yitirdiğimiz değerlerimiz ve şiddetin kucağına ittiğimiz çocuklarımızı bekleyen büyük tehlikelerdir” demektedir.
KARŞI MÜCADELE
“Düşmanın silahıyla ve hatta ondan daha mükemmeliyle silahlanmak esastır.” İnsanlık düşmanları, madem televizyon silahı ile bütün insanlığı kendilerine esir etmek için çalışıyorlar, o halde biz de aynı yolla mücadelemizi yürütmeliyiz. Bir taraf, televizyonlarla insanlığın beynini ve fikrini iğfal ederken, diğer taraf televizyondan kaçarsa bu mücadele kesinlikle başarıya ulaşamaz.
Televizyon seyretmemeyi marifet zanneden saf cami cemaati, Sakallı Hüsnü’m, Kasketli Mehmet’im olayların düzelmesi senin uyanmana bağlıdır. Kendi medyanı yaşatabilmeye karar verdiğin gün, bu ahlaksız batılların tesirinden kurtulabilirsin.
Yoksa bir gün (maazallah) sen de esirleri arasına katılır, hürriyetin elinden gider, dünya mutluluğu artık bir hayal olur. Hayatta iken batıllarla gerektiği kadar mücadele etmediğinden dolayı ebedi saadetini de kaybeder, hüsrana uğrarsın.
Bilmelisin ki, “medyaya kimler sahipse, dünyaya da yine onlar sahiptir. Kimler medyadan kaçıyorsa onlar, esir ve köle olmaya mahkûmdurlar.”