-Filan kamu misafirhanesi müdüründen dinliyorum. Koskoca bürokrat gelmiş misafir olarak. Üst düzeymiş. Karısıyla ve bir de kızıyla. Tam tesettürlü, topuklarına kadar da uzun etek yani! Dersin ki asla harama bulaşmaz değil mi?
-Allah korusun. Öyle dini hassasiyeti olan birisi bulaşmaz tabi. Allah’tan korkar, ürperir.
-Sen öyle san. Yiyorlar içiyorlar. Bir güzel karı koca yatıyorlar devletin misafirhanesinin yatağında… Sabah da çıkıp giderken para yok. Para ödemiyor!
-Ne diyorsun! Tövbe! İftira yani! Öyle şey mi olur! Böyle alçaklığa kim tenezzül edebilir?
-Kardeşim müdür anlatıyor bana. Ben yüksek bürokratım diye ödemiyor, karısına kızına yediriyor o haramı. Misafirhane müdürü de ne yapsın, korkudan laf edemiyor, yedikleri parayı başkasının üzerine yamatıyor, geçip gidiyor.
-Aman ya Rabbim! Korkunç bir kıyamet alameti bu! Böyle mi olmuş gerçekten!
-Hocam sana söylüyorum, bu zamanın Müslümanları yok mu, özellikle namaz kılıyoruz diye kendilerini kandıranlar. Haram yemesinler. Yoksa üzerlerine göklerden öfke çekiyorlar. Allah’ın gadabı onlara daha feci gelecek, hissediyorum. Emin ol, gün gelir bu imtihan müddeti biter, devran döner ve biz Müslümanlara Allah’ın izin vermesiyle yeri göğü zindan ederler. Çünkü harama bulaştık biz. Muhammed Bozdağ